Yargıtay Basın Bürosundan yapılan açıklamada, bir gazetenin bugünkü sayısında, ''Yargıtay Başkanı'nın Anayasa'ya aykırılık teşkil edecek bir konuda Genelkurmay Harekat Başkanı ile görüşme yaptığına'' ilişkin ifadelerin yer aldığı haber ve yorum görüldüğü ifade edildi.
''Öncelikle bilinmesi gerekir ki, bağımsız yargı erkinin üst konumunda yer alan Yargıtay Başkanı'nın hangi sebep ya da gerekçeyle olursa olsun bir yerlere çağrılması mümkün değildir'' denilen açıklamada, yasal çerçevede, kurumsal anlamda bilgilendirme gerektiğinde, bu görüşmenin ancak Yargıtay Başkanı'nın makamında gerçekleşebileceği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Sayın Başkan'la ülkemizin Anayasasının çizdiği sınırlar dışında bir görüşme yapılabilmesi ise asla mümkün değildir.
Bu itibarla haberde ifade edildiği biçimde bir çağrı olmamıştır. Olması da olanak ve olasılık içinde değildir.
Yargıtay önceki Başkanı Sayın Osman Arslan, 21 Aralık 2007 tarihinde yasal yaş sınırı sebebiyle emekliye ayrılmıştır. Bu tarih öncesinde teamül çerçevesinde üst düzey kamu görevlilerine veda ziyaretlerinde bulunmuştur. Bu ziyaretlerden biri de 12 Aralık 2007 tarihinde Sayın Genelkurmay Başkanı'na yapılmıştır. Yargıtay Genel Sekreteri Sayın Ahmet Ceylani Tuğrul'un da bulunduğu görüşme, kısa süreli bir veda çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu görüşmeye hiçbir şekilde özel bir anlam atfedilmesi söz konusu olmadığı gibi Sayın Genelkurmay Başkanı dışında bir yetkili ile görüşme olması da kabil değildir.
Yargıtay Başkanlık seçimi süreci 26 Aralık 2007 günü başlamış ve 6 Şubat 2008 tarihinde Sayın Hasan Gerçeker'in Yargıtay başkanlığına seçilmesiyle tamamlanmıştır. Ne bu süreçte ne de sonrasında Sayın Yargıtay Başkanı ile bir Genelkurmay yetkilisinin görüşmesi olmuştur.
Bu itibarla, insanları hayrete düşürecek, mantık sınırlarını zorlayacak, bir kısım insanlarımızın gülüp geçmesine neden olsa da bir kısmının zihnini bulandıracak, 'saçma' sözcüğünün yetersiz kaldığı böyle bir tuhaflığın ne amaçla kurgulandığı anlaşılamamıştır.
Toplumu germeyi iş edinmiş kişilerin, sonuçta kendilerinin de bu gerilimden zarar göreceklerini düşünmeleri gerekir.
Bu ulus, bu ülkede huzur içinde yaşamayı hak etmiştir. Bu hak, kimse tarafından bahşedilmemiş, Kurtuluş Savaşı'yla ve cephede bedeli can olarak ödenmiştir.
Kimsenin bu ülkenin huzurunu bozmaya, insanını tedirgin etmeye hakkı yoktur. Bağımsız yargının da böylesi davranışları hoş görmeyeceği, yasaları uygulamaktan çekinmeyeceği bilinmelidir.''
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...