TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin (AYBÜ) Esenboğa Külliyesi’nde düzenlenen 2021-2022 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu.
Türkiye'de bugünlerde yine yeni anayasa tartışmasının yer aldığına işaret eden Şentop, "Ben siyasete yeni anayasa tartışmalarıyla başladım. 2011'de milletvekili seçildikten sonra TBMM'de bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. O komisyonunda, AK Parti'yi temsilen görev yaptım. İki yıldan fazla bir zaman yeni anayasanın hazırlanması, yazımıyla ilgili çalışmalarda bulundum. O çalışmaların ilk altı ayı da toplumsal katılımın sağlanmasıyla ilgiliydi. Altı ay boyunca anayasayla ilgili görüş bildirmek isteyen herkesin görüşünü topladık" dedi.
Şentop, bu çalışmaların sonucunda da anayasa metni olarak kabul edilebilecek bir metnin yüzde 40 kadarının oluşturulduğunu ama yeni bir anayasanın tam mutabakatla çıkmadığını anlattı. 2013 sonlarında komisyon görevini sona erdirirken görevi tamamlayamamanın temel tartışma konusunun "hükümet sistemi" olduğunu aktaran Şentop, şöyle devam etti:
"O zaman AK Parti, başkanlık sistemi esaslı bir hükümet sistemi modeli sunmuştu komisyona, buna karşı çıkan partiler vardı. Karşı çıkmaları da 'Bu hükümet sistemi gündemde varsa diğer konuları tartışmayacağız.' şeklinde bir tartışmaya dönüşünce o zaman artık sürdürülemez hale geldi komisyon ve kaldı. Ama ciddi bir birikim ortaya çıktı. Hem görüş toplama bakımından hem de siyasi partilerin somut bir anayasa metni olarak topluca kendi görüşlerini ortaya koyduğu metinler elimize o zaman geçti. Böylece hakikaten önemli bir adım atılmış oldu."
Şentop, 16 Nisan 2017'de hükümet sistemiyle değişikliğin gerçekleştirildiğini ancak yeni anayasayla ilgili tartışmaların bitmediğini anımsatarak, hiçbir siyasi partinin "Yeni anayasaya ihtiyaç yoktur, bu anayasa yeterlidir." demediğini, hepsinin yeni bir anayasa yapılması gerektiğini belirttiğini anlattı.
"Anayasayı, bir anayasa yapmak için yapıyoruz aslında. Anayasayı çoğu zaman, yüz yıldan fazla bir zamandır bütün siyasi ve toplumsal sorunlarımızı çözebilecek bir sihirli metin olarak görüyoruz, böyle bir metin üzerinden tartışma yapıyoruz." diyen Şentop, halbuki anayasanın bir hukuk ve siyaset metni olarak sağlıklı bir tartışma yürütülebilmesi bakımından zihinlerde yerli yerine oturtulması gerektiğini belirtti.
Anayasa konusunda İngiltere örneğini anlatan Şentop, şöyle devam etti:
"Bir ülkede yazılı metin yok, bir kural konusunda herkes mutabık. Bizde ise çok detaylı yazıldığı halde bir metin var ama bu metni konjonktüre göre, şahıslara göre yorumlama yönünde bir yaklaşım, bir anlayış var. Eğer sizin siyaset geleneklerinizde kamu hukuku geleneklerinizde temel metin olan anayasa metni birbiriyle mutabıksa o zaman bu sıkıntı yok. Yeni anayasalar yapmak, anayasalar değiştirmek zorunda kalmazsınız. Fakat bizde anayasa, bilhassa önceki dönemi değiştirmek ve yeni bir şey ortaya koymak için yapıldığından dolayı bu anayasa tartışmaları bugünlere kadar devam etti.
Bu tartışmaların yanlış olduğunu düşünmüyorum, Türkiye çok mesafe aldı. Yapılan bu tartışmaların hepsinin Türkiye'nin gerek anayasayla gerekse hukukla ilişkisini güçlendirdiğini düşünüyorum. Anayasa konusunda birçok zihnimizdeki algıyı, yaklaşımı bu tartışmaların düzelttiğini düşünüyorum. Bu anlamda faydalı olduğu kanaatindeyim. Bugün yine bir anayasa tartışması içerisindeyiz. Üniversitelerimizin de bu tartışmaların içerisinde yer alması, bu tartışmalara daha yakından ilgi göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece siyasetçiler arasında bir tartışma olarak kalmamalıdır."
