HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, partiye yönelik gözaltı ve tutuklama kararlarını Sputnik'e değerlendirdi. Milletvekillerinin gözaltına alınmasının ve tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Bilgen, "Fakat bu tabloyu böyle devam ettirdiklerinde 55 milletvekilimizi de adım adım, bir bir bu muameleye maruz bırakmaları gerekiyor ki, bu artık bu sürecin yönetilemez olması, bu krizin artık çok daha farklı bir noktaya ulaşması demektir" dedi.
İstanbul'da gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya'nın 28 Şubat'ın en zor günlerinde dört kızı ile birlikte cezaevinde yattığını, başörtüsü mücadelesinin sembol isimlerinden olduğunu vurgulayan Bilgen, "Bugünkü iktidar döneminde başörtüsü ile ilgili bütün sorunlar çözüldü iddiasıyla ile birlikte sayın Kaya'nın bu muameleye maruz kalması son derece ironik bir durum" diye konuştu.
HDP'de eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 10 milletvekili tutuklu. Peki HDP'nin tüm milletvekillerinin gözaltına alınıp, tutuklanması gibi bir endişe var mı? Bu soru üzerine HDP'ye yönelik gözaltı ve tutuklama kararlarını eleştiren Bilgen, bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu yargı bağımsızlığı ile izah ederek sorumluluktan kaçmak mümkün değil. 10 milletvekilimizle ilgili sürdürülen yaklaşım nasıl kabul edilemezse bütün milletvekillerimizin tek tek bu baskı ile karşı karşıya bırakılması da kabul edilemez. İfade konusu savunma hakkıyla ilgilidir. Yani suç isnat edilen konu kendisine tebliğ edildikten sonra tavrını, kendini savunma ihtiyacı duyup duymadığını kendisi belirler. 83. ve 85. madde hala Anayasa'da. Yani buradan geçirilen geçici paket, hızlı düzenleme ile mevcut fezlekelerle ilgili başlattığı süreç itibariyle bile bu durumu normalleştiremez."
HDP'li tutuklu vekillerin cezaevi koşulları ve ziyaret izinleri konusunda yaşanan sıkıntıları da değerlendiren Ayhan Bilgen, şunları söyledi:
"Arkadaşlarımızın kişisel bir durum üzerinden gündemleşme gibi bir beklentileri veya kaygıları yok. Türkiye'de şu anda binlerce siyasetçi içeride, binlerce gazeteci, akademisyen, belediye başkanı cezaevinde. OHAL sürecinin nasıl bir tablo ortaya koyduğunu en iyi bilen isimler cezaevindeki arkadaşlarımız. Ama bu tabi sonuç itibariyle bu hukuksuzluğu asla sıradanlaştırmamalı. 10 milletvekilinin tutuklu yargılanması, aslında bir suç işlenmesidir. Çok açık bir şekilde arkadaşlarımızda her görüşmelerinde bunu ifade ediyorlar. Yasama faaliyetine katılmalarının engellenmesi de aynı şekilde. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin daha önce aldığı karar, içtihat ortadadır. Bunu değiştiren herhangi bir düzenleme ne parlamentodan geçti ne de Anayasa Mahkemesi'nden bir farklı karar çıktı.
Burada özellikle yurt dışından gelen heyetlerin engellenmesi bizce önemli. Sayın Bahçekapılı'nın (TBMM Başkanvekili AK Partili Ayşenur Bahçekapılı) yurt dışına çıkışta maruz kaldığı muamele nasıl onur kırıcıysa, rencide ediciyse eş başkanlarımızı, milletvekillerimizi ziyarete gelen Avrupa'nın farklı ülkelerinden senatörlerin, meclis üyelerinin de aynı muameleye maruz kalması da Türkiye'deki tabloyu ortaya koyuyor. İlk defa aile ziyareti eş başkanla ilgili gerçekleşti. Ama cezaevi koşullarındaki şüphesiz kabul edilemez tutumlar, örneğin tek kişi kalıyor olmaları elbette ki açık bir insan hakları ihlalidir. Fakat biz cezaevi koşullarının ön plana çıkartılmasından çok tutukluluğun ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz."
HDP, milletvekillerinin tutuklanmasının hemen ardından TBMM'deki yasama faaliyetlerini askıya almış, yapılan değerlendirmelerin ardından TBMM çalışmalarına yeniden katılmıştı. Peki önümüzdeki günlerde HDP ne tür yeni adımlar atacak? HDP Sözcüsü Bilgen, politikaları belirleme konusunda toplantılar yapmaya devam ettiklerini vurgulayarak şöyle konuştu:
"Biz hala yerel toplantıları devam ettiriyoruz. Farklı gruplarla görüşmeleri devam ettiriyoruz. Bir anket çalışması yaptırdık, onu birkaç gün içerisinde kamuoyu ile paylaşacağız. Parlamento çalışmalarını ve bu son tutuklamaların tabanımızda nasıl karşılandığına ilişkin sonuçlar elde ettik. Yani Erzurum, Malatya, Urfa, Van, Batman, Diyarbakır gibi şehirler bu şehirler. Bizim az oy aldığımız doğu ve güneydoğudaki şehirler başta olmak üzere daha çok oy aldığımız bazı şehirleri de katarak bir araştırma yaptırdık. Süreci özellikle nasıl okuduklarını, nasıl değerlendirdiklerini, bizim Meclis çalışmalarına katılım ya da OHAL süreci ve diğer konularla ilgili yaklaşımlarını öğrenmek için. Bunu da birkaç gün içinde kamuoyu ile paylaşacağız. HDP'siz bir parlamentoya nasıl baktıklarını bize oy veren vermeyen herkese bu anlamda soruyoruz. Eş başkanlarımızın tutuklanmasını nasıl karşıladıklarını, milletvekillerimizin tutuklanmasını nasıl değerlendirdiklerini de soruyoruz."
"Biz demokrasi mücadelesinden vazgeçmek niyetinde değiliz. Sonuçta sivil, demokratik bir mücadeleyi toplumsal bir mücadelenin parçası olarak görüyoruz. Yani burası bize iktidarın bir armağanı değil. Biz buraya bütün engellemelere rağmen geldiğimizin farkındayız ve bizden beklentisi olanları da elbette önemseyeceğiz. Ama bütün ihtimalleri tartışacağımız bir kritik eşikten geçiyoruz.
Burada 330 milletvekilini bularak yapmaya çalıştıkları anayasa değişikliği, ki iddia edilen yöntemler zaten bir darbedir, örneğin başbakanlığı kaldırmaya kalkmak tıpkı bizim milletvekillerimizle ilgili yargılama sürecindeki düzenlemeye benziyor. Yani toptancı mantığı ile böyle bir şey olmaz. Bu fiilen aslında parlamentonun askıya alınmasıdır. Yani parlamento bitiriliyor, adım adım, parça parça bitiriliyor. Biz de gayet tabi bulunduğumuz ortamların etkin ve işlevsel olup olmadığını konuşup tartışmak zorundayız."
Sputnik
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...