Kurtuluş Savaşı'nı yönetecek ilk Meclis'in toplantılarının yapılabileceği bina yokluktan var edilerek kuruldu. Halk evinden halılarını, çatısından kiremitlerini söküp Meclis'e getirdi. Vekillerin oturacağı sıralar okullardan, teneke sobalar, gaz lambaları kahvehanelerden toplandı. Milli Mücadele'yi örgütleyen ekibin kasasında ise sadece 48 kuruş vardı.
"KAHVE VAR AMA ŞEKER YOK"
Mustafa Kemal, 27 Aralık 1920'de Ankara'ya geldi. Karargâhını Ziraat Mektebi'nde kurdu. Mustafa Kemal'in Ankara'daki ilk günlerinde direnişi örgütleyen kadronun kaynak sıkıntısı başlamıştı. Mazhar Müfit Kansu'nun bir gün ziyaretine, Ankara Müftüsü Rifat (Börekçi) Efendi geldi. Kansu telaşlandı, "Eyvah simdi Müftü Efendi'ye kahve ısmarlamak lazım, kahve var ama şeker yok, benim iki parça şekerim var; onu da masanın gözüne saklamıştım. Ya şekerli kahve isterse? Ya sigara da vermek lazım gelirse? Çünkü şeker çok pahalı idi."
ODANIN İÇİNDEKİ KASAYI GÖSTERDİ: PARAMIZ VAR
Müftü Efendi, "Sizin biraz sıkıntıda olduğunuzu öğrendik, az olsa da yardımda bulunmayı vazife bildik" diye söze girdi. Kansu, odanın içindeki kasayı göstererek, "Paramız var" dedi. Oysa içinde topu topu 48 kuruş vardı. Müftü Efendi, o gün Ankara eşrafının topladığı bin lirayı milli mücadelede kullanılması için Kansu'ya verdi.
VEKİLLERİN OTURACAĞI SIRALAR OKULLARDAN ALINDI
Meclis; 23 Nisan 1920'de, Ankara'da bu şartlar içinde ilk toplantısını yaptı. Meclis binası olarak Ulus'ta, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kulüp binası olarak inşa edilen bina tercih edilmişti. Ancak binanın inşaatı tamamlanmamıştı. Ankara halkının çabaları ile eksik bina tamamlanarak; Kurtuluş Savaşı'nı yönetecek ilk Meclis'in toplantılarının yapılabileceği bir mekân oluşturuldu. Milletvekillerinin oturacağı sıralar, okullardan alındı. Evlerden, dükkânlardan teneke sobalar getirilerek kuruldu. Mobilya devlete ait yerlerden, gaz lambaları kahvehanelerden sağlandı. Ankara halkı evinden halılarını verdi. Halk evinin çatısından kiremit söktü, Meclis'in çatısı ancak öyle tamamlanabildi. İlk zabıtlar, bakkal defterlerine tutuldu. Meclis, ilk toplantısını 127 milletvekilinin katılımı ile yaptı.
MUSTAFA KEMAL HAKKINDA İDAM KARARI
Milli Mücadele'ye destek olmak için subaylar ve aydınlar gizliden Ankara'ya geçerkenİstanbul'daki Divan-ı Harp, Mustafa Kemal Paşa'nın idamı kararını alacaktı.
Yunan Büyük Taarruzu, 23 Ağustos 1921'de başlatıldı. Sakarya'nın gerisinde tertiplenen Türk ordusu, üstün düşman güçlerine karşı efsanevi bir direniş gösterdi. Sakarya Savaşı ile Yunan Büyük Taarruzu geri püskürtüldü. Yunan kolorduları, Afyon - Eskişehir çizgisinde savunma hattı oluşturdu. Sakarya Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesiyle Gazilik unvanı Meclis tarafından verildi. Meclis'te özgüven yerine gelmiş ve taarruz için sesler yükseliyordu. Ancak Mustafa Kemal, gerçekçi ve sabırlıydı. Yaklaşık bir yıl süreyle orduyu güçlendirmek için çalıştı. Sovyetlerden silah yardımı sağlandı. İstanbul'daki gizli örgütlerin kahramanları tarafından kaçırılan silah ve mühimmat, denizyoluyla İnebolu'ya oradan da Ankara'ya getirildi. Kurtuluşun ordusu, 186 bin kişilik bir kuvvete çıkarıldı. Yunan kuvvetleri 220 bin civarındaydı ve motorize güç bakımından üstündü. Mustafa Kemal, 17 Ağustos 1922'de Ankara'dan gizlice ayrıldı. Hayır duasını aldığı annesine bile cepheye gittiğini söylemeyecekti. Başkomutanın Ankara'dan ayrıldığı anlaşılmasın diye Anadolu Ajansı'nda 21 Ağustos 1922'de Çankaya'da bir çay daveti vereceği haberi yapıldı. Önce Konya'ya buradan da Akşehir'e geçti. Son hazırlıkları yaptıktan sonra Şuhut üzerinden gece yarısı Kocatepe'ye geldi. 26 Ağustos 1922'de sabahın erken saatlerinde Kocatepe'de Mustafa Kemal'in yanında Hoca Paşa dediği Fevzi Paşa ile İsmet Paşa vardı. Kocatepe'nin tam karşısında Yunan ordusunun merkez kuvvetleri bulunuyordu. Yunan ordusuna merkezinden güçlü bir saldırı ile yarma harekâtı yapılacaktı. Yani kuvvetin merkezine yıldırım baskın. Saat sabahın 04.30'unu gösterdiğinde Afyon ovası, Türk topçusunun seri atışlarıyla sarsıldı. Savaş 4 gün boyunca çok çetin geçti. 30 Ağustos'ta Başkomutan Meydan Muharebesi kazanıldı. İzmir'e kadar kovalanan Yunan ordusu imha edildi. Kurtulanlar da, deniz yoluyla Anadolu'yu terk etmek zorunda kaldı.
"ZAFERİN MAYASI SENDEDİR"
Milliyet'te yer alan habere göre; Başkumandan Mustafa Kemal, Sakarya Zaferi'nin ardından 20 Eylül 1921'de "Neferlere" başlığı altındaki kutlama telgrafıyla askere şöyle seslendi:"Kurtuluş için yaptığımız bu savaştan çok daha evvel sizi başka muharebe meydanlarında da tanımış idim. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiç bir korkunun yıldıramadığı demir gibi pak kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi nefsime en aziz bir borç bildim. Sizin gibi kumandanları, zabitleri, neferleri olan millete yad elleri altında köle olmak mümkün değildir. Bu defa TBMM'nin hakkımda yeni bir rütbe ve Gazi unvanıyla tecelli eden iltifat ve teveccühü, doğrudan doğruya size racidir. Milletin verdiği bu rütbe ile yükselen ordu, en şerefli ve en ulu bir gaza ile mümtaz olan gene ordudur. Sizin kahramanlığınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan büyük muzafferiyetin millet tarafından takdirine delalet eden bu unvanı ve rütbeyi ancak size izafe ederek, bütün askerlik hayatımın en büyük sermaye-i iftiharı olarak taşıyacağım. Cenabı Hak giriştiğimiz kurtuluş mücadelesinde şerefli silah arkadaşlarıma kendilerini temyiz eden asaletin, civanmertliğin, kahramanlığın hakkı olan kesin kurtuluşu nasip etsin."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...