Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Müslümanların artık kavgaya değil dayanışmaya, birbirine daha çok kenetlenmeye ihtiyacı var. Bunun için de sorunlarımızı samimiyet ve açık yüreklilikle konuşmanın yollarını aramamız gerekiyor. Kardeşler arasından gereksiz bir gerilime neden olan krizin yakın zamanda hal yoluna konacağını ümit ediyorum." dedi.
Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar'ı kapsayan Körfez turunun ardından dün gece yurda döndüğünü anımsatan Erdoğan, üç kardeş ülkeye gerçekleştirdikleri ziyaretlerin son derece verimli ve başarılı geçtiğini söyledi.
Erdoğan, ülke liderleriyle yaptığı görüşmelerde ikili münasebetler yanında Körfez bölgesindeki kriz başta olmak üzere birçok bölgesel meseleyi ele alma fırsatı bulduklarını ifade etti.
Suriye, Yemen, Irak, Libya, Filistin'de devam eden sorun ve çatışmaları masaya yatırdıklarını aktaran Erdoğan, özellikle Katar krizinin aşılması için neler yapabileceklerini, Türkiye olarak çözüm sürecine ne gibi katkılarda bulunabileceklerini istişare ettiklerini belirtti.
"Son ziyaretle bir kez daha görülmüştür ki Türkiye, tüm taraflarla konuşabilen, görüşebilen, her biriyle köklü bağları olan nadir ülkelerden biridir. Ülkemizin bölge ülkeleri ve halkları nezdinde müstesna bir yeri var." ifadelerini kullanan Erdoğan, son yıllarda yaptıkları temasların, üst düzey ikili ziyaretlerin Türkiye'nin bu nevi şahsına münhasır yerini daha da güçlendirdiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bugün İsrail askerleri çok basit hadiseleri bahane edip, pervasızca Mescid-i Aksa'nın bahçesini postalları ile kirletiyor, orada kolayca Müslüman kanı döküyorlarsa, bunun sebebi, bizlerin Kudüs'e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdandır." şeklinde konuştu.
"Buradan tüm vatandaşlarıma ve dünyadaki tüm Müslümanlara bir çağrıda bulunmak istiyorum." diyen Erdoğan, "İmkanı olan herkes, bulduğu her fırsatta Peygamber Efendimizin tavsiyesine uyarak lütfen Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı ziyaret etsin. Gidemeyenler de oradaki kardeşlerimize kandil yağı olması babından yardım göndersinler." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Şu anda yapılan iş terörle mücadele bahanesiyle Mescid-i Aksa'yı Müslümanların elinden alma girişimidir, bunun başka izahı yoktur." şeklinde konuştu.
Bir süredir Amerika, Almanya, Hollanda başta olmak üzere birçok batı ülkesinde Türkiye'ye dair anlaşılmaz bir tutumun tezahür ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Batılılar istiyorlar ki Türkiye onlar ne istiyorsa, arzu ediyorsa, talep ediyorsa hemen sorgusuz sualsiz bunu yerine getirsin. İstiyorlar ki sadece onların çıkarları masada olsun, biz fedakarlıkta bulunalım. İstiyorlar ki bize ne kadar haksızlık yapılırsa yapılsın, bize verilen sözler ne kadar çiğnenirse çiğnensin sesimizi çıkarmayalım, boynumuzu büküp oturalım. İstiyorlar ki onlar bizim vatandaşlarımızı istedikleri gibi örselerken kendilerinin ajanları ülkemizde diledikleri gibi cirit atsınlar, buna mukabil biz hiçbir şey yapmayalım. İstiyorlar ki attıkları her tokadın ardından, cevap vermek bir yana diğer yanağımızı dönelim. Kusura bakmasınlar artık öyle bir Türkiye yok.
Sen, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'na, bakanlarına ülkende konuşma imkanı vermeyeceksin ama ajanların gelip burada otellerde cirit atacak ve benim ülkemi parselleyecekler. Yok böyle bir şey. Bizimle ya egemenlik haklarımıza saygı göstererek eşit ve adil şartlarda ortaklık, müttefiklik, dostluk yapacaksınız ya da sergilediğiniz her saygısızlığın cevabını alacaksınız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin önerisi üzerine YPG'nin isim değiştirmesine ilişkin, şunları kaydetti:
"Şu ifadeye bak, 'YPG terör örgütü, onun için YPG'yi kullanmayın, SDG'yi kullanın yani Suriye Demokratik Güçleri...' Fakat, artık ne yaparlarsa yapsınlar çuvala sığmıyor. Bunlar bütün açıklığıyla ortada."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyareti dönüşünde bir basın mensubunun, "S-400 füzeleriyle ilgili Rusya ile anlaşma yapılırsa ABD ile Türkiye arasında gerilime neden olur." dediğini aktardı.
