Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Camisi Konferans Salonu'ndaki İstanbul Mushafı'nı Takdim ve Tanıtım Programı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Türk İslam sanatının en güzide eserlerinden biri olarak tarihimizdeki yerini alacağına inandığım İstanbul Mushafı’nı hazırlayan Hüseyin Kutlu hocamızı şahsım, ailem, milletim adına tebrik ediyorum. Bilindiği gibi İstanbul ecdadın alimlere ve sanatkarlara gösterdiği ilgi, sağladığı itibar, verdiği destek sayesinde asırlar boyunca doğudan ve batıdan gelen pek çok ilim ve sanat erbabına ev sahipliği yapmıştır. Özellikle hat sanatının İslam dünyasındaki tüm güzide isimleri İstanbul'a göç ederek faaliyetlerini burada sürdürmüşlerdir.
Fatih Sultan Mehmet Han’dan günümüze İslam ve Türk coğrafyalarının kültür, sanat, edebiyat merkezi olan İstanbul, bu alanlarda dünyaya da yön vermiştir. Şam’da, Bağdat’ta, Tebriz’de ve diğer çok yerde tomurcuklanan İslam sanatları, İstanbul’da yeni bir terkibe bürünerek en güzel hallerini almışlardır. Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mustafa Rakım Efendi gibi sanatkarlar, büyük emek ve vakit harcayarak Mushafı Şerif geleneğini ortak değerler etrafında İstanbul'da yeni bir biçime kavuşturmuşlardır.
"DÜNYA YENİDEN İSLAM DÜŞMANLIĞININ YÜKSELİŞE GEÇTİĞİ DÖNEME GİRDİ"
Tarih, farklı medeniyetlerin yükselişine ve düşüşüne şahitlik etmiştir. Dünyanın son birkaç asrına ise Avrupa ve Amerika merkezli batı medeniyetinin damga vurduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bu sürecin elbette kölelikten katliamlara, sömürüden istismara kadar uzanan boyutları vardır. Ama batı medeniyeti dünyayı asıl sanatıyla, kültürüyle, sinemasıyla, dizisiyle, müziğiyle, resmiyle, sporuyla yani modern tabirle yumuşak güç unsurları denen içerik üretimiyle istila etmiştir.
Tabii burada teknolojinin bizatihi kendisiyle muhteviyatının ayrımını iyi yapmak gerekiyor. Mesela interneti, sosyal medyayı ve benzeri uygulamaları kullanmak herkesin hakkıdır. Şayet bu teknolojik imkanın içeriğini siz üretmiyor, dilini ve mesajını siz yönetmiyorsanız hak ve kolaylık olarak gördüğünüz şey kısa sürede sizi gönüllü şekilde esir alan bir silaha dönüşür.
Benzer örnekleri tüm medya mecraları, tüm iletişim araçları için vermek mümkündür. Bu mecraların yeni bir faşizm dalgasının araçları haline dönüşmeye başlaması, dünyayı ve insanlığı hızla geçmiştekilerden daha güçlü tehdidin kucağına doğru itmektedir. Geçmişte yaşanan acılardan, felaketlerden, zulümlerden yeterince ibret alınmamış olacak ki dünya yeniden ırkçılığın, İslam düşmanlığının, ötekileştirmenin yükselişe geçtiği bir döneme girdi.
"ÜZÜNTÜ VE KAYGI VERİCİ BİR TABLO"
Avrupa ülkelerindeki seçimlerde, ırkçı partilerin iktidara ortak olma, hatta tek başına iktidara gelme seviyesinde desteklere ulaşmaları üzüntü ve kaygı verici bir tablodur.
Müslümanlar olarak bu kötü gelişmelere karşı en büyük gücümüz, en büyük imkanımız hiç şüphesiz inancımızdır, imanımızdır. Onunla birlikte birliğimiz ve beraberliğimizdir. Bunun yanında medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçirerek maruz kaldığımız önyargıların, ithamların, dayatmaların hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.
Elbette yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, canımıza kastedene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz.
Devletimizi güçlendirerek, ekonomimizi geliştirerek, siyasi ve sosyal birliğimizi tahkim ederek mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunu yaparken asıl mesafe katetmemiz gereken yumuşak güç alanlarını, sanatı, kültürü, edebiyatı, akademiyi, medyayı, sporu ihmal etmeyeceğiz. En az diğer hususlar kadar bu alanlara da ihtimam göstereceğiz.
"MİMARİMİZİ YENİ BİR YORUMLA TEKRAR İHYA ETTİK"
Bu anlayışla biz de ülkenin temel altyapı eksiklerini tamamladıkça milletin demokrasi ve özgürlük taleplerini karşıladıkça, vaktimizi ve enerjimizi bu alana daha çok vermeye başladık. Mimarimizi yeni bir yorumla tekrar ihya ettik. Evet, Mimar Sinan Camii’ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Büyük Çamlıca Camii’ni inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Ankara’daki yaptıklarımız ve şimdi Barbaros Hayrettin Paşa Camii’ni Levent’te inşa ederken bu anlayışla hareket ettik. Zira ecdadımız bu eserleri, Selimiye’siyle, Süleymaniye’siyle, Fatihi’yle vs. yapmışken biz bu ecdadın nesli, torunları olarak bu istikamette bu adımları atmamız gerekir dedik ve elhamdülillah bu adımları attık ve atmaya devam edeceğiz. Birileri rahatsız olabilir, varsın onlar rahatsız olsun ama biz onlar rahatsız oluyor diye o izi sürmekten geri duramayız. Hatta hatta televizyon dizilerinden müziğe, sinemadan bilgisayar oyunlarına kadar geniş bir alanda özgün kültür ve sanat içeriklerimizle şimdi dünyaya açıldık.
Bilim insanlarımız, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, sivil toplum temsilcilerimiz, uluslararası düzeydeki çalışmaları ve başarılarıyla takdir topluyor. İstanbul Mushafını da medeniyetimizin bu alandaki inkişafının yeni bir işareti, yeni bir sembolü olarak görüyorum.
En büyük mefailimiz Osmanlı’dan sonra Cumhuriyet tarihinde ilk olmasıdır. İnşallah bunun tabii devamı gelmeli. Hüseyin Kutlu Hocama, emeği, gayreti, eseri için özellikle teşekkür ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...