Kılıçdaroğlu, "Belirlediğimiz 7 kurala belediye başkanları uyacak biz de genel merkezden takip edeceğiz. Yani bir 89 travmasını yaşamak istemiyoruz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki makamında bir grup gazeteciye yenilenen İstanbul seçimini ve bundan sonra izleyecekleri politikayı değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
'BU KADAR FARK BEKLEMİYORDUM'
İstanbul seçiminde bu kadar fark bekliyor muydunuz, sizin seçim tahmininiz neydi?
- Hayır, 300, 200, 100 işte o civarda bir şey bekliyordum. Yüksek tabii, çok çok iddialı bir rakam, çok iyi.
'HAKSIZLIK YAPILIYOR DUYGUSUNU GİTTİĞİM HER YERDE DUYDUM'
Peki bu rakamı buraya çeken neden sizce ne oldu?
- Haksızlık duygusu, bir kişiye haksızlık yapılıyor duygusunu gittiğim her yerde duydum, her yerde ama. Ki biz, kanaat önderleri ağırlıklı olarak toplantılar yaptık, toplum kanaat önderleriyle, hemen hemen bütün hemşeri dernekleriyle. Onların kullandıkları ilk cümle, ‘bir haksızlık yapıldı’. Bu önemli bir şey
Seçime bir hafta kala Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahaya inmesinin, Öcalan’ın gönderdiği mektubun ters etki yarattığı söyleniyor. Sizce son hafta yaşananların etkisi ne oldu?
- Onu bilemiyorum, çünkü biz onu değerlendirme fırsatı bulamadık. Yani artısı mı oldu eksisi mi oldu diye. Şunu gözlemledim yalnız ben. Cibali tarafında, Siirtliler, Bitlisliler Eruhlular vardı, onların kahvehanelerine gittim, Eruhlularla bir özel toplantı yaptım. Onları hiçbir şekilde etkilemediğini gördüm bu yapılan atraksiyonun, onlar gayet kararlılardı. Bir de tabii çok mağdur edildiklerini söylüyorlar. Bizi perişan ettiler diyorlar böyle bir algı var. Demokrasinin olmadığını, tamamen perişan edildiklerini söylüyorlar. Tabii bu MHP tabanında bir şey yaptı mı onu bilmiyorum?
''BU SORUN MECLİS'TE ÇÖZÜLÜR' NOKTASINA GELDİLER, BU BİZİM İÇİN ÖNEMLİ'
(HDP’nin Ekrem İmamoğlu’na verdiği destek hatırlatılarak) Bundan sonraki süreçte CHP'nin HDP ile olan ilişkisi nasıl devam eder, işbirliğine dönüşür mü?
- Diğer siyasi partilerle ilişkimiz neyse benzer bir ilişki olacak. İttifakın içinde HDP yoktu. Burada HDP kendi inisiyatifi ile, demokrasiye duyduğu ihtiyaç nedeniyle böyle bir karar aldı. Bu karar iyi. Ama şunu da kabul etmek lazım: Biz son 10 yıldır Doğu ve Güneydoğu'da çok çalıştık sorunların çözümü Kürt sorununun çözümü konusunda emek harcadık, çalışmalar yaptık. Ben hiç gitmediysem en az 5-6 kez Doğu, Güneydoğu'ya gidip sivil toplum örgütleriyle, bazen medyaya açık, bazen kapalı toplantılar yaptık yani. Dolayısıyla Doğu, Güneydoğu'ya gidemeyen bir CHP süreci tamamen dışarıda kaldı. Biz hemen hemen toplumun her kesimiyle rahat diyalog kurabiliyorduk.
- Tabi HDP ayrı parti, biz ayrı partiyiz, İYİ Parti ayrı parti. Son çıkan seçim yasasındaki değişiklikle partilerin bir araya gelip yasal ittifak kurmalarına bir zemin hazırlandı. Bu çerçevede biz İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti bir araya geldik.
HDP iktidarın ardından CHP ile arayışa girdi...
- Şimdi orada hem iktidar partisi hem de HDP ile ayrıştığımız temel bir nokta vardı: Onlar sorunun çözümünü başka mecralarda arıyorlardı, biz en başından beri çözümün adresi olarak parlamentoyu gösteriyorduk. Bugün, benim anladığım kadarıyla hem Adalet ve Kalkınma Partisi hem de HDP artık “evet bu sorun Meclis'te çözülür...” noktasına geldiler. Bu bizim için çok önemli bir şey. Bu sefer sorun çözülecekse adres belli oluyor. O adreste biz bu sorunu çözeceğiz, demektir.
'OYLARIN KALICI OLMASI İÇİN İZLEDİĞİMİZ POLİTİKAYI SÜRDÜRMEMİZ GEREKİYOR'
İmamoğlu’nun kazanmasını haksızlık duygusu ile açıkladınız. AK Parti seçmeninden oy almış görünüyorsunuz. Bu oyun kalıcı hale gelmesi için ne yapacaksınız?