Bu konu hakkında kendi düşüncelerinin sorulmasına karşılık, "Neden gerilime neden olsun?" cevabını verdiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir ülke kendi güvenliği ile alakalı tüm imkanların en ideal şekilde arayışı içindedir, yapmak durumundadır. Hele hele ortak üretim imkanı olduğu zaman tercih sebebidir. Ama biz yıllardır ABD ile bu tür şeylerde istediğimizi yapamıyorsak, alamıyorsak arayış içerisinde olmak durumundayız ve bunlar bu arayışın bir ürünüdür. Yıllardır bir NATO ülkesi olan Yunanistan S-300'leri kullanıyor. Niye sesleri çıkmadı? Türkiye olunca niye rahatsız oluyorlar? Biz, Rusya Federasyonu ile bu konuda gerekli adımları attık, imzalar atıldı ve inşallah S-400'leri ülkemizde göreceğiz. Bunların ortak üretimiyle de süreci işleteceğiz."
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, son dönemde Avrupalı bazı çevrelerin ekonomi silahına daha önem vermeye başladıklarını gördüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ soruşturmalarıyla ilgili rutin bir işlemi büyütüp işi Alman firmalarıyla ilgili 'kara liste' oluşturulduğu iddiasına kadar vardılar. Meselenin ne olduğu kendilerine izah edildi. Yaşanan iletişim sorunları ortadan kaldırılmıştır. Yine de Alman politikacıların bu meseleyi tırmandırma eğiliminde oldukları anlaşılıyor. Buna karşılık bu ülkenin firmalarının politikacılarından daha akıllı, daha vizyon sahibi, daha ferasetli olduğunu görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, artık Türkiye'nin insansız hava aracını üretir hale geldiğini, bunun ihracına yönelik hazırlık içinde olunduğunu belirtti.
Türkiye'nin bu adımları atmak durumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, Avrupalı, Körfez, Güney ve Doğu Asya bölgelerindeki yatırımcılara da şöyle seslendi:
"Türkiye tüm uluslararası normları karşılayan hukuk sistemi, yüksek kar vadeden potansiyeli, aydınlık geleceğiyle buyrun sizleri de bekliyor. Ulaşımda, enerjide, sanayide, teknolojide, müteahhitlikte, sağlıkta, eğitimde diğer tüm alanlarda ülkemizin tüm imkanları uluslararası yatırımcıların da emrindedir. Hiçbir zaman 'sadece kendimiz kazanalım' demedik. Ne Afrika'ya ne Avrupa'ya ne Ortadoğu'ya ne Balkanlara ne de diğer bölgelere giderken, oralardan yatırımcıları davet ederken böyle bir düşünce içinde olmadık. Yani hiçbir zaman muhataplarımızı pazar, kendimizi de pazarlayan olarak görmedik. 'Gelin birlikte kazanalım' dedik. Hep 'kazan-kazan' dedik. Hamdolsun şu ana kadar bunun tersi bir örneği kimse gösteremez.
Türkiye'deki OHAL'i bahane ederek karalama kampanyaları yapanlar, dikkat ederseniz zaman zaman benzer uygulamalara başvuran Avrupa ülkelerini, ABD'yi, diğer devletleri asla zikretmezler. Kaldı ki biz, devlet olarak bir OHAL kararı alıyoruz. Kaldı ki Avrupa'da eyaletler OHAL kararı alıyor. Sesiniz çıkıyor mu? Bizde olunca niye rahatsız oluyorsunuz? Kaldı ki bizde OHAL, terör örgütlerine yöneliktir, şirketlere yönelik değil. Buna rağmen hala bizi tehdit etmekten geri durmuyorlar. Buradan açıkça ifade ediyorum; Türkiye'yi ambargo tehditleriyle korkutacağınızı sanıyorsanız önce kendinizin çok daha büyük bir bedeli göze almanız gerekir. Türkiye sadece Türkiye değildir. Bu ülkenin ve milletin arkasında Avrupa'nın her ülkesinden Asya'nın en ücra köşesine kadar dünyanın her yerinden insanların duası, desteği, ümidi vardır."
Erdoğan, "Bazı münferit hadiselerden hareketle sosyal medya ve geleneksel medyada çoğu yalan ve yanlış olan birtakım görüntüleri, haberleri yayarak, Suriyelilere karşı milletimizi tahrik etmek isteyenler, en az PKK'lılar kadar en az FETÖ'cüler kadar büyük bir ihanete aracılık ettiklerini bilmelidirler. Suriyelilere yönelik provokasyonların arkasında hangi güçlerin olduğunu az çok tahmin ediyoruz. Milletimizden bu tür kasıtlı haberlere ve provokasyon teşebbüslerine karşı dikkatli olunmasını rica ediyorum." şeklinde konuştu.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...