Saray’a giderek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştüğü öne sürülen CHP’li haberi medyada da pandoranın kutusunun açılmasına sebep oldu. Kutuyu deneyimli gazeteci ve eski milletvekili Nazif Okumuş açtı. Okumuş CNN Türk’te geçtiğimiz günlerde katıldığı programda bunun aynı zamanda bir medya operasyonu olduğuna dikkat çekerek, ‘Bu operasyonlar YURT ve Cumhuriyete’de yapıldı. ‘ diyerek sıranın Sözcü’de olduğunu söyledi. Benzeri iddialar Zafer Şahin ve Mehmet Müftüoğlu tarafından da Habertürk başta olmak üzere çeşitli TV programlarında ele alındı, irdelendi. Bugün de olay haberin başkahramanı Talat Atilla, Soner Yalçın ve bazı arkadaşlarının Sözcü’ye operasyon yapmakta olduğunu öne sürerek, YURT Gazetesi, TV’si ve Sokak TV’ye yapılan benzer operasyona dikkat çekerek ‘Durdu Özbolat’a sorun’ dedi. Biz de Durdu Özbolat’a 23 milyon dolara mal olan YURT Gazetesi, YURT TV ve Sokak TV macerasını sorduk. ‘İlk defa bu kadar detaylı konuşuyorum’, dedi ve anlatmaya başladı.
PEKİ, SİZ BU KAYNAĞI NEREDEN SAĞLADINIZ?
Ben Milletvekili olmadan önce tanınmış ve hali vakti yerinde olan bir iş adamıydım. Çok şükür hâlâ halimiz vaktimiz yerinde. Ama, bu medya macerasının bana maliyeti bu. Milletvekilliği dahil, CHP’de her görevi yaptım. Sade üyelik, delegelik, belediye ve parti meclisi üyeliği ve ardından milletvekilliği.
MEDYAYA NEDEN GİRDİNİZ?
Politik sebeplerle.
MİLLETVEKİLİ OLMAK İÇİN Mİ?
Hayır, zaten ben iki dönemdir milletvekiliydim. Seçilmiştim. CHP’nin ve muhalif olanların sesini duyurmak amacıyla bu işe girdim. Amacım Liderimi ve partimi muhafaza etmekti.
ÖNCE YURT GAZETESİ Mİ ÇIKTI?
Hayır. Önce Televizyona girdik. O zaman Halk TV dışında muhalefetin sesini duyuracak bir TV yoktu.
KİMİNLE BAŞLADINIZ?
Mehmet Çoban ile başladık. Sonra bir rica ile, TV’yi yönetmek üzere Soner Yalçın’a öneri götürdüm. O da kabul etti. Ama TV’ye yüzde 20 ortak olmak koşuluyla. Ben de kabul ettim. Bu konuşmalar kendi kitabında ve mahkeme tapelerinde geniş geniş var. Alınacak cihazların listesini verdi. Bir bölümü ODA TV’nin Taksim’deki ofisine Tuncer Yücel isimli bir arkadaşımız tarafından bırakıldı. Mehmet Çoban, ‘bu karanlık adam ile olmaz’ diyerek, Soner Yalçın ile çalışamayacağını belirterek ayrıldı. Ben, Sivas Ticaret Odası Başkanı Osman Yıldırım’dan TV 58’i satın aldım. Televizyonun kuruluş tarihine yakın bir tarihte Soner Yalçın ODA TV ve Ergenekon davasından gözaltına alındı. Gözaltına alındığı sabah saat 05.00’de beni aradı. Elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştım. Maalesef tutuklandı. ODA TV’de Soner Yalçın’ın yardımcısı olan Hakan Aygün’ü kuruluşu tamamlaması için görevlendirdim. O da Fulya’da Akşit Plaza’da bir arkadaşının TV stüdyosunu kiralamamızı önerdi. Kiraladık. İşe tekrar koyulduk. Tam bu esnada Hakan Aygün de tutuklanma endişesi nedeniyle yurt dışına gitti. Bundan bir hafta sonra, önceden tanıdığım Necdet Saraç ve Birsen Temur bana gelerek, işsiz bir gazeteci arkadaşlarının işe ihtiyacı olduğunu ve milletvekili danışmanı olarak istihdamı önerisini rica ettiler. Ben de kırmadım. Merdan Yanardağ’a TV’nin başına geçmesi önerisinde bulundum. Ve Merdan Yanardağ TV’nin başına geçmiş oldu. TV daha faaliyete geçmeden Merdan Yanardağ bana Kıbrıs’tan bir TV satın almamı önerdi. Önerisi mantıklıydı. Çünkü bu muhalif TV kapatılırsa yurt dışından yayın yapan bir TV kanalı olsun istedim. Metin Şadi’ye ait olan Kıbrıs AS TV’yi satın aldım. Bir hafta sonra, Merdan