En önemli hata, bireylerin sahura kalkmamasıdır. Sahura kalkmayan bireyler, gün boyunca almaları gereken enerjiden daha azını almaktadırlar. Buna bağlı olarak, aldıkları vitamin mineral, karbonhidrat, protein veya da yağ eksik olmaktadır. Buna bağlı olarak, kan şekerlerinde düşmeler, hipotansiyon, halsizlik ve uyku hali olmaktadır. Bu bireyler ramazan sonunda kilo kaybı yaşamaktadırlar. Verdikleri kilolar da yağsız kütle, kas ve su kaybı olmaktadır. Yağsız kütleden olan kilo kayıpları, kısa zamanda daha fazla miktarda kilo olarak geri alınmaktadır. Halbuki yapılan sahurla birlikte öğün sayısı artacağından metabolizma daha hızlı çalışacak ve kilo artışları olmayacaktır. Özellikle dengeli yapılmış bir sahur öğünüyle birlikte yağdan kilo kayıpları da sağlanabilir.
SU TÜKETİMİ ÇOK ÖNEMLİ
İftardan sahura besin alındığı süre boyunca sıvı tüketimi oldukça önemlidir. Çünkü yaz aylarında havanın sıcak olmasıyla birlikte terleme oranı arttığından dolayı vücutta su ve mineral kaybı olmaktadır. Kaybedilen mineral ve suyun geri alımı vücut dengesi için oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu süre zarfında az su içmek yapılan diğer büyük hatalardan biridir. Su ve sıvı miktarı birbirlerine karıştırılmamalıdır. İçilen çay, kahve ve komposto sıvı miktarına girmektedir. Suyun yerini tutmazlar. Bu sebeple bireyler su içerken, sıvıların dışında hesaplamalıdırlar. Bireylerin içtiği su miktarı kilogram başına değişir. 50 kilo olan bir kadının 1,5 kg su içmesi yeterliyken, 80 kg bir erkeğin 2,5 kg su içmesi gerekmektedir. Olduğu ağırlık üstünden 30cc su ile çarparak tüketmesi gerektiği su miktarını bulabilir.
Sahurda yapılan yanlışlardan biri de, çok tuzlu ve yağlı beslenmektir. Fazla tuz vücutta su tutacağından ödeme sebebiyet verecektir. Aynı zamanda susama hissini de arttıracaktır. Bu da gün boyu oruç tutan bireylere zor anlar yaşatabilir. Ayrıca yüksek tansiyonu olan bireylerin özellikle tükettikleri tuz miktarına çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Yağlı besinler de susama hissini arttırdığı gibi kilolu bireylerin daha fazla kilo almasına sebebiyet verecektir. Ayrıca yağlı besinler kalp damar sağlığını etkilediğinden dolayı sahurda tüketilip yatıldıktan sonra hazımsızlık şikayetini arttırır. Kan yağlarını da yükseltebileceği gibi kalp rahatsızlıklarına sebebiyet verebilir.
Sahurda ve iftarda yüksek karbonhidratlı tüketmek, kan şekerinde iniş ve çıkışlara neden olacaktır. Özellikle un, şeker gibi basit karbonhidrat içeren gıdalar hipoglisemi ve hiperglisemi risklerini arttırmaktadır. Bu da bireylerin insülin direncini arttırarak, karın bölgesi yağlanmasına sebep olacaktır. Ayrıca artmış insülin direnci kan şekeri değerlerini etkileyecektir. Basit karbonhidratlı besinlerin posa içeriği düşük olduğundan, bağırsak hareketlerini yavaşlatmaktadır. Bu da bireylerde kabızlık durumunu arttırmaktadır. Bu sebeple sahur ve iftar menülerinden poğaça, simit, börek gibi besinleri çıkararak onlar yerine posa içeriği yüksek olan sebze, meyve ve barbunya gibi kuru baklagilleri tercih etmek bağırsak hareketlerini arttıracağından mide-bağırsak sistemini olumlu yönde etkileyecektir.
