YSK’nın iki haftayı aşkın süredir beklenen kararı en sonunda dün yayınlandı. 250 sayfanın üstündeki karar farklı kesimlerde farklı tartışmalara neden oldu. Bir kesim bunun seçimin iptalini çok iyi anlattığını söylerken, bir diğer kesim ise raporda belirlenen bulgularla seçimin tekrarlanamayacağını ileri sürdü. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Seyr-i Sabah programında bu raporun 16 gün boyunca üstünde çok çalışılmış algısı yaratmak için bekletildiğini düşündüğünü söylerken, raporun aslında 12 sayfa olduğunu, gerisinin zaten bilinen şeylerden ibaret olduğunu vurguladı:
‘7 KİŞİ 16 GÜNDE 12 SAYFA YAZABİLMİŞ’
“Burada gerekçeli kararı parçalarına ayırdığımızda şöyle bir rezalet çıkıyor: 16 gündür gerekçeli karar bekliyoruz. Çok uzun olduğunu söylüyorlar. Algı operasyonu o kadar ilerledi ki en çok sesi duyulan siyasetçi Erdoğan, YSK’nın bağımsızlığını tartıştıracak şekilde herkesi Pazartesi gününe odakladı. Pazartesi günü şöyle bir haber sızdı: Gerekçeli karar 200 sayfadan fazla. Birkaç gün bu konuşuldu. Dün akşam saatlerinde 250 sayfalık gerekçeli karar çıktı. İnanmayan baksın, gerekçeli karar topu topu 12 sayfa. Tembel bir öğrenciye öğretmen soru sorar da bilmediği şeyi bir sayfa yazar ya, onun gibi. 12 sayfa karar var, 4 kişi muhalefet şerhi yazmış 38 sayfa. Kararın içine AK Parti dilekçesini yazmışlar. O dilekçeyi yazınca şu yazıyı yazdık diye yazı yazmışlar. Gelen cevapları yazmışlar. 250 sayfa gerekçeli karar yazıyoruz deyip 12 sayfalık rapor yazmışlar. Yazdıkları 12 sayfada da bir şey yok. Zaten AKP’nin yazdıkları, ilçe seçim kuruluna yazılanlar hepimizde var. 7 kişi oturup 16 günde 12 sayfa karar yazmış. Onların da 10 sayfası giriş gelişme kısmı. Yüzlerce sayfa ekleme yapıp algı pompalıyorlar.
‘RAPORLARDA OY ÇALINMASI YOK’
Gerekçeli kararı matematiksel analizi bu. 16 gün bekletilerek karar düzgünmüş gibi gösterdiler. İlk gün verdiklerinde eleştirildi bekleterek beklenti yarattılar. Gerekçeli kararda hiçbir şey yok. Özet sonuç nedir? Hakkaniyetle okursanız, İmamoğlu’nun CHP ya da herhangi birinin oy hırsızlığı yaptığı herhangi bir çabaya girdiği ya da sonuç aldığı söz konusu değildir. Oylar ve sayılar normaldir deniyor. Binali Yıldırım ve Erdoğan iftar iftar gezip iftira atıyorlar. Onlar oylar çalındı dedi ve gerekçeli kararlarda bu yok. Hatta çalınmadığını ispatlayan dünya kadar karar var.
1500 akıl hastası oy kullanmış olabilir demişler, 6 şüpheli var cevabı gelmiş. 1500 kısıtlı seçmen kullanıldı demişler cevap yok çıkmış. Toplam 720 incelemeye değer oy bulunmuş. Oran o kadar küçük ki üstünde konuşmaya analize değmez. Bunlar da iptal kararında o 8 maddeden hiçbir sonuç almamışlar. İptal gerekçelerine de bunları yazmamışlar.
Diyorlar ki imzasız sayım döküm cetveli var 90 tane, 18 sandıkta da sayım döküm cetveli torbada yok. Bunların toplamı 108 sandıktır. Çarpıldığında 30 bin seçmen var, bu da sonuca etki eder. Bu ikisinden 30 bin seçmen seçilip iptal edilmiş daha önce böylesi hiçbir başvuru kabul edilmediği halde. İmzasız sayım döküm cetveli olmadığı doğru ama sandık sonuç tutanağı doğru. Bunların altında da AKP müşahitlerinin imzası var. Sayım döküm cetveli dediğimiz çetele. Çetelede ne görüyorsak sayım döküm cetvelinde de aynısını görüyoruz. Hiç şüpheli durum yok burada. Aha önce defalarca aynı başvuruları reddettik deniyor. Sayım gayet açık tartışma yok ama çeteleyi torbaya koymamışlar. Bunun seçim sonucuna etki etmesi imkansız deyip eski kararlarına atıfta bulunmuşlar.
YSK’nın kararına bakıldığında bir aydır Erdoğan ve Yıldırım’ın CHP’ye iftira attığının tescili var. Attıkları tweet manşet ve haberlerin bir tanesi gerekçeli kararda çıkmadı. Bu yüzden bu seçim anayasada veya kanunda yazan bir seçim değildir. 7 Haziran seçimi bile anayasaldı. Bu seçim bir hazımsızlık ve mızıkçılık seçimidir. Bu seçim AKP’nin kaybedersek yanarız seçimidir. İstanbul’da tökezlersek Türkiye’de çökeriz seçimidir. Koskoca cumhurbaşkanı o belediyede tökezlemekten eden korkmaktadır? Oradaki kaynaklardan hangi vakıf ve derneklere para gitmektedir? Onlar bizim siyasetimizi nasıl domine etmektedir? Bunları oturup açıklamaları lazım.
‘AÇIK ARA KAZANMALIYIZ Kİ İTİRAZ EDEMESİNLER’
Biz bir toplantı yaptık 180’e yakın seçilmiş yönetici üyelerimizle beraber. Karardan 15 saat sonraydı. Pek çoğumuzda girmeyelim seçime kendilerini anlatsınlar dünyaya derken toplantıya girince herkesteki hissiyat mecbur bu seçime gireceğiz oldu. Biz siyaset yapıyoruz, bunları oy aldığımız kitlelere temas ederek yapıyoruz. O gün herkes aldığı telefonları, mesajları gösterip seçime girmeliyiz dedi. Büyük bir haksızlık var. Bunun karşısında bize oy vermemiş kesimlerin dahi bu rezalete teslim olmayın, bunlar utanmadan gidip yönetirler. Adayımız da hakkı yenenlerin hakkını savunacağız dedi. Ankara’yı da vermeyeceklerdi. Burada da kazansa bile göreve getirmeyiz diyorlardı. Fark küçük olduğunda neler olduğu görülüyor. Ama Ankara ve diğer şehirlerdeki gibi yüzdelik fark olduğunda, demokrasi tokadını tam olarak vurduğunuzda karşı tarafın yapacak bir şey olmuyor.
100 milletvekili gece gündüz sahura kadar çalışıyoruz. Sahada gördüğümüz şu: Karadenizliler bizim uşağa haksızlık edildi diyor. Geçen seçimin en koyu AKP taraftarları vicdan gereği İmamoğlu’na oy vereceğiz diyorlar. Sahada bu karayı silmek isteyen vicdan sahibi insanlar var. Seçimi kazanınca milli irade kaybedince kirli irade. Kazanınca mukaddes oylar bize verince mundar oylar. Fark çok küçük olduğunda yapmayacakları şey yok. Fark 100 bin olunca kimsenin yapacağı bir şey yok. Milyonlarca İstanbullu bu haksızlığı ortadan kaldırır.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...