- Şöyle, izlediğimiz politikayı sürdürmemiz gerekiyor. Biz ilk kez kendi seçmen kitlemizin dışındaki kitlelerle iletişim kurup, o kitlelerle konuşmaya başladık. Ama nasıl, mitinglerle değil. İşte hayatında hiç CHP'ye oy vermemiş diyelim bir grupla karşılaştık. Bu toplantılarda diyorum ki, CHP ile ilgili aklınıza ne gelirse sorabilirsiniz, yani ‘şu soruyu acaba genel başkana sorsam ayıp olur mu diye düşünmeyin, şu soruyu sorsam CHP Genel Başkanı üzülür mü diye düşünmeyin, aklınıza gelen her soruyu sorabilirsiniz” diyorum. ‘Ben de size çok samimi cevap vereceğim’ diyorum. Aramızda çok samimi bir ilişki çıkıyor ondan sonra. Bizim samimiyetimize güvenmeye başlıyorlar, söylemlerimize güvenmeye başlıyorlar. Bu kolay olmadı aslında, uzun süredir devam ediyordu. Vaizelerle toplantıyı düşünün, ilahiyatçılarla toplantıyı düşünün, sadece Rizelilerle, Bayburtlularla toplantıyı düşünün. Bütün bu değişik gruplar, bize mesafeli, hayatında oy vermemiş kişilerle görüştük. Bir de bunları davet etmek zor, gelmiyor mesela.
'AK PARTİ'NİN İLÇE YÖNETİMİNDEKİ KİŞİ CHP TOPLANTISINDA'
Kampanya sürecinde bunlar görünmedi, siz de görünmediniz...
- Tabii görünmüyoruz, onlar da tabii çok görünmek istemiyorlar, üzerlerine baskı gelir diye. Mesela bir toplantı yaptık, AK Parti'nin fiilen ilçe yönetimindeki kişi geldi. Burs konusunda ve bir başka konuda AK Partililerin kafası karışık, buraya bir açıklama getirmeniz lazım dedi. Açıklık getirdik. Mesela diğerleri gelip fotoğraf çektirelim özel bizde kalsın dediler, o ‘ben çektiremem ben partinin yönetimindeyim şu anda’ dedi. Yani bu tür insanlar var.
'7 KURALA BAŞKANLAR UYACAK BİZ DE TAKİP EDECEĞİZ, 89 TRAVMASINI YAŞAMAK İSTEMİYORUZ'
İstanbul’da alınan yüzde 54, oyunuzun iki katı, bu sizde yeni bir stres yaratır mı, önümüzdeki süreçte nasıl bir politika izleyeceksiniz?
- Şimdi bunu sürdürülebilir kılmamız lazım. Grup toplantısında 7 madde açıkladım. Bu 7 madde gerçekten çok kritik. Biz ona halkçı belediyeciliğin temel kuralları diyoruz. Gerçekten işi ehline verecek, işte bu geçen dönemki belediye başkanlığından kaldı, bunu hemen sürelim değil. Gerçekten bu kişi görevini çok iyi yapıyorsa, o görevde tutmak lazım, kalsın, zaten o işi yapıyor. Buna benzer, yoksul mahallelere hizmet götürme gibi belirlediğimiz 7 kurala belediye başkanları uyacak, biz de genel merkezden takip edeceğiz. Yani bir ‘89 travmasını yaşamak istemiyoruz. (1989 seçimlerinde SHP büyük bir başarı yakalamış ancak daha sonraki seçimde kazandığı belediyelerin bir çoğunu kaybetmişti.)
'BİR SEÇİM TALEBİMİZ YOK, ÜLKENİN GERÇEKTEN CİDDİ SORUNLARI VAR'
Seçim öncesi “erken seçim yok” demiştiniz. Bu görüşünde değişiklik var mı?
- Bu görüşümüz değişmedi, bir seçim isteğimiz, talebimiz yok. Ülkenin gerçekten çok ciddi sorunları var. Dış politikada da var, Türkiye ilk kez bu kadar yalnızlaşıyor, kendi tarihinde bu kadar yalnızlaşmadı. Söyledim, siz Mısır’la ilişkiyi nasıl bozarsınız? Akdeniz'in bu tarafında Türkiye var, öbür tarafında Mısır var, ikisi de güçlü devlet, birisi Arap dünyasında, birisi diğer dünyada. Fakat bakın şuraya, Mısır'ı İsrail'i, Yunanistan'ı, Katar’ı hepsi bir arada, sadece dışlanan Türkiye var burada. Çok vahim bir tablo aslında.
'CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINI BUGÜNDEN KONUŞMAK YIPRATIR'
Ekrem İmamoğlu biraz daha muhafazakar bir profil de çiziyor. Bu ileride sorun yaratır mı sizin açınızdan?
- Hayır sorun yaratmaz, Ekrem bey tam bir halk adamı. Halk adamı ama birikimli birisi. Sorunları sağlıklı saptayıp çözüm üreten birisi. Bir de belediyecilik deneyiminden geldiği için, işte Zeydan Karalar da aynı şekilde Muhittin Böcek de öyle. Geçmişte insanları getiriyorduk, insanlar hayatında belediyeciliği bilmiyordu, 5 yıl içinde ancak öğreniyordu. Şimdi bunların tecrübeleri var, gelecekler ve güzel yönetecekler.
Ekrem Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı da kulislerde bugünden konuşuluyor…
- Hayır, hayır, onlar şimdi hiç konuşulmaz. Bugünden konuşmak onu yıpratır. Hiç gerek yok.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...