İl başkanları, milletvekilleri, parti meclis üyelerinin güzel bir sınav verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yaşanan sorunları olabildiğince sağlıklı şekilde kavramaya ve o sorunlara çözüm üretmeye de özel bir önem verdiklerini kaydetti.
Yaptıkları basın toplantılarının tamamında hükümete özel bir eleştiri getirmeden sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini ifade ettiklerini, iktidarın bunların bir kısmına uyduğunu bir kısmına uyumadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama şu gerçek ortaya çıktı; Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu tür olaylarla karşılaşıldığında çok daha sağlıklı çok daha köklü, kalıcı önlemleri alacak olan partinin CHP olduğu ortaya çıktı" diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, 19 ilde tarımda ciddi sorun yaşandığını, afetlerin ürünlere zarar verdiğini dile getirdi. CHP'li milletvekillerinin gelecek hafta Adana'dan Tunceli'ye kadar 19 ili ziyaret edeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, il başkanlarından milletvekillerini hasarın yoğun olduğu yerlerdeki çiftçilerle buluşturmalarını istedi. Kılıçdaroğlu, bu illerden gelen raporlar çerçevesinde genel bir politika oluşturacaklarını belirtti.
Belediye meclisi toplantılarında çoğunluğun olduğu yerlerde büyük ölçüde belediye başkanlarının inisiyatiflerini kullanarak sorunlara hakim olduğunu ve çözmeye çalıştığını aktaran Kılıçdaroğlu, çoğunluğun olmadığı yerlerde ise sorunla karşılaşıldığını kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama hiçbir belediye başkanımız 'Efendim ben sorunla karşılaşıyorum, elim kolum bağlandı bir şey yapamıyorum' demiyor, demeyecek de. Sizler il başkanı olarak her koşulda belediye başkanlarımıza destek olacaksınız. Onların önüne çıkan engeller varsa o engelleri aşmaya çalışacaksınız, onlara destek vereceksiniz. Siyaseten eğer belediye başkanımızı eleştiriyorsa o eleştirilere öncelikle cevabı siz vereceksin. İl başkanı olarak cevabı siz vereceksiniz.
Dolayısıyla belediye başkanlarımızın görev yapmaması ya da çalışmaması için iktidar kanadı elinden gelen her türlü engeli gösteriyor ama hangi engeli çıkarırlarsa çıkarsınlar bizim görevimiz de bütün bu engelleri aşmak, belde halkına hak ettiği hizmeti vermektir. Böylece CHP'nin yerel seçimlerde elde ettiği başarının kalıcı olması için belediye başkanlarının önüne çıkan engelleri boşa çıkarmak belediye başkanının da görevi, belediye meclis üyelerin de görevi, milletvekillerinin de görevi, MYK üyelerinin, parti meclisinin ve genel başkanı olarak da hepimizin ortak görevidir. Bu ortak görevi dayanışma içinde büyütmeliyiz."
'ELİMİZDEN GELEN ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ'
Kılıçdaroğlu, kısır tartışmalardan örgütün kaçınması gerektiğine dikkati çekerek, bunlardan tamamen soyutlanılmasını, önemli bir konu olmadığı sürece bu kısır tartışmalara girilmemesini istedi.
Halka var olan sorunların nasıl çözülmesi gerektiğinin anlatılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İktidar olmak istiyorsak halka umut vermeliyiz. 'Evet bunlar iktidara gelince sorunu çözerler.' Halk, belediyeler üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Türkiye'nin kalıcı bütün sorunlarını çözebileceğini görmeye başladı. Dolayısıyla bizim il başkanlarımızın, ilçe başkanlarımızın, milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın sorunlara kilitlenme ve sorunları çözme gibi bir görevi var. Bu görevi halk yakında bize verecek, ilk seçimlerde bu görevi bize verecek. Millet ittifakı ile beraber Türkiye'nin demokratikleşmesi, var olan sorunların çözülmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Bu konuda kendinize güvenmeniz lazım."
Kılıçdaroğlu, Rize'de çay toplandığını, oraya ilk milletvekili ekibi gönderenin CHP olduğunu, üreticinin sorunlarını çözmeye çalıştıklarını belirtti.
