Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güvenli Bölge'de gerçekleştirilen Türk-Rus ortak devriyelerine ilişkin, "Rusya ile vardığımız mutabakatın özü şudur; Fırat Nehri'nden Irak sınırına kadar, 30 kilometre derinliğe kadar tüm PKK/YPG teröristleri çıkarılacak. 10 kilometrelik derinlikte birlikte devriye gezeceğiz, birlikte devriye faaliyetleri başladı." dedi.
Çavuşoğlu, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen, İlk Ders ve 4. Uluslararası Türk-Alman Sempozyumu çerçevesinde, "Sahada ve Masada Güçlü Diplomasi" konulu ilk dersi verdi.
Dünyanın ikinci süper gücü Rusya ile 17 Ekim'de Rusya ile anlaşma yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, müzakerelerle Rusya'nın bu harekatın meşruiyetini kabul ettiğini aktardı.
Harekatın meşruiyetini ve burada kalmalarını Rusya'nın kabul ettiğini aktaran Çavuşoğlu, " "Rusya ile vardığımız mutabakatın özü şudur; Fırat Nehri'nden Irak sınırına kadar, 30 kilometre derinliğe kadar tüm PKK/YPG teröristleri çıkarılacak. 10 kilometrelik derinlikte birlikte devriye gezeceğiz, birlikte devriye faaliyetleri başladı. Teröristlerin 30 kilometre çıkarılmasında Kamışlı dahildir, oradan da çıkartılacak ama devriyede hariçtir. Çünkü başından beri burada zaten rejim var. Onlarla karşı karşıya gelmemek için." diye konuştu.
Yıllardır Amerika ile Münbiç'ten bu terör örgütlerini çıkarmak istediklerini anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Ruslar var burada, bunları 'çıkarın' diyorduk. Bu mutabakata göre işler yolunda gidiyor, eksiklikler olabilir, kararlığımız var. Ama bu mutabakata göre buralarda Amerika çekildiği için Ruslar var. Zaten Tel Rıfat'ta onlar vardı. Hem Münbiç'ten hem Tel Rıfat'tan YPG/PKK terör örgütleri çıkartılacak. Yani biz en az hasarla iki mutabakatla istediğimizi aldık. Sahada ve masada güçlü olabilirseniz bunları yapabilirsiniz. Harekatı yapmasaydık bunlar olmazdı. Sahada ve masada güçlü olacağız işin özet bu. Her zaman diplomasinden çözümden yanayız her zaman verdiğimiz söz tutarız, muhataplarımızdan da sözlerini tutmasını bekleriz."
"Büyük bir oyunu bozduk"
Bakan Çavuşoğlu, Amerikalıların kendilerine gelerek "Bu bölgeyi birlikte güvenli bölge haline getirelim" dediğini belirtti.
Bu teklife de "tamam" dediklerini aktaran Çavuşoğlu, müzakere ve diplomasiyle bunu yapmanın en ideali olduğunu, Amerikalılar ile oturup konuştuklarını ve samimi çabalar sarf ettiklerini bildirdi.
Ancak bu süreçte gördükleri tek şeyin Amerikalıların kendilerini oyalaması olduğuna işaret eden Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Verdiği hiçbir sözü tutmadı. Göstermelik kozmetik birkaç helikopterle uçuş, İHA'ların dolaşması ve YPG'liler PKK'lılar sahada, orada. Tüm oradaki tahkimatları, tünelleri her şey var. Biz bunları yaparken bile ABD, YPG terör örgütüne Irak'tan getirdiği silahları vermeye devam etti. YPG ve PKK'lıları eğitmeye de devam etti. Sabrettik, bu arada da uyardık. 'Attığınız adımlar kozmetik, bizi oyalıyorsunuz' dedik. 'Eğer böyle giderse biz tek başımıza, kendimiz hareket ederiz' dedik. En sonunda bu kararı verdik. Cumhurbaşkanımız Trump'ı aradı, 'Sizinle yaptığımız hiçbir çalışmadan netice alamadık. Siz bizi oyalamaya devam ediyorsunuz. O yüzden biz kendi harekatımızı başlatıyoruz.' dedi. Trump dinledi. En sonunda 'Buradaki hapishanelerdeki DEAŞ'lı teröristler ne olacak?' dedi. Avrupa ülkeleri de bunları almadı. Cumhurbaşkanımız, 'DEAŞ herkesten önce bizim düşmanımız. Ülkelerin alması için söyleriz, hapishanelerde serbest bırakmayız, serbest bıraksak önce bizi vururlar zaten. Yargıya hesap vermeleri konusunda gereğini biz yaparız' dedi. Başka da hiçbir soru sormadı."