Şentop, 1982'de basılan bir kitapta, "Son 10 yıldır Türkiye'de en çok tartışılan konuların başında başkanlık sistemi gelmektedir." ifadesinin yer aldığını aktararak, "Bugün hükümet sistemi tartışmaları, birkaç gün içerisinde düşünülmüş veya talep edilmiş de hazırlanmış, yapılmış bir değişiklik, çalışma değil. Bizim 2012'de Meclis'teki uzlaşma komisyonuna sunduğumuz metin, başkanlık sistemi üzerine idi. O metin yüzde 95 itibarıyla 16 Nisan 2017 referandumunda kabul edilen metindir." şeklinde konuştu.
Başkanlık sisteminin, 1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren konuşulduğunu, 1970'te Milli Nizam Partisinin parti programında da yer aldığını dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
"Bu tartışmaların bir sebebi var. Türkiye'de bizim vesayetçi sistem dediğimiz sistem, parlamenter sistem içerisinde kolay işliyor. Nasıl? 12 Mart'ta bir muhtıra veriliyor, bu muhtırayla hükümet istifa ediyor ama Meclis kapatılmıyor. Bir hükümet kuruluyor Meclis içerisinden, bir milletvekiline görev veriliyor ve hükümeti kuruyor. Bu hükümet güvenoyu alıyor Meclis içerisinden. Nasıl alıyor? Hükümet Meclis içerisinden çıktığı için parlamento içi dengelere bağlı oluyor hükümet. Kurulması da düşürülmesi de. Dolayısıyla parlamento içindeki dengeleri değiştirdiğinizde hükümet düşürüp hükümet kurdurabiliyorsunuz. Daha yakın bir zamanda, 28 Şubat'ta aynı şeyi yaşadık. Sayısal çoğunluğu olmadığı düşünülen bir hükümet zaman içerisinde kurulabildi ve güvenoyu aldı diye milletvekilleri istifa ettirildi bir partiden. Başka bir parti kuruldu o istifa eden milletvekilleriyle ve Meclis parlamento aritmetiği değişti, hiç tahmin edilmeyen bir hükümet çıkabildi Meclisten. Uzaktan kumandayla hükümet kurdurabilmek, hükümet düşürebilmek mümkün."
"GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLEMENTER SİSTEM"
Türkiye'de vesayetçi sistemin işleyişiyle ilgili böyle bir gerçekliğin bulunduğunu dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
"Sadece bugünün kararlarıyla hükümet sistemi meselesinin var olduğunu düşünmek, arka planını ve derinliğini değerlendirme dışı tutmak bizi yanlış tartışmalara götürür. Onun için bugün, bunun bir siyasi tartışma olduğunu düşünüyorum mevcut anayasadaki sistemi savunuyorum. Güçlendirilmiş veya iyileştirilmiş parlamenter sistem denilen sistem, somut olarak ortaya konulmadığı için bunu birçok kişi görmüyor ama literatürde benzer ifadelerle bu sistemden bahsediliyor. Evet ama bu sistemin özelliği güçlendirilmiş parlamenter deyince herkesin aklına birden 'Parlamentoyu güçlendiriyor.' gibi geliyor ama aslında öyle değil. Bu sistem, yürütmeyi, hükümeti güçlendiren sistemdir.
Klasik parlamenter sistemin hükümet kurmadığı zorlukları, hükümeti düşürmedeki kolaylıkları, çabukluklar, hükümetlerin kendi getirdikleri metinleri karara parlamento dönüştürmemesinin ortaya çıkarttığı yönetememe problemi sebebiyle, iyileştirilmiş veya güçlendirilmiş parlamenter sistem adıyla hükümetin kurulmasını kolaylaştıran, hükümetin düşürülmesini zorlaştıran, hükümetin getirdiği kararların Meclisten daha kolay geçmesini sağlayan öneriler içeren bir modeldir bu. Yani güçlendirilmiş parlamenter sistem, parlamentoyu güçlendiren değil, hükümeti, yürütmeyi güçlendiren bir sistemdir. Bugün zaten güçlendirilmiş bir yürütme var. Güçlendirilmiş yürütmeden şikayetçi olup da dönüp dolaşıp yürütmeyi güçlendiren bir sistem önerisinde bulunmayı biraz ilgi çekici buluyorum.
Dolayısıyla Türkiye'nin gerçekleriyle, özellikle 1961 Anayasası dönemi itibarıyla başlayan siyasi ve anayasa tartışmaları bağlamında konuya bakmak, bu konuyla ilgili ayakları yere basan ve bu sistem tartışmaları içerisinde makul bir yere oturan öneriler üzerinden tartışmak lazım. Somut tartışmak lazım. O bakımdan ben yeni anayasa tartışmalarını çok büyük bir heyecanla ve memnuniyetle takip ediyorum. Bunların Türkiye'ye fayda sağlayacağını düşünüyorum."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...