Fransa, 7 kişiyi katleden Cezayir asıllı Muhammed Merah’ın film gibi bir operasyonla evinde başından vurularak öldürülmesinin ardından İslam ve terör ilişkisini yeniden tartışır oldu. Gelecek ay düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Fransa lideri Nicolas Sarkozy de, Toulouse ve Montauban saldırılarını ‘kendi 11 Eylül’ü gibi tayin edip oy avında eski ABD Başkanı George W. Bush’un izinden gitme niyetine girişti. Özel polis timi RAID ve istihbarat birimi DRCI’nin ortak operasyonuyla öldürülen Merah, arkasında bıraktığı soru işaretleriyle Fransa’nın ‘terörle mücadele’ yolunda bir milat olabilir.
‘Yıllardır takip edilmesine’ rağmen 11 Mart’ta Afrika kökenli bir asker, dört gün sonra da Arap kökenli üç asker ve 19 Mart’ta da üçü çocuk dört Yahudi’yi öldürdükten sonra güvenlik birimlerini harekete geçiren Merah, 32 saatlik kuşatma sonrası evinde başından vurularak öldürüldü. ‘El Kaide üyesi olduğunu ve saldırıları Filistinli çocukların intikamını almak için’ düzenlediğini söylese de ‘hiçbir örgüt bağlantısı bulunmadığı’ açıklandı. 23 yaşındaki Merah’ın ‘yalnız kurt’ mu, ‘uyuyan ajan’ mı olduğu konusuna bir nebze de olsa açıklık getirse de bu ‘yalnız Fransız’ın bir terör ağından ilham almadığını düşünmek zor.
Hırsızlık, kamu düzenini bozmak gibi suçlardan 18 ay hapis yatan Merah’ın ‘cezaevinde Kuran okuyarak bireysel radikalleşmeye’ yöneldiği öne sürüldü. Bu ‘yalnız’ Cezayirlinin ‘kurt’a dönmesi de hapis cezası sonrası Afganistan’a gidip El Kaide’den eğitim aldığı iddialarına bağlandı. İki yıl önce ‘bomba yerleştirdiği’ suçlamasıyla ABD’nin Afganistan’dan Fransa’ya gönderdiği Merah, o tarihten itibaren de ABD’nin ‘uçması yasak kişiler’ listesine alındı.
Afganistan’a ‘radikal göç’
Fransızlar topraklarında ne kadar kurt besledikleri sorusunu sormaya başlarken sağ eğilimli Le Figaro gazetesi, son 5 yılda 150 İslamcı radikalin Avrupa’dan Afganistan’a gittiğini yazdı. İstihbarat yetkililerine dayandırılan habere göre, Fransa’dan Afganistan’a giden 23 kişiden 17’si Fransız veya çift vatandaşlığa sahip. 2008’den bu yana Afgan ordusu veya NATO birlikleri de Afganistan’da en az 6 Fransız’ı öldürdü. Fransa’nın yanı sıra Almanya, Britanya ve Hollanda’dan Afganistan’a gidenler oldu. Listede göçmen nüfusunun fazla olduğu ülkeler dikkat çekiyor. ‘Entegrasyon’ sorunu da Avrupalı sağcıların giderek daha çok diline dolanıyor.
Pew Forum araştırma şirketine göre Fransa’da 4.7 milyon Müslüman yaşıyor ve bu rakamın 2030’da 6.9 milyonu bulması bekleniyor. Müslüman nüfusun çoğunluğunu Cezayir kökenli Müslümanlar oluştururken listeyi, Fas, Tunus, Türk, Orta Afrika ve Ortadoğu izliyor. Kendilerini ‘inançlı’ olarak tanımlayanların oranı yüzde 36 iken, yüzde 20’si her cuma namaza gidiyor, yüzde 70’i de ramazanda oruç tutuyor.
ABD’de 11 Eylül 2001’de ‘terör estiren’ El Kaide, Fransa’daki olaylarda da arandı ancak henüz kanıt yok. Yine de, ‘terörle mücadele’ ve İslamofobi için milat arayan Sarkozy’ye beklemediği bir fırsat kapısı açıldı.