Harekatı başlattıktan sonra büyük bir kıyamet koptuğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Maalesef dostumuz Almanya da BM'de ve Avrupa Birliği içinde bu kıyameti koparanların içindeydi Fransa ile beraber. Biz Afrin bölgesinde de YPG ile mücadele ettik. O zaman da eleştiriler vardı. Uluslararası topluma anlattık, BM Güvenlik Konseyi, yazılar yazdık. 'Ne yapıyoruz, amacımız ne?' Onun 10 katını burada yaptık, anlatımını da yaptık. Neden kıyamet koptu? Burada da orada da YPG, PKK aynı şey. Çünkü burada bir terör devleti kurmak istiyorlardı. Biz büyük bir oyunu bozduk. Burada YPG/PKK devleti kurmak istiyorlardı. Bunun başını da Fransa ile İsrail çekiyordu. Çok açık konuşuyorum. Bugüne kadar hiçbirisinden 'Yok hayır, böyle bir çaba içinde olmadık' diyen de olmadı. İlk defa söylemiyorum. Kıyametin kopmasının sebebi budur. 'Efendim Türkler Kürtlere saldırıyor'. Tel Abyad ve Resulayn bölgesine girdik biz. Buranın nüfusunun yüzde 80'i Araplar. 'Türkler Araplara saldırdı' deseler anlayacağım. Hedefimiz terör örgütü. Kobani olsa anlayacağım."
"Türkiye ile Almanya ilişkileri çok güçlü bağlara sahip"
Bugün Avrupa'yı, Almanya'yı, herkesi etkileyen çok önemli sorunlar olduğunu anlatan Çavuşoğlu, bu sorunlarla hem Türkiye'nin, hem Almanya'daki yöneticilerin ancak birlikte baş edilebileceğini bildiğini dile getirdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, AB süreci dahil göç mutabakatı, terörle mücadele gibi önemli konularda Avrupa içinde en önemli ve etkili muhatabın, iş birliği yaptıkları ülkenin Almanya olduğunu söyledi.
Bunda Angela Merkel'in liderliğini vurgulamak istediğini belirten Çavuşoğlu, yaşanılan sorunları ikili düzeyde aşabilmek, Almanya ve Avrupa'da yaşayan Türk toplumunun karşı karşıya kaldığı ırkçılık ve yabancı düşmanlığı gibi konuların üstesinden gelmek için kararlı olduklarını bildirdi.
İlişkileri daha ileriye götürmek için iki tarafta da samimiyet ve gayret olduğuna işaret eden Bakan Çavuşoğlu, "Türkiye ile Almanya gerçekten çok güçlü bağlarla birbiriyle bağlanan, her zaman zor şartlarda dahi ilişkilerini sürdürmeye çalışan Avrupa'nın 2 önemli ülkesidir. Yeni fikirlere de ihtiyaç var. Sempozyumlardan çıkan yeni fikirleri önemsiyoruz." dedi.
AK Parti'yi 2001'de kurduklarından itibaren gelinen süreci değerlendiren Çavuşoğlu, dünyada büyük örgütlerden biri olan AB'nin kendini inkar etmeye başladığını dile getirdi.
"AB'nin değerleri aşınmaya başladı"
Birliğin, Avrupa'yı birleştiren değerlerden uzaklaşmaya başladığını belirten Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Siyasi birliği hedef koyan Avrupa Birliği'nin bırakın o hedefe ulaşmayı, kendi içinde küçülmeye başladı. O yüzden kendini inkar ettiğini görüyoruz. Burada aşırı sağın güçlenmesinin etkisi var. Aşırı solun güçlenmesinin de başka etkileri var. Her ikisinin yarattığı popülizm ve dar milliyetçiliği yüzünden AB'nin değerleri aşınmaya başladı. İttifaklar çatırdamaya başladı. NATO'yu kurduk, biz de kurucularındanız ama NATO içindeki ülkeler arasındaki görüş ve politika konusundaki ayrılıklar derinleşmeye başladı. ABD'nin NATO içinde izlediği tek yönlü politikaların da birliği, ittifakı zedelemeye başladığını görüyoruz."
Terörle mücadelenin uluslarası toplumun karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan bir tanesi olduğunu anlatan Çavuşoğlu, dünyada 70 milyon düzensiz göçmen olduğunu dile getirdi.
"Trump bile şaşırdı"
Dezenformasyonun artık farklı ülkelerdeki seçim sonuçlarına bile etki edecek boyuta geldiğine değinen Bakan Çavuşoğlu, "Barış Pınarı Harekatı zamanında dünyadaki dezenformasyonu görüyoruz. En son o ülkelerdeki siyasetçiler bile isyan etmeye başladı, başta Trump olmak üzere. Bu, farklı farklı tehditlerle bizi karşı karşıya getiriyor." diye konuştu.
