CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Hakkari bizim kadim kentlerimizden birisidir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri ildir, il olmayı sürdürmüştür. Daha sonra terör olayları dolayısıyla Şırnak'ı da il yaptılar. Hakkari'nin ayağa kalkması, barış içinde yaşayan bir kent olması amacımız. Şırnak Nuh'un Gemisi'nin olduğu yer olarak dile getirilir.
Yüksekova ve Cizre il olsun diye bir teklif gelmişti, buna itiraz ettik. 81 yerine 83 il olsun. Hakkari de il olsun, Şırnak da il olsun. O zaman sen iktidar olarak teröre teslim oluyorsun anlamına gelir. Bu anlayış son derece tehlikeli. Başbakan'a çağrı yapacağım ama yetkisiz birisi. İçişleri Bakanı'na bir çağrıda bulunalım; Hakkari ve Şırnak il olarak kalsın, Cizre ve Yüksekova'yı da il yaparsınız. Böylece 83 ilimizle gurur duyarız. Gelin 81 il değil, 83 il yapalım. Hakkari ve Şırnak da il olarak varlığını sürdürsünler.
Dün güzel bir toplantı yaptık. DİSK'in, HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ'in genel başkanları toplantıya katıldılar. İşçi sendikaları konfederasyonlarının bir araya gelmeleri çok önemlidir. 3 genel başkana da sevgimizi, saygımızı ve şükranlarımızı gönderiyoruz. Emek en yüce değerdir. Emekle üretiyoruz biz, emekle düşünüyoruz, emekle yeni buluşlar yapıyoruz. İnsan emeği ile yapıyoruz. Emek sadece bizim ülkemizde değil, insan olanın doğasında olması gereken temel 'emek en yüce değerdir' sözüdür. Emeğe haklarını CHP iktidarları vermiştir. Ecevit, Çalışma Bakanlığı dönemde toplu sözleşme ve grev hakkını getirmiştir. Daha sonra bu anayasada yer almıştır. Daha sonra yine Ecevit, işsizlik sigortasını getirmiştir. Bütün düzenlemeler 1980 askeri darbesi ile makaslanmıştır. Askeri darbenin yaptığı ilk işçilere verilen hakların ellerinden alınması olmuştur. Darbeler vatandaşın haklarını ellerinden alıyor, evet. Darbeden sonra iktidar olanlar, işçilerin ellerinden alınan o hakları neden vermediler. Sizler gidip onlara oy verdiniz. Ben referandum süresince nasıl bütün vatandaşlarıma düşünerek sandığa gidin diyorsam bugün aynı şeyleri işçi kardeşlerime söylüyorum. Kim sizin haklarınızı, çıkarlarınızı savunuyor. Biz işçi dostuyuz.
Ne oldu da işçiler, kendi haklarını savunan siyasi partilere büyük ölçüde oy vermekten vazgeçti. 1980'den sonra Türkiye farklı bir kulvara sokuldu. Yapılan siyaset, inanç, etnik, yaşam tarzı üzerinden oldu. Kimse kendi sorununu bile düşünmedi. "Ben inancıma, etnik kimliğime göre, yaşam tarzıma göre oy veriyorum" dedi.
Taşeron işçisinin ne olduğunu da onlara anlattık. Konuşamazlar, izin bile alamazlar, her an işlerini kaybedebilirler. Peki, taşeron işçiliği Türkiye'nin gündemine getiren parti hangisi, CHP. Sadece devletin resmi rakamından söz edeceğim. TÜİK'in verilerine göre çalışanların yüzde 32.8'i kayıt dışı çalışıyor. Çalışan her 3 işçiden birisi kayıt dışı çalışıyor. Siz kayırt dışı çalışmayı engellemek mi istiyorsunuz? Bunun tek bir yolu vardır, sendikalı olmalıdır. İşçileri kandırıyorlar, onların oylarını alıyorlar. Asgari ücret veriyorlar, 1404 lira. 4 kişilik bir ailede açlık sınırı 1518 lira. Bir kişinin geçimlik ücreti 1890 lira. Türkiye'nin gündemine asgari ücreti getiren parti hangisi? CHP. Tüm işçilere sesleniyorum; Siz insanca yaşamak istiyorsanız, alın terinizin karşılığını almak istiyorsanız, sadece ve sadece oy verebileceğiniz bir parti vardır, o da CHP'dir.
O toplantıda 7 milyon işsizden söz ettim. Binali bey bilmiyor diyor. Ben değil, siz bilmiyorsunuz. Siz, iş aramaktan umudunu kesenleri işsiz saymıyorsunuz çünkü. 2 milyon 489 bin kişi. Siz bunları işsiz saymıyorsunuz. Bana laf yetiştireceğine otur biraz kitap oku sayın Binali Yıldırım.
Şimdi sıra geldi kıdem tazminatını nasıl budarız. Siz uzlaşırsanız sizin sözcünüz biz oluruz. Nasıl isterseniz o şekliyle itirazımız olmaz ama dayatma kültürü ile kıdem tazminatı TBMM'ye gelirse yine sizin sözcünüz bir oluruz, her türlü engellemeyi yaparız. Kıdem tazminatı 1936'dan beri Türkiye'de var.
OHAL'in kaldırılması için gereken koşullar sağlanmaldır, deniyor bu hükümeti rahatsı ediyor. Toplu ihraçlar, açığa almalar ve tutuklamalar durdurulmalıdır. 3 büyük konfederasyon açıklama yapıyor, dünya konfederasyonları destek veriyor, hükümet duymuyor, medya hiç duymuyor. Ses yok hükümette, hiçbir ses yok. Bizde görülmeyen bir haberdir, neden OHAL var. Grup Başkanvekillerimden istiyorum, bu metni TBMM'de okuyacaksınız ki tutanaklara geçsin.
İnsan hakları ihlalleri var, haksız gözaltılar var. Bir de şimdi zeytin ağacının katliamına sıra geldi. Yiyorlar doymuyorlar. Ya siz zeytinden ne istiyorsunuz. Zeytin, Kur'an-ı Kerim'de de ismi geçen ağaçlardan biridir. Yağı anne sütünden sonra en değerli sıvıdır denir. 1939 yılında zeytinle ilgili kanun çıkarıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları. Korunmak isteniyor. Şimdi nasıl yok ederiz çabasının içindeler. 826 bin dekarda 162 milyon zeytin ağacımız var. Zeytinde dünya üretiminin yüzde 10, zeytinyağında dünya üretiminin yüzde 6'sını yapıyoruz. Zeytinin ana vatanı Anadolu'dur. 2002'den bu yana 6 kez zeytinle ilgili kanun teklifi getirdiler. Şimdi 7. kez getiriyorlar, 6 kez parlamento reddetti. Neden, maden arayacaklar. Maden yerin üstünde kardeşim, sen bırak yerin altındakini. Dünya Çevre Günü haftası aynı zamanda. Aramızda çevreciler var. Zeytinle ilgili mücadeleyi biz parlamentoda yapacağız."
Cumhuriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...