Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi adlı sivil toplum kuruşu beş yıl önce hazırladığı içme suyu raporu 14'üncü kez güncelledi. Tartışma yaratan raporu Sağlık Bakanlığı daha önce yalanlamıştı...
Bir sivil toplum kuruluşu olan Gıda Hareketi'nin raporu, analiz sonuçlarını kamuoyuyla paylaşan su markalarını kendi yöntemiyle puanlıyor. Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz yıllarda rapordaki verilerin gerçeği yansıtmadığını ve bilimsel olmadığını açıklamıştı.
Su raporunda su markası, kaynağın bulunduğu şehir, suda asla olmaması gereken biyolojik, kimyasal, radyolojik değerler ile su da mutlaka olması beklenen mineral değerleri ve suyun PH'ını gösteren bölümlerden oluşuyor. Kırmızı renkli bölüm, suda asla olması istenmeyen tehlikeli maddelerin nispetlerini gösterirken, yeşil bölüm ise mineral ve PH değerlerini gösteriyor.
Bir su markasının 100 tam puan alabilmesi için PH düzeyinin 7-8.5 aralığında olması, suda biyolojik, kimyasal, radyolojik hiçbir kirleticinin olmaması ve minerallerin ise belirlenen aralık değerlerinde olması gerekiyor. Bir marka en yüksek 100 puan alabilirken, eksi 25 bin değere kadar da gerileyebiliyor. Sabit değer sıfır (0) kabul edilirken, mineraller ve PH, suyun değerini artırıyor. Kirleticiler eksi puan almasına yol açtığı için suyun değerini düşürüyor.
Türkiye'de su analiz verilerini toplamanın hayli zor olduğunu belirten Gıda Hareketi yetkilileri, Sağlık Bakanlığı ve su firmalarının veri erişimine izin vermediği belirtiyor. Bu yüzden bazı veriler hayli eksik, bazı firmalar verilerini Gıda Hareketi'ne düzenli gönderirken, bazıları ise ne sitelerinde yayınlıyor, ne de Gıda Hareketi'nin ısrarlı isteğine rağmen vermeye yanaşmıyor. Bazı markalar ise su değerim yüksek çıkarsa bürokrasinin gazabına uğrarım endişesi taşıdığını belirterek raporlarını vermeye yanaşmıyor.
Sularla ilgili hiçbir analiz yapmadıklarını ve/veya aracılık etmediklerini belirten Gıda Hareketi yetkilileri, su numunesini alan da, analizleri yapan da Sağlık Bakanlığı'nın illerdeki ilgili birimleri olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Biz sadece bu resmi raporları bir araya getirerek tablolaştırıyoruz."
'Türkiye'de Sağlık Bakanlığı ambalajlı suları 'doğal mineralli kaynak su', 'doğal kaynak suyu' ve 'içme suyu' olmak üzere üç kategoride ruhsatlandırıyor' diyen yetkililer, doğal mineralli kaynak suyu suların içimlerinden "kaynak" ibaresinden de anlaşılacağı üzere tabii kaynaklardan elde edilirken, içme suları ise sondaj yoluyla elde edilen suların işlenmesi sonrasında elde edilmiş sulardır.
Bazı firmaların doğal kaynakları yetersiz ancak talep büyük. Bu durumlarda gayriresmi sondajlarla yeraltı sularını da bu sulara karıştırdığını bütün sektör kabul ediliyor. Hiçbir doğal kaynak hacim olarak firmaların piyasaya arzlarını karşılayacak durumda değil. Kapsamlı analizler arasındaki farklarla suyun karşım içerip içermediğini görmenin mümkün olduğu belirtiliyor.
Sağlık Bakanlığı raporun ilk kez yayınlandığı 2013'te şu açıklamayı yapmıştı: "Söz konusu rapor Bakanlığımızca da incelendi; verilerin kaynağı, analiz metodu, analizi yapanların yetkinliği, laboratuar Koşulları vb. değerlendirildiğinde raporun bilimsel bir dayanaktan yoksun olduğu görülmüştür. Bilimselliği tartışmalı bir rapora dayanılarak haksız yere kamuoyunda infial uyandırmaya çalışmak etik bir davranış değildir."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...