Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkan Yardımcısı Nura el-Emir, Suriye hapishanelerindeki kadın tutukluların rejim tarafından türlü işkencelere maruz kaldığını öne sürdü.
Emir, İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, "Suriyeli kadın tutukluların kurban olarak adlandırılması üzücü çünkü onlar özgürlüğün bedelini ödedi. Bu şekilde nitelendirilmek onların iradesini ve rejime karşı devrim yolundaki çalışmalarını zayıflatıyor" dedi.
"Ölene kadar işkencelere tabi tutuluyorlar"
Emir, rejimin, 2011'in Mart ayından bu yana kadınlara karşı sistematik şekilde şiddet uyguladığını ifade ederek, tutuklamaların, 31 Mayıs 2011'de Humus'ta "Suriyeli Özgür Kadınlar" cumasında başladığını hatırlattı.
"Rejim hapishanelerindeki kadın tutuklular her türlü şiddet, hakaret, tecavüz ve tacize maruz kalıyor" diyen Emir, özellikle devrimde aktif rol oynayan kişilerin akrabalarına yönelik kaçırma, tutuklama siyasetinin yürütüldüğünü savundu.
"Hamileler çocuklarını düşürdü"
"Hapishanelerdeki kadınlar ölene kadar işkencelere tabi tutuluyor" iddiasında bulunan Emir, "Bu olaylar halkın korkarak göç etmesine neden oldu. Abluka altındaki bölgelerde de rejimin aç bırakma politikası nedeniyle kadınlar öldü, hamileler çocuklarını düşürdü" ifadesini kullandı.
Basın toplantısında, kaldıkları Suriye hapishanelerinde işkencelere tanıklık eden Ala el-Humsi ve Esma el-Ferac da hazır bulundu.
Humsi, "Ailelere sığınacak mekan ve yardım sağladığım için 8 Kasım 2012'de rejim tarafından tutuklandım. 63 gün hapiste kaldım. 9 Ocak 2013'te İranlı tutuklularla takas yapılarak bırakılanlardan biri de bendim" diye konuştu.
"13 kadın 5 metrekarelik hücrede kaldı"
"Polisler beni insanların gözü önünde döverek şubeye götürdü" diyen Humsi, "Burada devamlı darp edildim ve tacize uğradım. Birçok patlamayı üstlenmem istendi. Dövülmeme, tehdit edilmeme ve baskılara rağmen mücadele ettim" diye konuştu.
Namaz kılma ve banyo yapmanın yasak olduğu hapishanelerde 13 kadının 5 metrekarelik hücrelerde kaldığını kaydetti.
Humsi, şahit olduğu olaylardan birini şu şekilde anlattı:
"Hamile bir kadını çocuklarıyla alıkoydular ve daha sonra çocukları yol ortasında bıraktılar. Kadın hapiste gördüğü işkence sebebiyle bebeğini düşürdü. Kadına zorla Özgür Suriye Ordusu'ndaki askerlerle olduğunu itiraf ettirmeye çalıştılar."
"Kabloyla dövme, elektrik şoku"
Tutuklu kadınların kablolarla dövüldüğünü anlatan Humsi, elektrik şoku, başlarına sürekli vurma ve sadece ayak başparmağının ucu yere değecek şekilde uzun süre tavana asılı bırakma gibi işkence yöntemlerinin uygulandığını ileri sürdü.
Esma el-Ferac da rejim güçlerinin kurduğu pusuda yakalandığını belirterek üzerini aramak istediklerini, karşı çıkınca da dövüp, küfrettiklerini anlattı.
"Muhaliflere yakınlık derecelerine göre kadınlara tecavüz edildiğini" söyleyen Ferac, Dera bölgesinden Meysun el-Lubbad isimli bir tutuklunun elektrik şoku ve tekerlek dayağı denen işkence çeşitlerine maruz kaldığını ifade etti. Ferac, kadının gördüğü işkenceler sebebiyle sürekli kan tükürdüğünü belirtti.
Ferac ayrıca Lazkiye bölgesinden Huda isimli bir kadının da gördüğü işkence nedeniyle kalp krizi geçirerek öldüğüne şahit olduğunu anlattı.
aa
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...