CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'nın Polatlı ilçesinde bir düğün salonunda, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, muhtarlar ve vatandaşlara hitap etti.
Türkiye'nin bir yol ayrımına geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Polatlı'dayız, milli kurtuluş savaşının verildiği topraklardayız. Gazilerimiz burada, onlar bize güzel bir Türkiye bırakmak için buradalar. Yarın kararımızı vereceğiz, demokratik parlamenter sistemi mi istiyoruz, yoksa tek adamı mı istiyoruz? Hep birlikte oturup düşüneceğiz." dedi.
Polatlı'nın bir zamanlar İç Anadolu'nun buğday ambarı olduğunu ancak şimdi çiftçilerin hepsinin borç sarmalı içinde bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Altı sefer borçlar ertelendi. Faizler kalktı mı? Niye kalkmıyor? Herkes borç batağında. O nedenle hepimizin karar alırken dikkatli olması lazım. Bu sıradan bir seçim değil, bir partiyi, bir kişiyi seçmeyeceğiz, Türkiye'nin geleceğini oyluyoruz. Bütün kadın kardeşlerime sesleniyorum, siz freni olmayan bir otobüse çocuklarınızı bindirir misiniz? Çocuklarınıza nasıl sahip çıkıyorsanız, demokrasiye de aynı ölçüde sahip çıkın."
Milli kurtuluş savaşını yöneten Meclisin yetkilerinin elinden alınmak istendiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, hangi partiden olursa olsun, milletvekilinin bir bakana soru dahi soramayacağını, yeni sistemde sözlü soru sormanın yasaklandığını kaydetti.
"Buna evet diyecek misiniz?" diye soran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Naslı oluyor da 80 milyonun seçip TBMM'ye gönderdiği bir milletvekili bakana soru soramayacak? O bakan da tenezzül edip, TBMM'ye gelmeyecek. Allah aşkına bu mudur demokrasi? Böyle demokrasi olur mu? Bir milletvekili soru sormayacak da ne yapacak? Bir kişi tek başına OHAL ilan edecek. Meclis hikaye. Tek başına ilan edecek, 3 ay sonra meclise gelecek. 3 ay içinde ne yaparsa. TBMM'den bu yetki alınıyorsa bunun oturup düşünülmesi gerek. Sadece bu mu? Hükümetin programı görüşülmeyecek, güvenoyu olmayacak. Milli kurtuluş savaşını yöneten bir Meclisin elinden bu yetkiyi hangi gerekçeyle alıyorlar? Polatlı'dayız, cumhuriyetin kurulduğu topraklardayız. Buradan top sesleri gelirken, TBMM'den kararlar alınıyordu. Şimdi o yetkiler alınıp bir kişiye teslim ediliyor."
15 Temmuz'u unutmadıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Kol kola omuz omuza gidiyorlardı. 'Ne istediniz de vermedik' diyen ben miyim, o mu? Devleti teslim ettiniz. Orduyu, polisi, üniversiteleri, esnaf kuruluşlarını teslim ettiler, sonra ne oldu? Darbe girişimi oldu. Bunları hiç kimsenin unutmaması lazım. Bir kişiyi kandırırsanız, ikna ettiğinizde veya satın aldığınızda en geç 24 saat içinde devleti teslim edersiniz. Bu yetkiyi verecek misiniz? Ülkemizi, bayrağımızı seviyorsak ülkenin geleceğini düşünüyorsak hayır diyeceğiz. Bunun sağı solu, bunun partisi, lideri, şahsı yok. Bütün ülkücü, milliyetçi kardeşlerime, mütedeyyin kardeşlerime, demokrat, sosyal demokrat kardeşlerime sesleniyorum veya bir partiye ilgi duymayan kardeşlerime sesleniyorum, gün memleket günüdür, sandığa giderken Türkiye'yi düşüneceğiz. Normal seçimlerde her vatandaş arzu ettiği partiye oy verir ama bu seçim farklı. Şimdi şunu söylüyorum, 'evet' oyunun vebali çok ağırdır. Kimse altından kalkamaz, sonu belirsiz tehlikeli bir sürece Türkiyeyi sokmak, ağır vebaldir."
Getirilmek istenen sistemde cumhurbaşkanına Meclis başkanının değil, atanan birinin vekalet edeceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Sizin vicdanınız buna evet diyor mu? Darbeci dönemlere öykünüyoruz, o dönemlere Türkiye'yi götürüyoruz. Neden seçimle gelen birisi Türkiye'yi temsil etmesin? Neden itibarsızlaştırıyoruz Türkiye'yi, TBMM'yi?" diye konuştu.
İktidar partisi yetkililerinin "Evet oyunu verin, Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz" dediğini savunan ve salondakilere "Kabul ediyor musunuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Birinci soru şu, referandumda 'evet' çıkarsa bakanlar kurulu, başbakan da yok. Vatandaşlık vermek için Bakanlar Kurulu kararı gerekiyor bugünkü mevzuata göre. Tek adam rejiminde bir kişi karar verecek, 'sana vatandaşlığı verdim' diyecek. Kararnameye de gerek yok. Buna 'evet' diyecek misiniz? Ben Suriyelilere karşı değilim ama Suriyelilerin 81 ile dağılmasına karşıyım. Suriyeliler Türkiye'nin bir bölgesinde olsunlar her türlü yardımı yapalım. Suriyeliler geldi, Türkler ikinci sınıf vatandaş, onlar birinci sınıf vatandaş. Onların çocukları üniversiteye sınavsız giriyor, dükkan açıyor vergi vermiyor, hastaneye gidiyor sıraya girmiyor... Kim birinci sınıf vatandaş? Daha acı olanı var, bizim çocuklarımız El Bab'a gidiyorlar Suriye için, Suriye'nin gençleri Ankara'da, İstanbul'da volta atıyorlar. Bu doğru değil."
Kılıçdaroğlu, tüm vatandaşlardan yarın sandığa gitmelerini istedi.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |