Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinden bahseden İnce, Kılıçdaroğlu'nun kendisini evine davet ettiğini, "Araştırdık, araştırmalar yaptık, çalıştık, kamuoyunu ve sokağı dinledik. Senin aday olmanın doğrusu olduğunu düşündük" dediğini söyledi.
İnce'nin konuşmasından satır başları şöyle:
Kılıçdaroğlu'nun kendisinin karşısına iki kere aday olmuş kişinin aday göstermesinin büyük bir centilmenlik olarak düşündüm. Eşim bana adaylığımı sorduğunda 80 milyonun yükünü omuzlarımda hissediyorum, insanlara umut olmak çok büyük bir görev dedim.
Türkiye’de şu anda anayasa, bizzat Anayasa Mahkemesi tarafından rafa kaldırılmış bir durum var. Türkiye’de sınırlar çizilmiş falan değil, bir kişinin sınırları var, her şeyi o belirliyor. 2002'den beri Meclis'teyim, 22. dönem Parlamentosunda komisyonda çok tartışmalar yaptım. Çok geri adım attırdık. Bugün öyle bir durum yok, bugün Türkiye’de yargıyı, yasamayı, yürütmeyi tek başına kontrol eden bir kişi var.
Asık suratlı bağıran çağıran ayar veren bir cumhurbaşkanı olmak istemiyorum. Kravatla bir derdim yok, severim. Ama böyle davranmanın toplanmanın topluma daha iyi olacağını düşnüyorum. Balıkçının oltasına dokunabilen, kahvede yancı olabilen asık suratlı olmayan, ceketini çıkaran onları düşünen biri olmak istiyorum. Bunun için takmıyorum. Ama Anıtkabir'e giderken kravatımı takarım, saygı duruşumu okurum.
Ben 16 yıl milletvekilliği, 4 yıl il başkanlığı yaptım. Siyaseti hep bir ilke üzerine yaptım. Yani dokunulmazlıklar konusunda, 'ben hayır dersem HDP ve Kürtlerle aynı noktaya düşerim.' şeklinde bakmam konuya. Ya da 'Kürtlere göz kırpayım. Yarın bunlar bana lazım olur.'
Böyle bir siyaset anlayışım yok benim. Eğer bir doğru varsa, CHP doğru yaparsa desteklerim, yanlış yaparsa 'bu yanlış' derim. Siyaseti hep böyle yaptım ben. Partide pek çok konuda baş kaldırmışımdır. Dokunulmazlıklar konusu güdeme geldiğinde 'ya ben şimdi Kürtlerin gönlünü alayım. Yarın cumhurbaşkanı adayı olurum, onlar da bana oy verirler' diye bir hesabım yoktu. Böyle bir düşüncem yoktu. Çünkü, o zaman daha belli değildi bunların hiçbiri. İlkeyi doğru koyarsanız sonuçta kazanırsınız ve çözersiniz
Böyle bir durumda ekonomi alarm veriyor, döviz durdurulamıyor. Böyle bir durumda ben cumhurbaşkanı olacağım. Ben çok büyük bir zorlukla karşı karşıya olacağını biliyorum. Bunun farkındayım, bilincindeyim ama bu ürkütmüyor beni. Kuralları doğru koyarsak, bu işin içinden çıkabiliriz. Örneğin, şu anda bütçe yapma yetkisini veriyor mu cumhurbaşkanına? Evet. Yani 81 milyonun bütçesini tek başına karar verme hakkı var mı? Var. Bu millet bu hakkı referandumda bir kişiye verdi, ne yazık ki verdi. Ben bu yetkiyi kullanmayacağım. Ben bu yetkiyi Meclis'e devredeceğim. 600 kişi karar versin buna.
Bu milletin, 81 milyonun parasına puluna sahip çıkmaktan, ona harcamaktan daha önemli bir görev olabilir mi? Bu görevini devretti Meclis. Bu görev bir kişide şu anda. Ben o görevi kullanmayacağım. Saray'da oturmayacağım. Kendi evimde oturacağım bu daha keyifli. Hiç tepeden bakmadan trafiği çok dfazla aksatmadan 300-500 korumayla gezmeden yaşayacağım.
'KILIÇDAROĞLU'NUN KARŞISINA ÇIKMAM'
Ola ki 24 Haziran'da kazanamadım Kılıçdaroğlu'nun karşısına asla aday olmam. Ben vefalı bir insanımdır. Kendisiyle asla bir yarışa çıkmam. Benden daha iyi bir cumhurbaşkanı adayı bulursak onu da desteklerim.
16 yıldır Kılıçdaroğlu'yla milletvekilliği yaptım. Beni çok iyi tanır. Kamuoyunda tanınmışlık oranımı bilir. Kılıçdaroğlu'da doğru kişiyi aday yapmışız dedi bana.
