Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasının ardından gelişmelerin anbean takip edildiğini ve olayın tüm boyutlarıyla soruşturulduğunu belirterek, “Devletimizin ilgili birimleri, birbiriyle istişare halinde, yapılması gereken her şeyi yapacaktır. Türkiye’ye girişler, çıkışlar vs. dahil gereken her şey mercek altına alındı. Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda kamera sistemlerinin olmaması mümkün müdür? Yani buradan bir kuş uçsa, bir sivri sinek çıksa bu sistemler bunu yakalar ki onlarda bu sistemlerin en ileri dereceleri vardır” dedi.
Erdoğan, Rahip Brunson’ın 12 Ekim’deki davasının hatırlatılması ve Amerikalıların serbest kalması yönünde yüksek bir beklenti içerisinde olduklarının ifade edilmesi üzerine de “Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olması sebebiyle, ben yargıya müdahale edecek konumda değilim. Yargı ne karar verirse, o karara uymak zorundayım. O işin muhatabı olanlar da yargı kararına uymak zorunda” dedi.
Erdoğan, CHP’nin İş Bankası hisselerinin Hazine’ye devri için MHP’nin desteği ile bir yasal düzenleme yapılabileceğini açıkladı.
Erdoğan, Macaristan’dan dönerken uçakta temaslarına ilişkin bilgi verdi, soruları yanıtladı. Macaristan ziyaretinden memnun ayrıldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
'SESSİZ KALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'
- (Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolması) Olayı tüm boyutlarıyla araştırıyoruz. Böyle bir hadiseyle ilgili olarak sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü sıradan bir olay değil. Kaşıkçı güçlü bir ailenin evladı. Uluslararası bir köşe yazarı özelliği var ve bir Türk kızıyla evlenme arifesinde böyle bir şey yaşıyor. Nikah muameleleriyle ilgili başkonsolosluğa müracaatında yaşanıyor. Ben, daha ilk gün olay duyulur duyulmaz arkadaşlara talimatı verdim. Gerek Adalet Bakanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla —bu işin malum bir Viyana Sözleşmesi boyutu var- hemen olayla ilgilenmeye başladık. Emniyet boyutuyla, istihbarat boyutuyla, her boyutuyla bu işi ele aldık. Anbean sürekli takibi yapıldı.
'HER ŞEY MERCEK ALTINDA'
- Türkiye’ye girişler, çıkışlar vs. dahil gereken her şey mercek altına alındı. Bir başkonsoloslukta, bir büyükelçilikte kamera sistemlerinin olmaması mümkün mü? Olayın cereyan ettiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda kamera sistemlerinin olmaması mümkün mü? Yani buradan bir kuş uçsa, bir sivri sinek çıksa bu sistemler bunu yakalar ki onlarda bu sistemlerin en ileri dereceleri vardır..
'ENDİŞELERİMİZ VAR'
- Viyana Sözleşmesi’ne göre de adımlar atıldı. Başkonsolosluğa girilip gerekli çalışmaların yapılabileceği noktasında dönüşler alındı. Bu dönüşler alındıktan sonra da gerek yargımız, gerek emniyetimiz, Dışişleri Bakanlığımızın yetkilileri, istihbaratımız çalışmalarına devam ediyor. Şu anda tahminler üzerine değerlendirme yapmam doğru olmaz. Ama endişelerimiz var. Bizim bu endişelerimizi ABD’nin de aynı şekilde telaffuz ettiğini görüyoruz. Gerek Sayın Trump’ın gerek Pompeo’nun gerek Pence’in… Hepsi de bu olaydan duydukları endişeyi anlatıyorlar. Asıl değerlendirmeyi yapmak için yürütülen çalışmalar neticesinde tablonun netleşmesini beklemek lazım. Bulgular, belgeler elimize geçtikten sonra, biz de gerekli değerlendirmeyi elbette yapacağız. Ama endişeliyiz.
'BUNLAR DİPLOMASİDEN DE ANLAMIYOR'
- (CHP’nin diplomatların sınır dışı edilmesi açıklamasının sorulması üzerine) Gereken neyse zaten yapılıyor. Türkiye’yi ana muhalefet idare etmiyor, onlar önce kendi işlerine baksınlar. Bizdeki ana muhalefetin bu ülkeyi belli yerlere şikayet etmekten başka özelliği yok. Onlar, ekonomide Türkiye’yi nasıl daha zor duruma sokacaklarının derdindeler. Ekonominin e’sinden anlamayanlar ekonomiyle ilgili konuşuyorlar. Türkiye’yi 16 yılda nereden nereye getirdiğimizi görmüyorlar. Bunlar bakar kör. Bunları görmüyorlar, konuşuyorlar. Türkiye 36 milyar dolar ihracattan 165 milyar dolar ihracata ulaşmış, adam bunu görmüyor. Bunu görmeyecek kadar bakar kör bunlar. Bunlar diplomasiden de anlamıyorlar. Netice itibarıyla, İstanbul’daki olay, anlattığım gibi, tüm boyutlarıyla soruşturuluyor. Devletimizin ilgili birimleri, birbiriyle istişare halinde, yapılması gereken her şeyi yapacaktır.
