Türkiye gündemi uzun süredir referandum gündemine kilitlenmişti. Evet ve hayır kampları tüm güçlerini kullandı, yarıştı ve her yarışta olduğu gibi bir taraf kazanacaktı ve kazandı.
Şaşırtmayan bir şekilde kaybeden tarafta yine CHP’nin ismi vardı. Şaşırtmayan çünkü CHP söz konusu seçim oldu mu, mutlaka kaybeden tarafında yer alıyordu, yine öyle oldu.
Bu; Baykal döneminde de böyleydi, Kılıçdaroğlu döneminde de böyle.
Önceki gün Bekir Coşkun girdiği 8 seçimi de kaybeden Kılıçdaroğlu’nu yazdı ve CHP’lilere seslendi: Daha ne bekliyorsunuz? 9. kez kaybetmesini mi?
O sorunun yanıtı belli aslında. Kimsenin bir şey beklediği yok. Çünkü gidin herhangi bir CHP’liye sorun, az daha yukarılara çıkıp yöneticilerine, ya da az daha gidebilirseniz Kılıçdaroğlu… Hepsi benzer bir yanıt verecektir: Biz kaybetmedik ki.
Sonuçlar anımsatılınca da “Biz kaybetmedik, Ak Parti kazandı ama sorun hele neden kazandı…” gibi ihaleyi asla kendilerine çıkarmayan bir yaklaşımla sizi yanıtlayacaklardır.
Ki öyle yapıyorlar zaten.
Oysa kazanmaya başlamak için, o yola gidecek adımları atabilmek için öncelikle kaybettiklerini kabul etmeleri lazım. İşte bu ilk düğmeyi bir türlü doğru ilikleyemedikleri için sonraki düğmeler de gelmiyor. Ve Bekir Coşkun gibilerin “neyi bekliyorsunuz?” soruları retorik bir soruya bürünüyor, yanıt bile verilmiyor.
ÇOK BASİT TESPİTLER…
Mesela; kaybettikten sonra sine-i millet muhabbetinden mahkemelere koşmalara kadar harcadıkları enerjinin az biraz bölümünü özeleştiriye ayırsalar… Ve son düzlüğe kadar gayet makul ve mantıklı bir şekilde götürdükleri kampanyayı son düzlükte neden batırdıklarını irdeleseler…
Mesela Kılıçdaroğlu’nun o son düzlükte referandum gündemini neden birden bire 15 Temmuz gündemine, o asla galip gelemeyeceği mevzuya, çektiğini düşünseler…
Mesela evet diyecekleri denize dökme hayalleri kuran o ismi bile lazım olmayan CHP’li vekilin verdiği zararın muhasebesini yapsalar…
Mesela siyasi ömrünü tüketmiş Deniz Baykal’ı bir umut gibi meydana sürmenin hangi kurmay aklın ürünü olduğunu ve sonuçlarını araştırsalar…
Mesela; PKK’nın siyasi kolu HDP ile birlikte görünmeme kararı almalarına rağmen CHP’li vekillerin HDP ile kol kola hayır toplantıları yapmalarının zararlarını analiz etseler…
Liste uzar gider. Ama bu uzanan listenin sonuçları CHP’yi doğruya götürür. Ve belki de ezeli kaybeden olmaktan kurtarır.
Ama yok. Bu sorulara yanıt yerine yine hep yaptıklarını yapıyor ve kendi kayıplarının nedenini araştırmak gibi bir yolu akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar.
Ve anlıyoruz ki; bir sonraki seçim CHP yine kaybedecek. Ya da onların tabiri ile şöyle diyelim: CHP kaybetmeyecek de, yine başkaları kazanacak.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...