Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada "3 Mart 2017'de yayımlanan son raporun ülkemizle ilgili kısımlarının kabul edilemeyecek iddialar, yanlış tanımlamalar ve gerçekten uzak yorumlar içerdiği görülmüştür" dendi.
Bakanlık'tan yapılan açıklamada "raporun nesnellik konusunda hiçbir dayanağının olmadığı açıktır" ifadeleri de yer aldı.
Raporda, 15 Temmuz başarısız darbe girişimini desteklemekle suçlanan on binlerce kişinin çoğunlukla yeterli delil olmadan hapsedildiği kaydediliyor.
KHK'larla şüphelilerin hukuki desteğe erişiminin kısıtlandığı, suçlama olmadan bir aya yakın gözaltında tutulduğu, bazı vakalarda mal varlığına el konduğu ve kendisinin ya da ailesinin kamu işlerinden çıkarıldığı da belirtiliyor.
Türkiye hükümetinin olağanüstü hal vasıtasıyla bazı güvenceleri kaldırdığı, sonrasında ise kısıtlamaların bir kısmını hafiflettiği de raporda yer alıyor.
Basın özgürlüğüne ilişkin endişelere ve hapishanedeki yüksek sayıda gazetecinin varlığına dikkat çekilen raporda "Hükümeti eleştirmenin misillemeye yol açacağı korkusuyla oto sansür yaygın" deniyor.
Kürtçe yayın yapan basın organlarının neredeyse tamamının kapatılmasının "korunmasız halkların bilgiye ve farklı görüşlere erişimini kısıtladığı" kaydediliyor.
Hükümetin çatışma bölgelerine uluslararası basının erişimini engelleme girişimleri de raporda yer alıyor.
"Terörist PKK ile savaşırken, hükümete bağlı güvenlik güçleri sivilleri korumak için yeterli önlemleri almakta başarısızlığa uğradı" denilen raporda, çatışmalar nedeniyle yaklaşık 300 bin kişinin yer değiştirmek zorunda kaldığı, 200 sivilin de öldüğü kaydediliyor.
Türkiye'den yapılan açıklamada ise "Terör örgütleriyle haklı mücadelemizin gerçeklerle örtüşmeyen biçimde yansıtılması derin hayal kırıklığı yaratmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada "PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadelemizin 'iç çatışma' olarak nitelendirilmesi ise hiçbir şekilde kabul edilemez" ifadeleri yer aldı.
Raporda hükümetin 3 binden fazla yargı mensubunu kovduğu, bunun da "Yargı bağımsızlığını daha da kısıtlayan, mahkeme sürecini karmaşıklaştıran ya da erteleyen korku atmosferi yarattığı" belirtiliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson geleneği bozarak, bir önceki Obama yönetiminin hazırladığı raporu kendisi açıklamadı. İnsan hakları savunucuları bu kararın dünyada insan hakları ihlallerinin yaygın olduğu ülkelere cesaret vereceğini ve yeni yönetimin insan hakları ideallerine bağlılığını sorgulattığını söylüyorlar.
Raporda dünyanın bazı bölgelerinde yolsuzluk, işkence ve azınlıklara karşı ayrımcılığın arttığı kaydediliyor.
Kadınlara karşı cinsel taciz, basın ve internete yönelik artan bir şekilde sansür, muhalif gruplara baskı ve halkların kendi yönetimlerini belirlemesine yönelik engeller de raporda endişe verici gelişmeler olarak sıralanıyor.
Raporda, ifade ve toplanma özgürlüğü gibi temel hakların dünya genelinde kısıtlandığı, insan hakları aktivistleri içinse koşulların giderek zorlaştığı belirtiliyor.
BBC Türkçe
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...