'CHP’NİN İŞ BANKASI HİSSELERİ HAZİNE’YE'
- (Kılıçdaroğlu sürekli olarak tazminat ödüyor ama son açıklamasında ‘ben bir tek dava kaybettim’ dedi ancak 900 bin TL’nin üzerinde bir tazminat ödedi. CHP içinde de tartışılıyor bu, nereden buldu bu parayı diye. Ve bununla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı… Ayrıca, daha önce CHP’nin İş Bankası’yla ilişkisini doğru bulmadığınızdan söz etmiştiniz…) Mesele İş Bankası değil. Mesele, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetidir. Kılıçdaroğlu, ‘Oradan bizim kasamıza giren para yok ki’ diyor. Ben ‘Senin kasana para giriyor’ demiyorum ki. Biliyorsunuz, mahkeme kararıyla, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na belirli bir temettü geliri aktarılıyor. Ama orada yönetim kuruluna CHP niye dört adam koyuyor? Efendim, yönetim kurulundaymışlar ama hiçbir inisiyatifleri yokmuş. Yönetim kuruluna gireceksin, ama hiçbir inisiyatifin olmayacak. Böyle bir saçmalık olur mu? Şayet inisiyatifleri yoksa o dört kişiyi çeksinler o zaman. Biz diyoruz ki: Buradaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti neyse bu vasiyetin Hazine’ye devrini gerçekleştirelim. Çünkü bu şahıslara ait bir hak değildir. CHP’nin hakkı hiç değildir. Dolayısıyla, MHP’li arkadaşlarla birlikte yapılacak bir yasal düzenlemeyle bu işin yoluna koyulabileceği kanaatindeyim.
'MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR'
- (İnönü’nün fotoğrafının sorulması üzerine) Evet, o toplantıda İnönü ile ilgili gösterdiğim fotoğrafa CHP’liler itiraz etmişler. Tek bayrak değil de çift bayraklıymış. Ben tek bayrak demedim ki zaten. Gösterdiğim fotoğrafta, zaten tek mi çift mi belli. İki tane çubuk orada gözüküyor. Bir tanesi Amerikan bayrağı. Bu da ortada. Şimdi çıkarmışlar tersinden gösteriyorlar ama yine de gizleyememişler. Çünkü mızrak çuvala sığmıyor.
BAHÇELİ İLE GÖRÜŞME
- (Bahçeli ile görüşme ve yerel seçimde ittifak soruları üzerine): Özel Kalemim yarın (dün) büyük ihtimalle Sayın Bahçeli’nin Özel Kalemi ile irtibatı kurar, Perşembe günü (bugün) falan uygun olursa biz aramızdaki görüşmemizi yaparız. Bu görüşmede son gelişmeleri, ittifaktı şuydu buydu hepsini ele alma fırsatımız olur.
'MÜNBİÇ’TE MUTABAKAT TAMAMEN ÖLMÜŞ DEĞİL'
- (Münbiç’te de Amerikalılarla ortak eğitim çalışlarının başlaması acaba önümüzdeki günlere dair bir pozitif sürecin de başlaması şeklinde değerlendirilebilir mi?): Münbiç meselesinde bir gecikme var. Ortak eğitim başlıyor. Ayrıca YPG sonrasında Münbiç’i yönetecek kişilerin seçimiyle ilgili çalışma devam ediyor. Bir gecikme var ama, tamamen ölmüş değil. ABD’nin Dışişleri Bakanı Pompeo da Savunma Bakanı Mettis de önümüzdeki günlerde somut adımlar atacaklarını söylüyorlar…
İSRAİL İLE BÜYÜKELÇİ GERGİNLİĞİ
- (İsrail basınında, Tel Aviv’le karşılıklı olarak Büyükelçilerin geri gönderileceğine dair haberlerin sorulması üzerine) An itibarıyla gündemimizde bu tür bir konu yok. İslam İşbirliği Teşkilatı’na başkanlık ettiğimiz bir dönemde Kudüs’le, Filistin’le ilgili gelişmelere duyarsız kalamayız. O yüzden şu anda bu süreci hassas bir şekilde götürmemiz lazım.