Cezaevinde ‘yalnızlaşan’ kurt
Toulouse ve Montauban’da toplam 7 kişiyi katleden Cezayir asıllı Fransız vatandaşı 23 yaşındaki Muhammed Merah, Fransız polisinin yıllardır tanıdığı, ABD’nin de ‘uçması yasaklanan kişiler’ listesinden bir isimdi. Terörizmle bağlantısı olmayan ‘hırsızlık ve kamu düzenini bozmak’ gibi 15 farklı suçtan ilk olarak 2005’te gözaltına alınan Merah, 2007 ve 2009 arası toplam 18 ayını hapiste geçirdi. Merah’ın bu süreçte vaktini tek başına Kuran okuyarak geçirdiği, böylece İslam’a olan ilgisinin arttığı ve ‘radikalleştiği’ söyleniyor. 32 saatlik kuşatma sırasında ‘El Kaide üyesi olduğunu’ öne sürse de savcı ve soruşturmayı yürüten yetkililer Merah’ın hiçbir örgütle bağlantısı olmadığını belirtti. Uzmanlara göre ise Merah, ‘bir marka’ olduğu için ve kendini onlarla özdeşleştirmek adına böyle bir iddia ortaya attı. Kuşatmada yine ‘Fransa ordusunun Afganistan’daki ve ülke dışındaki operasyonlarına karşı olduğunu’ dile getiren Merah’ın 2008’de orduya katılmak isteyip reddedildiği, 2010’da tekrar denediği ancak son anda teste girmekten vazgeçtiği ortaya çıktı. İçişleri Bakanı Claude Gueant’a göre Merah, orduya giremeyince Pakistan ve Afganistan’a gidip El Kaide’den eğitim aldı.
Sevilen bir isim olduğu belirtilen Merah, avukatı Christian Etelin’a göre, yumuşak sesi ve gülüşüyle ‘dikkat çeken ve melek yüzlü’ bir gençti.
Sarko Bush’a özendi
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 11 Eylül sonrası eski ABD Başkanı George W. Bush’un izinden gidip, saldırıların ardından bir dizi ceza yağdıracağını açıkladı. Sarkozy, tekrar seçilirse ‘terör ve şiddeti teşvik eden internet sitelerine danışanları, terörist faaliyetleri kapsayan aşırı eğilimli doktrinleri izlemek için yurt dışına gidenleri ve teröre teşvik edenleri cezalandırılacak.
‘Planlı bir eylem değil’
NICHOLAS LEBOURG: Perpignan Üniversitesi Aşırı Sağ ve Güvenlik uzmanı
Saldırıların temelinde Batı karşıtı radikal bir ideoloji yatsa bile, Merah, saldırıyı doğaçlama fırsatlardan yararlanarak gerçekleştirmiş gibi. Pazartesi sabahı bir askeri öldürmeyi planlarken doğaçlama olarak fikir değiştirip Yahudi okuluna saldırdığını söylüyor. Dolayısıyla metodolojik olarak planlanmış bir saldırı değil. Eylemini haklı çıkarmak için de Filistinli çocukların intikamını almak için yaptığını söylüyor. Burada planlı bir eylem veya yekpare bir ideoloji görmüyoruz. Yani, bu ‘biraz oradan biraz buradan’ mantığıyla düzenlenmiş bir eylem gibi. Terörist veya yıkıcı devrimsel bir hareketten öte, Batı’nın esnekliğini saptıran bir girişime benziyor.
‘Yalnız kurt’ Merah
Saldırının düzenleniş yöntemi ve hedefleri açısından önce aşırı sağdan şüphelenildi. ABD’li neo-Nazi Joseph Tommasi’nin 1974’te ürettiği ‘Yalnız Kurt’ tanımı, son olarak Norveçli saldırgan Anders Breivik için kullanıldı. Merah’ın da Arap asıllı askerleri ve Yahudileri öldürmesinde, sağ kanatta ‘Yahudi komplosu’ olarak bilinen ‘Avrupa’nın saf ırkını kültürel ve biyolojik olarak’ yok etme niyeti arandı. İslam, Fransa’nın topraklarında giderek yayılarak siyaset için de önemli bir unsur haline geldi. İslam, Fransa’nın devlet etrafındaki geleneksel birlik anlayışını arka plana itecek şekilde toplumu oluşturuyor. Aşırı sağcılık da, bu derin toplumsal sözleşmenin altını oyabilecek ve ulusal birliği tehdit edecek İslam temasını kullanıyor.
Sarkozy etkilenmez
Anketlere göre seçmenler, iş ve satın alma gücüne odaklı. Sarkozy’yi cezalandırmak istiyorlardı. 1988 ve 1995 yıllarında da benzer dramlar yaşanmıştı ama seçmenlerin tercihlerine etkisi çok olmadı. Bu gibi olaylarda kısa süreli bir ateşten sonra kamuoyu ilk düşüncesine dönüyor. Bazı siyasiler ve fikir adamları eskiye dönüşe engel olmak için bilinçli olarak gerginliği arttıracak provokasyonlara yönelebilir.
Radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...