Esnafın zor durumda olduğunu ve bu süreçte iş yerinde çalışanlara izin verildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bir gelirsizlik gerçeği ile karşı karşıya Türkiye. Bu gerçeğin doğurduğu temel sorunlar var. O sorunları nasıl çözeceğiz? Biz çözeceğiz. Bizim belediye başkanlarımız çözmeye başladılar. Türkiye genelinde önümüzdeki süreçte ilk seçimlerde çok daha kalıcı çok daha tutarlı politikalarla biz çözeceğiz. Kısır tartışmalara girmeyin derken, inanç işlerine, Diyanet İşleri, müftülük, kilise, cemevi... Bu tartışmaların hiçbirisine girmeyeceğiz. Bu tartışmaların tamamen dışında kalacağız. Neden? Herkesin inancına saygılıyız da ondan. Herkesin inancına saygılıysak bu tartışmalar sadece iktidarın tetiklediği ve bizim de tartışmalara taraf olursak bizim de başı olduğumuz bir konum ortaya çıkar. Bu tartışmalara girmeyeceğiz. Asker... 'Genelkurmay şunu yaptı, asker bunu yaptı.' Buraya da girmeyeceğiz. Camiye, kışlaya siyaset girmeyecek, yargıya siyaset girmeyecek dedik. En başından beri söylediğimiz budur."
'HER KURUŞUN HESABINI MİLLETE VERECEĞİZ'
Esnafın, çiftçinin, KOBİ'nin, çevrenin sorunlarının tartışılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Doğrudan vatandaşı ilgilendiren, doğrudan halkı ilgilendiren, bir sorunla karşı karşıya kalan ve bizden çözüm bekleyen vatandaşın sorununa kilitleneceğiz, ona çözüm üreteceğiz. Bu bizim için çok değerli." dedi.
Negatif dil kullanmamaya bütün il başkanlarının özen göstermesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Kullanacağımız dil şu, Türkiye bölgenin en güçlü devleti midir? Evet en güçlü devletidir. Türkiye bütün bu sorunları aşma kapasitesine sahip midir? Evet sahiptir. Tarih bunu göstermiş midir? Evet. Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında en zor dönemlerde dahi Türkiye bütün sorunlarını aşma kapasitesine sahiptir. Sorun nedir peki? Sorun, Türkiye iyi yönetilmiyor. İyi yönetilirse bunların tamamı aşılır. Biz ne yapıyoruz? Türkiye'yi iyi yöneteceğiz. Her kuruşun hesabını millete vereceğiz. Bizim iktidarımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bizim iktidarımızda yoksulluk diye bir kavram olmayacak. Bunları söyleyeceğiz. Yani vatandaşa umut vereceğiz. Örnek mi istiyorsunuz? Belediyeleri örnek gösterebilirsiniz."
'TÜRKİYE'Yİ BÖLGENİN ÜRETİM ÜSSÜ HALİNE GETİRECEĞİZ'
Bütün belediye başkanlarına "bulunduğunuz beldede bir tek çocuk dahi yatağa aç girmeyecek" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Her çocuk huzur içinde akşam evde yatağına girecek. Dolayısıyla bu çerçevede halka umut veren bir dili kullanacağız, negatif bir dil kullanmayacağız. 'Mahvolduk, öldük, eyvah...' yok böyle bir şey... Tam tersine 'biz güçlüyüz, imkanımız var, Türkiye'nin imkanları var'... Evet gerçekten de var, Türkiye'nin imkanları. Türkiye güçlü, evet gerçekten de güçlü. Şunu söyleyin, bizim en büyük gücümüz nedir? Genç insan gücü. Nüfusun yarısından fazlası genç, taşı sıksa suyunu çıkaracak ama şimdi işsiz. Biz bunların tamamına istihdam alanı yaratacağız, tamamı çalışacak, tamamı üretecek. Türkiye'yi bölgenin üretim üssü haline getireceğiz, bunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bizim Merkez Türkiye Projesi'ni asla unutmayın, 2035 yılına kadar kişi başı gelirin 20 bin dolar olmasını hedeflemiştir. Projenin bulunduğu alanda da kişi başına gelirin 25 bin dolar olması hedeflenmiştir. Onun üzerinde uzun uzun sosyoloğu da iktisatçısı, ekonometri uzmanı da tarımcısı da her alandaki uzman çalıştı, dolayısıyla biz Türkiye'yi bölgenin her alanda önemli bir üretim üssü haline getireceğiz. Bunu da her gittiğiniz yerde ifade edebilirsiniz."
Kılıçdaroğlu, CHP'nin her kesime ulaşmayı hedefleyen tek parti olduklarına işaret etti.