'AFRİKA’YA MACARLARLA BİRLİKTE AÇILACAĞIZ'
- 15 Temmuz’da ülkemize çok açık ve güçlü desteğini Sayın Viktor (Orban) hemen ortaya koyan bir arkadaşımızdı. Kendisiyle ilişkilerimiz, siyasette irtibatımız çok eski. Ticaret hacminde hedefimiz 5 milyar dolardı. O hedefi 6 milyar dolar olarak adeta revize ettiğini açıklamış oldu… Gerek savunma sanayinde, gerek turizmde, gerek kültür alanında, her alanda işbirliğimizi artırmaya kararlıyız. Yasadışı göç ve terörle mücadele konularında işbirliği içerisindeyiz. Üçüncü ülkelere ki başta Afrika konusunda birlikte açılmayı arzu ettiklerini ifade ettiler… Orada girilmesi gereken şey, özellikle yeraltı zenginlikleri var bu insanların. Altın madeniydi, bakır madeniydi, kromdu, platindi, fosfattı… Bütün bunlarla ilgili oralarda yapılacak çalışmalar var. Hepsine onlar da varız diyorlar. Onlarla bu çalışmaları inşallah yapmayı planlıyoruz.
'TUNA’NIN ÇOK ANLAMI VAR'
- Bizim için manen anlamlı olan bir günü yaşadık. O da Gül Baba Türbesi’nin yeni haliyle açılışı. Ki bunu kendileriyle, Macaristan yönetimiyle bizim TİKA’mız ortaklaşa yaptı. Muhteşem bir eser meydana çıktı. Hem müzesiyle, hem oradaki bütün objeleriyle insana bir şeyler veriyor, çevre düzenlemesi falan, gayet güzel oldu.. Bizim yapmayı düşündüğümüz ama gerçekleştiremediğimiz Zigetvar ziyareti vardı. Uzak tabii, 350-400 km. Onu gerçekleştiremedik. İnşallah bir başka ziyarette ona göre ön hazırlıkları da yaparak Zigetvar’a da gideriz. Tuna’nın güzelliğini de temaşa imkanı bulduk. Zaman gelir Tuna azgın akar. Fakat dün (önceki gün) o kadar sakin akıyordu. Cumhurbaşkanı’na ‘Tuna’nın bizde çok anlamlı bir yeri var’ dedim. ‘Tuna Nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor’… Elbette, Sırbistan’dan da Tuna’yı görmek lazım. Tabii ecdat buralara kafayı boşuna yormamış. Biliyorsunuz Macar kültürü içinde hala üçte bire Türk diye bakarlar.
VİŞEGRAD BEŞLİSİ
- Kahramanlar Meydanı’na gittik. Galiçya Şehitliği’ni ziyaret ettik. Enteresan bir şeyi Orban şöyle ifade etti; basın toplantısında zaten duydunuz, ‘Moskova-Berlin-Ankara, böyle bir üçgendeyiz’ dedi. Bu tabii anlamlıydı. Dolayısıyla görüşmelerimizde en önemli üzerinde durduğumuz konu, ‘Vişegrad Dörtlüsü’nü (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya) gelin Vişegrad Beşlisi yapalım’ dedik. Onun üzerine çalışma sözü verdi. ‘Slovakya tamam’ dedi. ‘Merkel’i zaten sen biliyorsun’ dedi. Vişegrad Beşlisi gibi bir oluşum gerçekleşirse tabii çok çok önemli olacak..
‘FETÖ’YLE MÜCADELE SÖZÜ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da en büyük desteği veren Macaristan’da FETÖ ile mücadelede gelinen noktanın sorulması üzerine “Bunların burada okul ve ticaretle ilgili dört yeri var. Bu dört yerle alakalı olarak kendisiyle konuştuk, bilgileri de kendilerine aktardık. Gereğini yapacağını söyledi; ‘Üzerlerine gidiyorum’ dedi” yanıtını verdi.
‘BRUNSON KARARINI YARGI VERECEK’
- (12 Ekim’de (yarın) sizin ‘ilişkileri karanlık’ değiniz Rahip Brunson’ın davası var. Amerikalılar çok sessiz ve derinden gidiyorlar. Eski nobran üsluplarını bir ölçüde terk etmiş gözüküyorlar ama yüksek bir beklenti içerisindeler) Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olması sebebiyle, ben yargıya müdahale edecek konumda değilim. Ben, demokratik bir cumhuriyet olan, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla yargı ne karar verirse, o karara uymak zorundayım. O işin muhatabı olanlar da yargı kararına uymak zorundadırlar. Olay budur.
‘KURULLAR ÇANKAYA’DA ÇALIŞACAK’
(Politika kurullarında çok seçkin isimler var. Nasıl hareket edilecek, hedeflenen nedir?) Arkadaşlarımızı, konu başlıklarına göre her kurulu tek tek toplayacağım. Bu kurullarla toplantılarımızı yaptıktan sonra, başkan vekillerimizle birlikte artık kurullar çalışmaya başlayacak. Kurulların çalışma takvimini de zaman zaman, vekillerim belirleyecekler. Biliyorsunuz, bunlar daimi üye olarak çalışmayacak. Başkan vekillerimiz onlarla haftalık olur, aylık olur, bir araya gelecek. Çankaya Köşkü’nde bu arkadaşlarımız çalışmalarını yürütecek.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...