İsrail'le imzalanan barış anlaşması, Mısır ile Arap dünyası arasındaki ilişkilerin neredeyse tümüyle kopmasına neden oldu. Arap Birliği'nin 19 üyesinin dışişleri, maliye ve ekonomi bakanları Bağdat'ta bir araya geldiler. Toplantıdan Mısır'la olan diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kesilmesi kararı çıktı. Elçiler geri çağrıldı, ekonomik ilişkiler donduruldu, yardımlar askıya alındı. Mısır yalnız bırakıldı; ABD'nin büyük çaplı askeri ve ekonomik yardımını kabul etti.
Bu anlaşma bölgeye hiçbir şekilde kalıcı bir barış getirmediği gibi, silahlanma yarışının daha da hızlanmasına, yoksul bölge halkının ağır silah harcamaları altında ezilmesine neden oldu.
Bu anlaşmanın kendileri için idam fermanı olduğunu bilen Filistinli dört gerilla, 13 Temmuz'da Mısır'ın Ankara büyükelçiliğine baskın düzenledi. Baskın sırasında elçiliği korumakla görevli iki güvenlik görevlisi hayatını kaybetti, 20 kişi rehin alındı. Filistin Kurtuluş Örgütü'nün devreye girmesiyle gerillalar 15 Temmuz'da rehineleri bırakarak teslim oldular.
Gerillalar tutuklanarak hapse atıldı. Başta Demirel olmak üzere egemen sınıfın pek çok temsilcisi, FKÖ gerillalarının yaptığı baskını lanetleyerek, ABD emperyalizminin yanında olduklarını ortaya koydular. 1980 yılında 12 Eylül askeri darbesinin mahkemelerinde yargılanan gerillalar, darbeciler tarafından ikişer kez ölüme mahkum edildiler. 17 Şubat 1983'te yapılan ikinci yargılamada gerillalar bir kez daha idama mahkum edildiler. Ancak idam kararı uygulanmadı ve Filistinliler 22 yıl hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldılar.
1979 yılından bu yana orta doğuda ABD emperyalizminin bekçiliğini yapan Mısır devleti, sadece Filistinlilere değil, kendi halkına da yıllarca kan kusturdu. 1981'de Enver Sedat'ın öldürülmesinin ardından devlet başkanı olan Hüsnü Mübarek, tam otuz yıl boyunca ülkeyi diktatörlükle yönetti. Yüz milyarlarca dolarlık kişisel servet edinen Mübarek, orta doğuda emperyalizmin çıkarlarını korurken, işçileri ve yoksulları ilk fırsatta ezdi. Diktatörlüğüne yönelik her türlü muhalefet hareketini "gerici", "şeriatçı" diye damgalayarak bastırdı.
Filistin, Mısır ve orta doğu halklarının katili Hüsnü Mübarek, Tunus devriminin ardından ayaklanan Mısırlı işçilerin ve yoksulların gerçekleştirdiği devrimle iktidarını bırakmak zorunda kaldı. Orta doğunun diğer ülkelerinde de kralların, şeyhlerin ve diktatörlerin tahtları sallanmaya başladı. Cezayir'de, Ürdün'de, Yemen'de, Suriye'de ve başka birçok ülkede her gün binlerce kişinin katıldığı devasa gösterilerin ardından gelecek bir devrimler dalgası, orta doğuda barışın ve Filistin halkının özgürlüğünün sağlanması yolunda umutları her geçen gün güçlendiriyor.
(marksist.org)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...