Tüm dünyada ciddi değişim ve dönüşüm olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, girişimci dış politikanın elzem olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin arabuluculukta bütün dünyaya örnek olduğunu, bu alanda dünyada 'marka' olduğunu ifade etti.
Dünyadaki bütün gelişmelere rağmen karamsar olmadıklarını anlatan Çavuşoğlu, "Her şeyi kontrol altında tutuyoruz, yönetiyoruz, yönetmeye de devam edeceğiz. Suriye gibi bir bir üstesinden geleceğiz. Siyasi çözümle beraber kalıcı barışı Suriye'ye getirmiş oluruz. Sorunlar varsa çare de var. Yeni vizyonlara, bakış açılarına ihtiyacımız var. O da öğrencilerimizde hocalarımızda var." şeklinde konuştu.
"Ticaret daha hızlı ve güvenilir hale geldi"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından Antalya'daki Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen TÜRKAK'ın kuruluşunun 20. yılı etkinliğinde, TÜRKAK'ın 20 yıl önce kurulmasıyla uygunluk değerlendirme kuruluşlarının uluslararası geçerliliklerinin sağlanması yönünde önemli bir adım atıldığını söyledi.
TÜRKAK'ın aradan geçen sürede saygın bir kurum haline geldiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"TÜRKAK Avrupa'da karşılıklı tanınmaya konu olan tüm alanlarda hizmet vermeye başlayan altı akreditasyon kurumundan birisi olmuştur. TÜRKAK'ın Avrupa akreditasyon birliğiyle 2006'da yaptığı karşılıklı tanıma anlaşmasıyla Avrupa komisyonu tarafından onaylanmış kuruluş sayısı 15 farklı sektörde toplam 44'e ulaştı. Artık Türkiye'de üretilen ürünlerin üzerinde CE işareti konulması için yurt dışındaki onaylanmış kuruluşlara gitme ihtiyacı yoktur. Bugün ülkemizde farklı kapsamlarda ve standartlarda deney, kalibrasyon ve tıbbi deney yapabilen binin üzerinde akredite laboratuvarımız var."
Çavuşoğlu, akreditasyonla bu laboratuvarlarda çalışan personelin yetkinliğinin arttığını, testlerin uluslararası kabul görmesinin temin edildiğini ifade etti.
TÜRKAK'ın diğer ülkelerdeki akreditasyon kuruluşlarıyla temaslarını hem uluslararası kuruluşlardaki faaliyetlerini yakinen takip ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Çalışma arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Hükümetlerimiz için Avrupa Birliği'ne üyelik her zaman stratejik bir hedef olmuştur. Bu süreç kolay olmadı, inişli ve çıkışlı oldu. Bugün de karşı karşıya kaldığımız zorlukların farkındayız. Sizler de farkındasınız. Bu noktada AB sürecinde TÜRKAK'ı özellikle gümrük birliği ortaklığımız noktasında önemli bir kuruluş olarak görüyoruz. TÜRKAK sayesinde gümrük birliği anlaşmasındaki taahhütlerimizden birini daha yerine getirmiş ve ülkemizde üretilen mal ve hizmetlerin serbest dolaşımında önündeki bir engeli daha kaldırmıştır. Akreditasyon yurt dışı pazarlara açılmamıza gerçekten itici bir güçtür. Son 20 yılda ihracatımız 26 milyar dolardan 170 milyar doların üzerine çıkmıştır. Bu artışla özellikle AB pazarına ürünlerimizi satabilmek için belgelendirme altyapımızın AB standartlarında olması önemli rol oynadı."
Çavuşoğlu, TÜRKAK'ın 74'ü uzman ve uzman yardımcısı olmak üzere 148 personeli, bin 700 kişiden oluşan denetçi havuzu ve bin 800'e yakın akredite kuruluşuyla ticaretin daha hızlı ve daha güvenilir hale getirdiğini söyledi.
Akreditasyonun ülkelere ve dünyaya katkısının yalnızca ekonomiyle sınırlı olmadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Uygunluk değerlendirme faaliyetleri sayesinde ürün ve çevre güvenliği de sağlanmakta, insan sağlığı ve dünya kaynakları da korunmaktadır. Akreditasyon esasen insana, çevreye, ticarete, üretici ve tüketiciye katkılar sunmaktadır. Bu çarkı döndüren herkese teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu ve protokol üyeleri, TÜRKAK'ın kuruluşunun 20. yılını pasta keserek kutladı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...