'YARGI,YASAMA VE YÜRÜTMEYİ TEK BAŞINA KONTROL EDEN BİRİ VAR'
Türkiye'de şu anda bizzet AYM tarafından rafa alınmış durumda. Şu anda bir kişinin sınırları var sadece. Ben 2002 yılından beri Meclis'teyim. Bugün Türkiye'de yargı, yasama, yürütmeyi tek başına kontrol eden biri var. Üniversite bölünsün diyor, bölünüyor. Türkiye'de kurallar işlemiyor. Böyle bir durumda cumhurbaşkanı olacağım. Ben çok büyük bir zorlukla karşı karşıyayım. Kuralları doğru koyarsak işin içinden çıkabiliriz. 81 milyonun bütçesinin bir cumhurbaşkanı tek başına karar verebiliYor. Ben bu yetkiyi kullanmayacağım. Ben bu yetkiyi Meclis'e geri vereceğim. Yargıyla ilgili yetkikleri de kullanmayacağım. Bizde yüksek yargı yetkilileri iliklemesi kolay olsun diye çıtçıtlı cübbe yaptuıracaklar nerdeyse.
Öyle büyük yetkiler verilmiş ki Anayasa'da, yardımcı sayısında sınır yok. Neden muhafazakar bir kişi benim yanımda başkan yardımcısı olmasın? Ben zaten muhafazakar bir ailenin, solcu bir çocuğuyum.
Bir düzen üzerine kurulmalı, denetlemeyi ve şeffaflığı, hesap verilebilirliği objektif kriterlere bağlamamız lazım. Bütün bunları yaparsanız kişi istese de tek adam olamaz. O yüzden kuralları peşin koymamız lazım.
Merkez Bankası Başkanı'nı, bir siyasi partinin genel merkezine çağırıp bilgi almak, ona talimat vermek Türkiye'yi küçük düşürmektir, iş adamlarını zora sokmaktır, doların, avronun yükselmesi demektir.
'ONARIM SÜRECİNDE HESAP VERMEKTEN KAÇINILMAMALI'
Bir onarım süreci gerekebilir. Onarım sürecinde hesap vermekten kaçılmamalı. Örtülü ödenek için vekillerden oluşan bir komisyon kurulabilir. Sonradan kaldırırsınız belgeleri. Bugün Türkiye'yi yöneten Erdoğan hiç kimseye hesap vermiyor. Bakanların bile yok. Bugün sokağa çıksak bakanların isimlerini sayamazlar. Bakanlar önemsiz artık. Ben cumhurbaşkanı olduğumda bu yetkileri böyle kullanmayayım, parlemantoya dönelim. Komisyonlarda bunu tartışın.Yeni sistemde Meclis'in hiçbir hükmü yok. Meclis yapsın, Cumhurbaşkanı onaylasın. TBMM bir danışma kurulu değildir. Başında büyük var. İki tane görevi var. Bence en önemli görevi bütçe yapmak. Bu görevini devretti Meclis, bir kişide şu an. Parlamentoda Cumhur İttifakı güçlü olsa dahiğ bu yetkiyi kullanmayacağım.
Bu tehlikenin bertaraf etmenin bir koşulu vardır bir düzen kurmak gerekir. Kamuda yükselmeyi objektif kriterlere bağlarsak kişi tek adam Yoksa herkes tek adam olabilir. Yasayı, anayasayı ona göre koyacağız.
Siyasallaşmış bir din, siyasallaşmış bir eğitim, siyasallaşmış bir ordu ve siyasallaşmış bir ekonomi yönetimi. Ordu da öyle. Ne işi var Genelkurmay Başkanının aday olur veya olmaz Sayın Abdullah Gül'ün evinin bahçesine helikopter ile iniyor. Kimsin sen? Ne zannediyorsun kendini? Sök apoletlerini, giy kravatını, gel o zaman aday ol çık karşımıza. Düşünebiliyor musun Türkiye'nin durumunu? Her şey siyasallaşmış.
CHP'nin zayıf olduğu bölgelerde Saadet Partisi, İYİ Parti var. Onların zayıf olduğu bölgede Demokrat Parti var, CHP var. Sandık güvenliğinin sağlanacağından eminim. YSK'da bir yanlış olur mu derseniz? Hiç merak etmesin yurttaşlarımız. Ben her gittiğim yerde avukat arkadaşlarımıza çağrıda bulunuyorum, cübbelerinizi arabanızda gezdirin diyorum.
Bir yandan siz gariban bir hizmetliyi açlığa mahkum edeceksiniz. 17-25 Aralık'tan sonra FETÖ'cü diye kapattığınız okullara yardım edeceksiniz. Bunun belgesini açıklayacağım bir hafta içinde. 'Devletten FETÖ'cüleri ayıklayacağım' demek bataklıkta sivri sinekleri tek tek yakalayıp öldürmektir. Doğrusu o değildir. Doğrusu liyakat sistemini kurmaktır. FETÖ gider başka bir tarikat, cemaat gelir onun yerine liyakat sistemini kurmazsanız.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...