Yanardağ hâlâ bende mevcut olan bir dosya ile geldi. TV’nin yanında ulusal bir gazete kurma fikrinin çok iyi olacağını söyledi. Yaptığı fizibilite raporunda gazete 500 bin dolara mal oluyordu. En fazla bu rakam bir milyon doları bulacağını söyleyerek, trajın üç ayda 70 bine ulaşacağını ve başka da bir maliyeti olmayacağı teminatını veriyordu. Bu fikri kabul ettim. İsim üzerinde tartıştık. Merdan Yanardağ YURT ismini önerdi. Ben de kabul ettim. Meğerse YURT ismi ve haklarını üzerine tescillemiş. Bunu sorgulamadım. Merdan Yanardağ kadroyu kurmaya başladı. Daha gazete ve TV yayın hayatına geçmeden anormal bir mali harcamayla işe başladı. Tabloyu görünce vaz geçmek istedim. Fakat sözüne itibar ettiğim bir şahıs böyle bir medya grubuna ihtiyaç olduğu konusunda beni ikna etti. Gazete 2011 sonu ile 2012 yılı başında yayın hayatına başladı. TV için gelen Merdan Yanardağ gazete ile meşgul oldu. TV’yi unuttu. Turkuaz dağıtım ile anlaştı. Şimdiki eşi dâhil, yakınlarını yüksek maaşlarla işe başlattı. Günde 80 bin gazete basıyordu. Satış da 15-20 bin idi. Ama sonradan öğrendim ki, trajı 55 bin göstermek için, bayiden gazete satın almışlar. Günde 30-35 bin gazete hurdaya, hurda geliri de başkalarına gitmiş.
PEKİ, FARK ETMEDİNİZ Mİ?
Milletvekiliydim. Ülke ile endişelerim vardı. Bu işten de anlamıyordum. 24 saat siyaset ile meşguldüm. Bu arada üniversiteyi yeni bitirip, medya masteri yapan kızımı da görevlendirmiştim. Genç ve tecrübesiz olan kızım müdahalede bulunamadı. Zaman zaman uyarsa da, ben dikkate almadım. Merdan Yanardağ da beni bu işlerin zaman aldığına inandırmıştı. Kızım da evlenip gitmişti.
GAZETENİN YÜKÜ NEYDİ?
Bana yük olmayacağını söylediği gazete, bana ayda 1 ila 1.5 milyon TL yük getirmeye başladı. SSK ve vergi, kâğıt, personel borçları birikti. Gazetedeki adamları ile de beni manipüle etti. Yaptığı yayınlar yüzünden gazete bıraktığı güne kadar gazete 400’e yakın tazminat ve ceza davası ile karşı karşıya kaldı. İktidarın da yönlendirmesi ile müfettişlerle müthiş bir vergi ve SSK saldırısı başladı. SSK primleri maaşların astronomik miktarda olması yüzünden, YURT Gazetesi 5 milyon 925 bin, TV’nin de 2 milyon 550 bin liraya dayandı. Kalan borç toplam 8 milyon 476 bin 646 TL. Maaşlara giden de primlere göre hesaplansın. Bir o kadar da ödenenler var. Ve Mal varlığıma haciz konuldu. Enerji, turizm ve eğitim işlerim felç edildi. Bankacılık sistemini de dışına atıldım.
HANGİ İŞLERİNİZ?
Bankalardan kredi alamadım. Ankara’da Çankaya’da mülkü de bana ait olan 20 milyon dolar değerindeki özel okulumu tefecilere borç ödemek için 9 milyon dolara satmak zorunda kaldım. 40 megavatlık rüzgâr santrali projemi 5-6 milyon dolara satarak TV ve Gazeteyi kurtarmaya çalıştım. Uşak’taki otelimi yok pahasına senetle sattım. Tahsil edemedim. İstanbul’da madenimi sattım. 52’ye yakın gayrimenkulümden elden çıkarabileceklerimi çıkardım. Borçlarımı ödemeye çalıştım. Hâlâ da çalışıyorum.
SONUÇ NE OLDU?
2007 yılında milletvekili olduğumda kimseye borcum yoktu. Otelim, madenlerim, okulum, fabrikam vardı. Şu ana kadar mal varlığımın dörtte üçünü kaybettim. Gazete ve TV macerası yüzünden. Gazete macerasında iki önemli olay yaşadık. Merdan Yanardağ tutuklandı. Gazete olarak Soner Yalçın’ın yanında olduk. Özellikle hapisten çıkana kadar Merdan Yanardağ’ın da maddi manevi yanında olduk. Merdan Yanardağ’dan sonra şu anda ODA TV’de bulunan Kerem Çalışkan gazeteyi yönetti.
PEKİ, TV KANALINA NE OLDU?
