Türkiye'de ilk ve orta dereceli okulların açılmasına günler kala, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) yaz tatili ortasında açıkladığı yeni müfredat ve eğitimdeki muhafazakarlaşmaya tepkiler artıyor. Hafta sonunda İstanbul'da, başını eğitim sendikaları ve bazı veli örgütlenmelerinin çektiği iki ayrı kitlesel eylem var. Sayıları 18 milyona yaklaşan ilk ve orta dereceli okul öğrencilerinin pazartesi günü yeni öğrenim yılına başlamasıyla birlikte, bu eylemlerin yayılması bekleniyor.
DW Türkçe'nin haberine göre; Eğitim, sistem ve müfredatta sıklıkla yapılan değişiklikler nedeniyle Türkiye'nin gündeminden yaz tatillerinde bile hemen hiç düşmeyen bir konu. MEB'in Temmuz ayında açıkladığı yeni müfredat, bu tartışmaları daha da körükledi. Evrim teorisinin çıkarılması, cihat kavramının dahil edilmesi, Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyetin kurucu değerlerine daha az yer ayırılması, bilim, felsefe ve sanat derslerinin sürelerinin azaltılması, yeni müfredattaki başlıca tartışmalı konular.
Bakanlık, öğrencilerin evrim teorisini anlayabilecek felsefi alt yapıya sahip olmadığı gerekçesiyle bu dersi kaldırdığını açıkladı. Cihat kavramının ise fetih değil, ülke ve millet sevgisi kapsamında işleneceğini belirtti.
Ancak, ağırlıklı olarak sol görüşlü eğitim sendikaları, muhalefet partileri, Alevi dernekleri ve veli örgütlenmeleri, yeni müfredatla birlikte bilimsellik ve laiklikten daha fazla uzaklaşılacağı ve düşük eğitim kalitesinin daha da azalacağı görüşünde.
Veliler endişeli
14 yaşındaki oğlu bu yıl 9. sınıfa başlayacak öğrenci velisi Levent Yorulmaz, bu görüşte olanlardan. Oğlunun 8 yıllık öğrenim sürecinde en az 3 kez sistem ve müfredatta yapılan temelli değişikliklerle karşı karşıya kaldığını belirten Yorulmaz, "Özgür, sorgulayan, bilime ve akla yakın çocuklar yetiştirilmesi beklentimiz. Oysa, sıklıkla yapılan değişikliklerle çocuklar her geçen gün daha muhafazakar ve dindar bir eğitime yönlendiriliyor" diyor.
Yorulmaz'a göre, hemen tüm veliler bu duruma karşı ve çözüm arayışı içinde. "Çünkü, çocukların başarı durumlarını, geleceklerini etkiliyor bu durum. Seçme ve yerleştirme sınavlarında başarısız olmalarına yol açıyor" diye ekliyor.
Eğitimde muhafazakarlık ve din derslerinin arttırılması politikası hükümet yetkilileri tarafından da sık sık dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dindar nesiller yetiştireceğiz" söylemiyle bunu sıklıkla vurguluyor. Geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı görevine getirilen eski Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Aralık ayındaki bir konuşmasında, imam hatip okullarının bir halk hareketi olduğunu söylemiş, "Daha fazla imam hatip okulu açacağız" demişti.
MEB'in istatistiklerine göre, yalnızca son bir yılda açılan ortaokul ve lise düzeyindeki imam hatip okulu sayısı, dörtte bire yakın oranda arttı. Bakanlığın imam hatip okulları için önümüzdeki üç yılda yapacağı yatırım için öngördüğü 1 milyar 700 milyon lirayı aşan bütçesi, fen liselerine ayırılandan 15 kattan fazla. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara geldiği 2002 yılında 72 bin olan imam hatip öğrencisi sayısı, geçen yıl 1 milyon 300 bini aşmıştı.
Bu artış ve hükümetin öğrencileri bu okullara teşviki, yeni müfredat kadar tartışmalı konulardan. Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı İlknur Kaya Bahadır, diğer devlet okullarında velilerden bağış ya da katkı payı adı altında zorla para toplandığını söylüyor. Nedeni, okulların olanaklarının yetersizliği. A4 kağıttan, temizliğe ve pula pek çok harcama için velilerden para talep ediliyor.
Veli-Der Başkanı Bahadır, "Oysa, bazı imam hatiplerde öğrencilere burslar verildiğini, servis ve yemek hizmetlerinin ücretsiz sağlandığını biliyoruz. Bir yanda eğitim tamamen paralı hale dönüştürülürken, diğer tarafta böyle teşvikler, özendirmeler var. Bu anayasaya da aykırı" diyor.
"Zorla yönlendiriliyoruz"
Bahadır, öğrencilerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2004 yılında kaldırılması kararı aldığı zorunlu din derslerine eklenen Kuran-ı Kerim, Peygamberin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerine de, kimi zaman zorla yönlendirildiklerini söylüyor. Bahadır'a göre bu, diğer seçmeli derslerin öğretmeni olmadığı gerekçesiyle de yapılıyor.
Pazar günü İstanbul'da yapılacak "Laik, bilimsel, kamusal, anadilinde ve parasız eğitim mitingi"nin başını çeken örgütlerden Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) İstanbul'daki yöneticilerinden Mustafa Cüstan'a göre, "Okullarda inanılmaz boyutlarda muhafazakarlaştırma çabası var."
Cüstan, "Yeni müfredat ideolojik bir müfredat. Şeriattan tutun, kadına bakışa kadar bu zihniyeti anlatıyor" diyor. MEB'in muhafazakar vakıflarla imzaladığı protokollerin de, bunun göstergesi olduğu görüşünde.
Bu protokoller, anlaşmalı vakıflara, okul içinde ve dışında eğitim, seminer, proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp ve yaz okulu gibi etkinlikler düzenleme olanağı veriyor. Cüstan, vakıfların bu etkinliklerinin öğrencilerin okul dışındaki günlük hayatlarında da muhafazalarlaştırılmalarına etki yaptığını söylüyor. "Gayrımüslüme, Alevi'ye, kadına bakış açıları bu faaliyetlerle de şekillendiriliyor" diyor.
Öğretmen Rıfat Çapar da, yeni müfredattan endişeli. "Dindar ve itaatkar bir nesil istiyorlar, bu nedenle eğitimden başlıyorlar" diyor. Matematik, kimya ve biyoloji gibi bilim derslerinin azaltılmasını buna bağlıyor. Evrim teorisinin kaldırılmasını, cihatın anlatılmasını, bilime bir saldırı olarak görüyor.
Çapar’a göre, veliler kadar, öğretmenler de bu durumdan rahatsız. Öğretmenlerin bu geriye gidişe izin vermemesi gerektiğini söylüyor: "Okullar açılınca sokağa çıkacağız, halka soracağız, velilerle buluşacağız, forumlar düzenleyeceğiz. Bu saldırı toplumun tüm kesimlerine. Toplum elini taşın altına koymalı."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...