HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) bugün Diyarbakır'da olağanüstü toplandı. Açlık grevleri ve cezaevlerinde yaşanan ölümlere ilişkin olağanüstü toplanan MYK toplantısına HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli ile Pervin Buldan'ın yanısıra DTK, DB ve HDK eşbaşkanları da katıldı.
Düzenlenen toplantının ardından açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Buldan "Newroz kutlamaları herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan, büyük bir kitlesellikle gerçekleşti. Milyonlarca insan tüm baskılara, zulme ve engellemelere rağmen Amed, Van ve İstanbul başta olmak üzere il ve ilçelerimizde çok net mesajlar verdi" dedi.
‘KÜRT HALKI ‘BU TOPRAKLARDA YERİNİZ YOK' SÖZLERİNE CEVAP VERDİ'
Buldan şöyle devam etti: "Kürt halkı başta olmak üzere bütün demokrasi güçleri iktidar tarafından yapılan hakaretlere ve ‘bu topraklarda yeriniz yok' sözlerine cevap vermiştir. Buradayız, kararlıyız ve umutluyuz; demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve barış mücadelemizden vazgeçmiyoruz demiştir. AKP ve MHP faşizmine, tekçiliğine, inkar politikalarına boyun eğmedik ve eğmiyoruz demiştir. Kendi siyasi iradesine sahip çıkmış ve 31 Mart'ta kayyımları geldikleri yere göndereceğinin açık bir işaretini vermiştir. Tecridi ve yok sayma politikasını kabul etmediğini, etmeyeceğini ve kendini var eden değerlere bağlılığını yeniden yüksek sesle vurgulamıştır."
‘BU AYMAZLIK VE UMURSAMAZLIK İNSANLARIN SABRINI ZORLUYOR'
Leyla Güven'in 139. Gününe giren ve cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çeken Buldan şunları söyledi: "İmralı'da sayın Abdullah Öcalan'a yönelik 4 yıldır sürdürülen insanlık ve hukuk dışı ağırlaştırılmış ve mutlak tecridin kaldırılması talebiyle yapılan açlık grevlerinde Leyla Güven şahsında 139'uncu, cezaevlerinde ise 101'inci günü aşılmıştır. Bu tecrit 4 yıldır, yaklaşık 1460 gündür sürdürülmektedir. Bu tecrit var olan yasalara, Anayasa'ya ve Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelere karşı hukuk dışı bir şekilde sürdürülmektedir. İnsani ve hukuki açılardan kabul edilemez bir durum yaşanmaktadır. İktidar, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkililer duymazdan ve bilmezden gelme tutumlarına devam etmektedir. Bu aymazlık ve umursamazlık insanların sabrını son derece zorlamaktadır."
‘KENDİ YAŞAMINA SON VERMEYİ DOĞRU BULMUYORUZ'
"Son 10 gün içinde ne yazık ki cezaevlerinden 4 cenaze çıkmıştır" diyen Buldan "4 tutsak tecridi protesto etmek için kendi yaşamına son vermiştir. Almanya'da ise bedenini ateşe veren bir kişi ne yazık ki kurtarılamamıştır. Tüm kurumlar olarak, bizler elbette ölümü değil yaşamı ve yaşatmayı savunuyoruz. Nedeni ne olursa olsun kendi yaşamına son vermeyi doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bütün mücadelemiz ve çabamız bir canın bile yitirilmemesi, sorunların çözülerek mutlak barışın sağlanmasıdır. Bu yüzden bu tarz eylemlerin devam etmemesi için herkese açık çağrımızı yapıyoruz. Gelin zulme karşı yaşamı savunarak mücadele edelim. İktidarın cezaevinde yaşamını yitiren canların cenazeleri karşısındaki tutumu ise hem hukuk ve inanç hem de insani ve ahlaki açılardan kabul edilemezdir. Cenazelerin ailelerden kaçırılması, ailelerin onayı alınmadan ve defin hakkı gasp edilerek zorla defnedilmesi, dini vecibelerin yerine getirilmesinin engellenmesi büyük bir utanç konusudur. Acı olan ve şaşkınlıkla izlediğimiz odur ki, bazı bakanlar meydan meydan dolaşarak tarihin utanç sayfalarında yer alacak olan bu uygulamalardan övgü ile bahsedebilmektedir. "
‘DEVLETİN KORUMASI ALTINDA YAŞANAN ÖLÜMLERİN SORUMLUSU YETKİLİLERDİR'
Buldan son olarak şunları söyledi: "Ne yaparsanız yapın sorumluluktan kaçamazsınız; devletin koruması altında yaşanan ölümlerin sorumlusu siz yetkililersiniz. Bugün bir kez daha tüm kamuoyuna, halka, demokrat ve vicdan sahibi tüm yurttaşlarımıza, sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere, derneklere, sendikalara, meslek birliklerine çağrı yapıyoruz: Sessiz kalmayın, bu konuda bir tek kişinin bile canını ve sağlığını kaybetmemesi için çabalarımıza destek olun. Dayanışma gösterin. Bugün yaşananların yarın daha da olumsuz sonuçlara yol açmaması için sesinizi yükseltin. Bu süreci hep beraber, tüm toplumun ve halkın sahiplenmesi ile aşabiliriz. Hukuk ve insanlık değerleri açısından İmralı'da aile ve avukat görüşünün bir an önce yapılması gereklidir. İktidara, bir kez daha çağrı yapıyoruz. Hukuki ve yasal hakların kullanılmasını engellemeyin, 4 yıldır süren mutlak ve ağırlaştırılmış tecridi sonlandırın."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...