Şöyle bir sahne düşünün. Tüm kamuoyunun dikkat kesildiği, ciddi bir tepkinin odağı haline gelen sansür yasası TBMM’de görüşülürken Kemal Kılıçdaroğlu tüm CHP grubunu tam kadro TBMM’de toplayıp her enstrümanı kullanarak sansür yasasına karşı direniyor. Senaryoyu çeşitlendirin. TBMM’den RTÜK’e, BTK’ya falan tüm örgütünü toplayıp yürüyor. Tüm imkanları ile o yasanın karşısında duruyor. Yasa geçiyor belki ama Kılıçdaroğlu sansüre karşı direnişi ile devleşiyor.
Bir senaryo daha düşünün. Kılıçdaroğlu, herkesin nefesini tutarak beklediği Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı mahkemeye tam kadro katılıyor, öncesinde CHP örgütü ile meydanları dolduruyor, meydanlara ve/veya mahkemeye yığdığı örgütüne liderlik edip tüm Türkiye’ye “Mahkeme ne karar verirse versin ben buradayım, CHP burada vb.” bir tablo sunuyor. Mahkeme İmamoğlu’nu yine mahkûm ediyor belki ama Kılıçdaroğlu adaletsizliğe karşı direnişi ile devleşiyor.
MELTEMİ BİLE KAÇIRMAYAN KILIÇDAROĞLU FIRTINADAN NEDEN KAÇTI?
Sır değil. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığını tüm hücreleriyle istiyor. O kadar istiyor ki, bu uğurda 6’lı masaya kendi koyduğu prensip kararlarını de-facto biçimde kendi yıkıyor, adayı 6’lı masa belirleyecek demesine rağmen kendisini adeta dayatıyor.
6’lı masa Kılıçdaroğlu desin diye, toplumsal rüzgarı oluşturan tüm mevzuları bir şekilde arkasına alacak paylaşımlar yapıyor, rüzgar nereden eserse oraya uygun bir argümanla “ben buradayım.” diyor. Hatta, “burada olan sadece benim, başka tarafa bakmayın” diyor. Amiyane tabirle bırakın büyük rüzgarları tatlı tatlı esen meltemleri bile yelkenlerini şişirmek için es geçmiyor.
Ama…
Söz konusu Kılıçdaroğlu olunca mutlaka bir “ama” diyecek anlaşılmaz durumlar ortaya çıkıyor.
Sansür yasası da İmamoğlu’nun yargılanması da bırakın rüzgârı, meltemi siyaset arenasında fırtına kopartan hadiselerdi. Ama meltemleri kaçırmayan Kılıçdaroğlu bu fırtınaları arkasına alıp oradan yükselmek yerine adeta her iki fırtınada da arazi oldu.
KILIÇDAROĞLU… NEDEN?
Sansür yasası görüşülürken ABD’de, tarihi bir ay önceden belli olan İmamoğlu yargılamasında ise Almanya’daydı. Ve doğal olarak yukarıdaki iki olası senaryo da gerçekleşemedi.
İşte aday olmayı her şeyden çok isteyen, bunun için her türlü enstrümanı kullanan Kılıçdaroğlu birçok şeyi doğru yaparken araya mutlaka bir “ama”nın girmesi herkese tek bir soru sorduruyor: Neden?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...