Bir dönem Türkiye'de yüz binlerce taşeron işçisinin bulunduğunu ancak bu işçileri hiçbir siyasi partinin görmediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Tek parti biziz gören, örgütleyen. Erzurum'dan başlayıp İstanbul'a kadar, önce dernek kurduran, ondan sonra bu derneklerle toplantı yapan, haklarını savunan ve sonunda da haklarını teslim eden tek partiyiz" diye konuştu.
Şimdi ikinci bir grubun daha bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bunlar apartman görevlileri. 1 milyonun üzerinde apartman görevlisi var, yerleri, yurtları, kaldıkları yerler belli. Buralara ulaşılacak. Apartman görevlilerinin hakkı, hukuku nedir?" dedi.
Belediye başkanlarına, "apartman görevlilerine mahalle mahalle belli dönemlerde bir pazar günü sabah kahvaltısı vereceksiniz" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yeri geldiğinde ne diyorlar? 'CHP sağa kaydı'. Nasıl sağa kayıyor? Eğer siz kapıcının, apartman görevlisinin, taşeron işçisinin hakkını savunuyorsanız o zaman halkın partisi, ezilenlerin partisi oluyorsunuz demektir, ezilenlerin hakkına hukukuna sahip çıkıyorsunuz demektir. Tank paleti her yerde söyleyeceksiniz. Milli bir fabrikayı, Avrupa'nın en büyük tank-palet fabrikasını Katar Ordusu'na peşkeş çektiler. Erdoğan'ın akrabalarına, Ethem Sancak'a peşkeş çektiler. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekenin milliyetçiliğinden kuşku duyuyoruz zaten. Eğer milliyetçiysen kendi ordunun fabrikasına sahip çıkacaksın, bunu söyleyebilirsiniz her yerde. Süleyman Şah Türbesi, onu her yerde söyleyebilirsiniz. Kendi döneminde, iktidarında cumhuriyetten bu yana ilk kez toprak kaybımız vardır. Kendi bayrağımızı kendi toprağımızdan indirdik, askerimizin sırtına da verdik Süleyman Şah'ın kemiklerini ve oradan kaçtık."
Kılıçdaroğlu, her il başkanının, ilçe başkanının ve milletvekilinin belediye başkanlarına sahip çıkması gerektiğini vurgulayarak, "Müfettiş ordusu gönderiyorlar. Çıkıp il başkanı olarak toplantı yapacaksınız, bizim belediye başkanına İçişleri Bakanlığı bir müfettiş ordusu göndermiş, 'göndermezse namerttir' diyeceksiniz. Biz her kuruşun hesabını veririz ama merak ediyoruz diyeceksiniz. Serik Belediyesinde iki bakanın huzurunda AK Parti ve MHP milletvekillerinin huzurunda, valinin huzurunda 500 bin liralık rüşvetten söz edildi. Bunu söyleyen AK Parti Belediye Başkanı. Niye kimsenin sesi çıkmıyor, niye kimse konuşmuyor? Bunu anlatacaksınız." şeklinde konuştu.
Antalya Kumluca Belediye Başkanı ile ilgili partiden attıkları eski bir milletvekilinin başlattığı bir kampanya bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Aynı şekilde Yalova Belediye Başkanı ile ilgili de. Yalova Belediye Başkanının hiçbir günahı yok. Bütün incelemeler yapılsın. Eyvallah. Biz inceleme, denetim yapmayın demiyoruz, yapacaksınız ama adil adaletli yapacaksınız, doğru yapacaksınız. Buradan gideceğiz." ifadesini kullandı.
İl başkanlarına, "İktidar vurgusu yapmaktan da hiç çekinmeyin." diye seslenen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Her cümlenizin sonunda sorunu aktardıktan sonra 'var sorun, hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yok, biz bu sorunu çözeceğiz, milletin, halkın desteğiyle biz sorunu çözeceğiz. Türkiye, sorunlarla boğuşan bir ülke değil, başarılarıyla övünen bir ülke olacaktır', böyle diyeceksiniz. Bugüne kadar Türkiye, sorunları ile boğuşan bir ülke halindedir. Biz sorunları çözeceğiz ve başarılarımızla övüneceğiz, bütün dünyada. Bölgenin en güçlü ülkesi olacağız. Bunu inanarak, kararlılıkla söyleyeceğiz."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...