Tuncay Mollaveyisoğlu TV ve gazetenin başına geldi. Bu sefer de, o bir kadro kurmaya başladı. Mevcut binamızın yeterli olmadığını söyleyerek, bize İstanbul Mecidiyeköy’deki Profilo Alışveriş Merkezinin üst katını kiralattı. 2500 metrekare alanı sıfırdan 2.5 milyon dolara mal ederek yaptık. Aylık 135 bin lira kira ile uzay çatılı otoparkı stüdyolara çevirdiler. Bu yüksek maliyetli yere de Uğur Dündar, Özlem Gürses, Haluk Şahin, Hulki Cevizoğlu, Ayşenur Arslan başta olmak üzere Türkiye’nin bir çok gazeteci ve yazarını getireceğini söyledi. Bir iş adamının 6 milyon dolar katkıda bulunacağını söyledi.
UĞUR DÜNDAR SİZİN TELEVİZYONUNUZDA ÇALIŞMADI, BİLDİĞİM KADARIYLA?
Hayır. Ama gelip gezdi. Tuncay Mollaveyisoğlu’nun başında olduğu projeyi desteklediğini söyledi. O da TV’den hisse istedi. Olmayınca da bıraktı gitti. Dava açtı. Onu da kaybetti. Tuncay Mollaveyisoğlu gidince, arkasından Derya Sazak tavsiye ile YURT Gazetesine başladı. 9 ay da o görev yaptı. 9 trilyon da o dönemde battı. Daha bizden ayrılmadan, Zaman ve Samanyolu’nda işe başladı. O esnada, Merdan Yanardağ tekrar geldi. ‘Patron bu gazeteyi ve TV’yi kurtaralım. Bana bir fırsat daha ver. Gazeteyi üç ayda 13 bin olan 20 bin, 6 ayda 25 bin traja çıkaracağım’ diye bir sözleşme imzaladık. Karşılığında 150 bin dolarlık bir teminat senedi istedi. Sözleşmeyle birlikte senedi şahitler önünde imzaladık. Her gün traj artıyor. Viski ve şampanyalar patlıyor. Meğerse bayiden aldığı gazeteleri, bir hurdacı ile anlaşarak paketi açılmadan yolluyormuş. Bunu tespit ettim. Kendisine söyledim. Gazete çalışanlarından bir grup sendikalı olmasını istiyordu. Merdan Yanardağ da buna razı olmadığımı söylüyormuş. O gün Merdan Yanardağ ve çalışanları topladım. Sendikaya evet diyeceğimizi söyledim. Bu hoşuna gitmedi. Dağıtımı da Yay Sat’a aktardım. Traj satın alamayacağını anlayınca, sendika imzası günü gayri ahlaki bir davranışla 24 saatte gazeteden ayrıldı. Yazarları istifaya çağırdı. İsim hakkını almıştım. Ama internet şifrelerini götürdü. İşi kilitledi. Gazetenin çıkmaması için elinden geleni yaptı. Teminat senedini evime haciz gönderdi. Halen mahkemeliğiz. Gazete ve TV’yi Soner Yalçın ile kendisine vermediğim için, ODA TV de CHP’li Milletvekili Durdu Özbolat’ın sahibi olduğu YURT Gazetesi diye başlayan haberlerle aleyhte yayınlara devam ediyor. Netice, benden 2 bin lira maaş ile iş isteyen Merdan Yanardağ medya patronu oldu. Uğur Dündar o televizyonda program yapmaya hazırlanıyor. Soner Yalçın da bu ekip içinde. Liste uzun. İşte, ‘Saray’a çıkan CHP’li’ haberinin başka bir yönü. YURT ve Sokak TV’yi, Halk TV’yi, Cumhuriyet’i ele geçiremeyenler gene iş başında. Hesapları Sözcü üzerinde. Benden söylemesi. Burak Akbay’a çağrım şudur: Gazeten üzerinden Türkiye’ye yayılan algı şu. CHP tabanının okuduğu gazete üzerinde bir algı yaratılmak isteniyor. Buna dikkat et. Zaten sana gelip, gazeteyi bırak diyenler de olmuştur. Bunlara prim verme. Son sözüm şu: Ömrü boyunca çalışanların, emekçilerin, ezilenlerin haklarını savunan beni, yıllarca bu uğurda hapis yatan beni, çalışanın hakkını vermeyen ve borcunu ödemeyen bir iş insanı olarak yaftaladılar. Bilenler bilir. İnsaf ile konuşsunlar. Medya işine girmeden önce tek lira borcu olmayan, öğrencilere burs veren, ihtiyacı olanlara koşan bir insanı yalnız bırakanlara yazıklar olsun. Şimdilik bu kadar. BU sütunlar cevap hakkına açıktır. Ben de gerek olursa devam edeceğim. Yazdıklarım, yaşadıklarımın ve yazmadıklarımın onda biri bile değil. Özellikle özel hayata olan saygımın gereği olanları. Pandoranın kutusu açıldı. İsteyen buyursun.
(Yurt Gazetesi)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...