Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’ye getirilen H1N1 aşısı ile ABD’de uygulanan aşnın farklı olduğunu hatırlatıp yan etki konusundaki kuşkularını dile getirmesinin ardından Sağlık Bakanlığı sessizliğe büründü. Bakanlık, neden ABD’deki gibi ‘adjuvan’ maddesi içermeyen aşılardan getirilmediğine ilişkin bir açıklama yapılmazken domuz gribinden ölenlerin sayısı dün üç yeni vakayla 30’a yükseldi.
Erdoğan, önceki gün TRT’de katıldığı bir programda aşıyla ilgili şunları söyledi:
“Bazı ülkeler bu işe karşı durduklarını söylüyorlar. Amerika’nın kullandığı aşılarda içerikte farklı şeyler olduğu, bize gelenlerde faklı şeyler olduğu... Bunu en iyi anlatacak olanlar tabii ki o işin ilmini yapanlardır. Önlemler alındı.Zorlayıcı asla olmamalıyız. Yan etkileri varsa, nelerdir bunlar anlatılmalı, faydaları anlatılmalı. Önüne gelen istediği gibi konuşmamalı.”
ABD ‘alüminyum’ kullanmıyor
ABD’deki ilaçlar, ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) onayından geçtikten sonra kullanılabiliyor. Avrupa’da ise ilaçları Avrupa İlaç Ajansı (EMEA) onaylıyor. Bunların dışında her ülke, kendi ilaç ruhsatını kendisi veriyor. ABD, yıllardır adjuvan, yani Türkiye’de de yan etkileri tartışılan alüminyum içeren ilaçları onaylamıyor. EMEA ise onaylıyor.
Aynı durum, domuz gribi aşısında da geçerli; adjuvan içeren aşıları FDA onaylamazken, EMEA onayladı. Adjuvan, ilaçların içinde bulunan bir katkı maddesi ve Sağlık Bakanlığı’na göre zararlı değil. Domuz gribi aşısını, Glaxo Smith Kline, Novartis ve Sanofi Pasteur isimli ilaç firmaları üretiyor. Türkiye Glaxo Smith Kline’dan 25 milyon doz, Novartis’ten 15 milyon doz, Sanofi Pasteur’den 3 milyon doz aşı siparişi verdi. Ancak Bakanlık’tan Başbakan’ın dile getirdiği ‘Neden adjuvanlı aşı alındığı’ sorusunun yanıtı gelmedi.
İki aşı arasındaki fark
Adjuvan maddesi, aşılara koruyuculuğun artırılması için katılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın domuz gribiyle mücadele için oluşturduğu Pandemi Kurulu’nun da üyesi olan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Bakır, ABD ve Avrupa’da üretilen iki aşı arasındaki farkı şöyle açıkladı:
“ABD’de insanlar aşı yaptırmaktan çekinmesin, psikolojik etkisi olmasın diye civa ve adjuvan koymadılar. Bu maddelerin olmadığı bir aşının koruyuculuğu daha az. Ayrıca koruma süresi de az. Oysa bir salgında aşının etkisinin daha yüksek olması istenir. Koruyucuğunu yükseltmek için adjuvan konuluyor aşının içine. ABD’deki aşılar yüzde 70-80 etki ediyor. Mevsimsel grip aşılarına benziyor. Halbuki bizim kullandığımız aşı yüzde 95 ile 99 arasında etkinliği olan bir aşıdır. Virüs mutasyona uğrayabilir deniyor ya, bizim kullandığımız aşı bunların bir kısmında da etkili. Virüs mutasyona uğrarsa ABD’deki aşının etkisi daha az olacak. ABD’liler adjuvan olmadığı için aşıda daha çok virüs antijeni kullanıyor. Onlarda bu rakam 15, bizde 3.750. Yani biz daha az virüs antijeni kulanarak daha fazla kişiyi aşılayabiliyoruz. ABD bu yüzden bütün dünyada kullanılacak aşının üçte birini kendi tüketti. Onun için biz şu anda aşıyı hemen alıp herkese yapamıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa’nın şu an kullandığı, bize de gelen aşının içeriğini onayladı. Öte yandan Avrupa’da Novartis firmasının ürettiği bir aşı içinde adjuvan var. Bu aşı 12 yıldır Avrupa ülkelerinde 40 milyon doz kullanıldı. Bununla ilgili ciddi bir hadise olmadı. ABD’nin kullandığı aşı hem pahalı hem dezavantajlı.”
Bu arada Sağlık Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada 9 ve 40 yaşında iki erkek ile üç yaşındaki bir kız çocuğunun daha öldüğünü ve toplam domuz gribi kurbanı sayısının 30’a çıktığını duyurdu. (Radikal)