Sahurda ve iftarda yapılan diğer bir hata da içecekler yönündedir. Meyve suyu ve gazlı içecekleri tüketmek içerdikleri şeker oranından dolayı, kan şekerini olumsuz etkilemektedirler. Bunlar yerine ilk seçenek mutlaka su tüketmek olmalıdır. İkinci seçenek olarak da sahurda süt, iftarda ayran tercih edebiliriz. Özellikle sahurda ılık tarçınlı bir süt insülin direncini olumlu yönde etkileyerek, gün içerisindeki kan şekeri seviyelerini stabil kılacaktır.
Sahurda karbonhidratlı gıdalar tüketmek, daha çabuk sindirileceğinden dolayı, gün boyunca açlık hissini arttıracaktır. Dolayısıyla proteini yüksek beslenmek, tokluk hissini arttıracağından, sahurda tercih edilmelidir. Özellikle çok tuzlu olmayan peynir ve yumurta içerdikleri protein ve yağ örüntüsünden dolayı mideyi geç terk edeceğinden dolayı tokluk hissini arttıracaktır. Yanında tüketilen tam tahıllı bir ekmek, hem posa içeriğinden dolayı bağırsak hareketlerini hızlandıracak hem de midede hacim kaplayarak bireyi tok tutacaktır.
İftarda yapılan bir hata da birden hızlıca tüm besinleri tüketme isteğidir. Gün boyunca uzun süre aç kalındıktan sonra düşen kan şekeri buna sebebiyet vermektedir. Bu durumu aşmak için oruç bozulan iftariyeliklerden sonra bir kase çorba içip 15 dakika beklemek gerekmektedir. Ana yemeğe mutlaka 15 dakika sonra başlanmalıdır. Çok yağlı ağır yemekler yerine ızgara, haşlanmış ya da fırınlanmış et tavuk ya da balık yemekleri tercih edilmelidir. Aksi takdirde yüksek kan şekeri, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları riski artabilir.
İftarda hızlı ve çok miktarda besin tüketmek mide hastalıklarını da arttırmaktadır. Özellikle reflüyü oldukça tetiklemektedir. Gastrit reflü gibi mide şikayeti olan bireylerin, oruçlarını bozarken asitsiz iftariyeliklerle başlamaları gerekmektedir. En güzel başlangıç küçük bir kase komposto veya az yağlı bir çorbayla sağlanmaktadır. Mide hassasiyeti olan bireylerin çok sıcak ve çok soğuk olarak besinleri tüketmemesi gerekmektedir. Bu dönemde özellikle gazlı içeceklerden uzak durmaları gerekmektedir. Mide hassasiyeti olan bireylerin acı ve baharatlı gıdaları tüketmemeleri gerekmektedir. Ayrıca meyve asiti midelerini rahatsız edebileceğinden çiğ meyve yerine komposto veya hoşaf içmeyi tercih etmelidirler. Yemekten hemen sonra çok miktarda kahve ve çay içmek mide kapakçığını gevşeteceği için reflü riskini arttırabilir.
TATLI OLARAK NE YENİLMELİ?
Tüketilmek istenen tatlının şerbetli olması yine yapılan hatalardan biridir. Ramazan ayında yapılan güllaç tatlımızın aslında şerbetli tatlılar yerine daha masum olarak tüketilebilecek bir tatlı olduğunun bilinmesi gerekir. Yemekten 1 saat sonra yapılacak ara öğünün meyve ve ceviz olarak tercih edilmesi en uygunudur. Çünkü hem posa içeriği yüksektir hem de kan şekerini dengeler. İlla bir tatlı tüketilmesi istenirse, bu meyve ve ceviz yerine güllaç, dondurma ya da bir sütlaç olabilir. İçerdiği süt sayesinde kalsiyum ve protein içeriği yüksek olduğundan şerbetli tatlı kadar, kan şekerini etkilemeyecektir. Bu da oluşabilecek risklere karşı bireyleri korumaktadır.
İftar ve sahurda süt ve süt ürünlerini tüketmek hem proteini yüksek olduğu için tok tutacaktır hem de kalsiyumun yüksek olması karın bölgesi yağlanmanın artması engelleyecektir. Ramazan ayında oruç tutan bireylerin süt ve süt ürünlerini günde en az 2 porsiyon olarak tüketmeleri oldukça önemlidir.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...