Dört yıldır Fransa’nın başkenti Paris’te yaşayan ünlü medya patronu Cem Uzan, siyaset ve medya dünyasında büyük yankı uyandıran açıklamaları dışında, son 10 yıldır Türkiye’nin gündeminden düşmeyen İmarbank operasyonunun perde arkasını da anlattı. İmarbank’a el konulmasının ardından dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile toplantı yaptıklarını ifade eden Cem Uzan, bu toplantıda İmarbank’ın zararının 2 milyar dolar olduğu ifade edildiğini, ancak daha sonra bu zararın 5 milyar dolara çıkarıldığını öne sürdü. Uzan, İmarbank’taki çifte kayıt iddiasının da gerçek olmadığını belirterek, İmarbank’ta fazladan 3 milyar dolarlık zarar gösterildiğini ileri sürdü. Uzan ayrıca, İmarbank’ta mudilere yapılan ödemeler sırasında, bazı boş banka cüzdanlarının kullanılarak bankada hesabı olmayanlara da ödeme yapıldığını iddia etti.
Cem Uzan’ın, İmarbank olayının perde arkası ile ilgili verdiği bilgiler şöyle:
“İmarbank’a 2003 yılının Temmuz ayında el konuldu. Aynı yılın, ramazan ayında yani ekim kasım gibi, Cemil Çiçek’in odasında toplantı yaptık. Toplantıda Unakıtan, Cemil Çiçek, Can Ataklı ve ben vardım. İftar sonrası Unakıtan, “2 milyar doları ödemeyi kabul et, bu işi bitirelim” dedi. Kabul ettim, “Tamam, zarar neyse öderiz dedim. O zaman at şuraya bir teklik” dedi. Yani, “1 milyar dolarını peşin öde” dedi. O zaman, “ÇEAŞ ve Kepez’i iade edersiniz” dedim. “O olmaz, onu iade edemeyiz” dedi. “Peki” dedik. Toplantıda, “Biz yukarıya durumu rapor edelim ve sana dönelim” dediler. Ayrıldık...
Toplantının ardından bir protokol imzalamak için beklemeye başladık. Toplantı 2003’ün Kasım ayında yapıldı. Tam üç ay sonra yani 2004’ün Şubat ayında, tüm şirketlerime el koydular. 14 Şubat’tı. Bütün her şeyime el konuldu. Zarar, üç ayda 2 milyar dolardan 5 milyar dolara çıktı. Sonraki süreçte, defalarca TMSF ile görüştük. Ancak, hep oyalama ile geçti...”
“Sorduk. ‘390 bin mudiye ödedik’ diyorlar. Biz de, mudilerin listesini istedik. Ödeme yapılırken, nüfus cüzdanı bilgileri ve adres bilgileri de alınır. Biz de o listeyi istedik. Bizdeki listelerle karşılaştırmayı düşündük. ‘Bu idari bir karardır diyerek’ listeleri vermediler... Mahkemeye gittik, mahkeme de talebimizi reddetti. Bankadaki boş hesap cüzdanlarının kullanılarak bazılarına da ödeme yapıldığını öğrendik. Listeler verilmediği için bunları da tespit edemedik. 5 milyar dolar ödeme yapacaksın, sonra da listeye bana vermeyeceksin... Benim için de ‘hırsızdır’, diye bağıracaksın. Dürüst olsa, listeyi kafama çarpardı. Burada en az 3 milyar dolar fazladan ödeme yapıldı.”
“Çifte kayıt diye bir şey yok. Çifte hesap yok. Zaten olmadığı için TMSF kime ne ödediğini açıklamıyor. İmarbank’ın 2 milyar dolar zararı çifte kayıt diyerek 5 milyar dolara çıkarıldı. Onu da yapan Nebil İlseven’dir. 2 milyar dolar birikmiş zararı çifte kayıt diye şişiren Nebil İlseven’dir. Wikileaks kayıtlarında da Engin Akçakoca bunu itiraf ediyor. Kemal Unakıtan, birikmiş zarar olarak 2 milyar dolar olduğunu bana kendisi söyledi. O dönemde fonun başında Nebil İlseven bulunuyordu. İlseven’in, Aydın Doğan’a yakın olduğunu herkes bilir... Bankaya el konulduktan sonra benim evrakları dokunmam mümkün değil. Bırakın dokunmayı bankanın önünden geçirmediler...”
“İmarbank’ta yaşananların Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın acemilik dönemleri olduğunu düşünüyorum. Bürokratlar ikisini de yanlış yönlendirdi. Benim her ikisinden de tek ricam, konunun bağımsız bir birim tarafından incelenmesi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu olur, Başbakanlık Teftiş Kurulu olur... İmarbank olayı ve TMSF’nin işlemleri tek tek incelensin... İnceleme sonunda ne çıkarsa kabulümüzdür.”
“Böyle bir inceleme açılması halinde bende elimdeki bilgi ve belgelere müfettişlere sunacağım. Bir zamanlar ‘Rüşvetin belgesi mi olur?’, deniliyordu. Şimdi ben de diyorum ki, hırsızlığın da rüşvetin de belgesi var... Benim şirketimin paraları ile 5 bin dolarlık süitlerde kalındı. Limuzinler kiralandı. Şirketimin parası ile hovardalık yapan bürokratlar oldu. Hovardalıkların parası Uzan ailesinin malından ödendi... Bunları yapan bürokratlara sesleniyorum: Hesap verin...”
“TMSF, Star ile ATV grubunu satışa çıkardı. Her ikisinde de farkı oyun oynandı. Her iki grupta, el konulduğu dönemlerde üç aşağı beş yukarı aynı değerdeydi. Değer bakımından en fazla yüzde 25 oynar aralarında. Star TV’yi 300 milyon dolara Aydın Doğan’a sattılar. Değerinin çok altında gitti. Star Gazetesi de neredeyse kapatılıyordu. Sabah Grubu’nun değerini ise 1.1 milyar dolara çıkararak çok yüksek tuttular. Kim alırsa elinde patlasın, dediler. Amaçları, yeni bir güçlü medya grubu oluşmamasıdır...”
“Hepsi de güvenlik amaçlı kameralardır. Güvenlik amaçlı kurulan kameraları, misafirlerini çekmek için kurmuş, diye açıkladılar. Amaçları beni zor durumda bırakmak... İtibarımı zedelemek. Birçok arkadaşım sen bizi mi çektin diye, sitemde bulundu. Bunların hepsi insanlık dışı iftiralardır...”
“Hakan’ın ruhsatlı silahlarıdır. Silah merakı olan insandır. 100 tane silahı vardır. Hiç birisi kullanılmamıştır. Hepsi de ruhsatlıdır. Zaten silahlarla ilgili de bir şey yapamadılar...”
“Kime şantaj yapmışım ben. Ben iş hayatımda kurallarını sonuna kadar uygularım. Hakkımın bir noktasından vazgeçmedim. Kimsenin hakkına da bir milimlik tecavüz etmedim. Şu anda benim kolum kanadım kırılmış. Çıkıp şimdi konuşabilirler. Birisi çıksın desin ki, Cem Uzan bana şantaj yaptı tehdit etti... Ben inatçı bir insanım. Aynı zamanda çok da yumuşağım. Hakkımın kimsenin yemesine müsaade etmem. Birisi dayılanırsa da günahımı vermem.
Taraf/Hüseyin Özay
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...