Gündem bu ara o kadar yoğun ki emin olun insan ne yazacağını şaşırıyor ülkemizde. Bende ortaya karışık yazdım işte.Anlık değişimler ve hadiseler tıpkı BİTCOİN borsası gibi almış başını gidiyor. İnanın hiç kimse bu hıza yetişemiyor. Evvela 104 amiralden darbe bildirisi, sonra onları aklamaya çalışan medya maymunları, ardından bildiriden haberi olan muhalefet liderleri, derken arada bildirinin sulandırılma gayretlerine tanıklık ettik. Neyse ki o bildiri Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve milletin de kararlı tepkisi ile boşa çıkartılıp bertaraf edildi. Arada sürekli korona kaynaklı haber ve açıklama bombardımanlarıyla milletin kimyasını bozan haber kanalları ve ortaya çıkan virüsten de tehlikeli tiplerin tehditlerine maruz kaldık. Hatta adına Mehmet Ceyhan denen bir şahıs ulusal kanal olan CNN TÜRK’te Ersan Şen denen ağır ceza hukukçusunu referans verip milleti MODERATÖR Ahmet Hakan’la birlikte yanlarına CHP’den iş alamayan aforoz edilen araştırma şirketi sahibi Fransız aşığı Hakan Bayrakçı’yı da yanlarına alarak salgın dönemlerinde kanun bahanesiyle milleti vatana ihanetle suçlayıp hapse atılmalıdır cehaletini de yaşadık yani korona tedbirleri kapsamında aşı olmayı Ret etmek ve bunu söylemenin de karşılığının vatan hainliği ve hapis olduğunu da işittik. Yani kanunen vücut dokunulmazlığımızın aslında olmadığını da öğrenmiş olduk bu dörtlü sayesinde. Oysa kanunda vücut dokunulmazlığı diye bir şey var. Ya da vardı Korona öncesi. Ne diyelim artık bu dörtlüye göre AŞI olmayanlar da AŞI olmayın diyenlerde vatana ihanet eden alçak terör örgütleri PKK, DHKPC, MLKP, PYD, FETO gibi aynı torbada sayılacak. Bunu da işittik. Siz siz olun sakın ha uluorta sağda solda kuytularda AŞI’YI kötülemeyin bir duyan olur. Bana göre Aslında bu 4 şahısta zevzeklik yapmıştır, hadlerini aşmıştır. Bu zevzeklerden her akşam kanal kanal gezip fonlandıkları patronları adına bu tehditleri sanırım bir müddet daha işiteceğiz ta ki artık yeter diyeceğimiz vakte kadar. Ardından Joe BIDEN denen ABD’nin aklı geri başkanının Ermeni soykırımı cümlesini tartıştık. Lakin Bir yer de de artık bu şantaj malzemesi olan gerçeklik payı “ASLA” olmayan cümlenin ülkemiz içinde alıcılarının çok olduğu gerçeğini de bir kez daha gördük. Tüm muhalefetin en başta bu söze bir süre sesiz kalması sonrasında milletin de baskısı sonucu ortakları ve patronları ABD başkanına cılız seslerini yükseltmek zorunda kalmalarına sonra da TBMM’DE ortak kınama metnine mecbur kalmalarına ve imzalamalarına şahit olduk. Ne diyelim işte ERDOĞAN nefretleri öyle yüksek ki ellerinden gelse soykırımı bile tanıyacak haldeler. Bitti mi? Hayır bitmedi. Devam edelim o zaman gelelim her RAMAZAN olduğu gibi yine sözde laik seküler kesimin alkolümüze dokunma gibi alçakça algılarına ve suni gündemlerine. Neymiş Pandemi yasakları bahane edilerek bu sebeple beyzadelerin içki tüketim hakları ellerinden alınmak isteniyormuş. Bu yüzden tekel büfeler ve bazı içki satan market zincirlerine alkol satışı yasağı konmuş. Yani millet aç algısı tutmayınca bu bahaneyi hayata geçirmişler. Oysa birçok ülkede hem de bunların laik ve özgür dedikleri ülkelerde de bu yasaklar bizden önce hayata geçti. Yani öyle dedikleri gibi özgürlükleri ellerinden alınmıyor kimseni dünyada. Alınan bu tedbir Pandemi ve salgının bitmesi için birçok devletin başvurduğu geçici tedbirlerden başka bir şey değil yani. Bir de şu bodruma göç meselesi var, arkadaş aklınızı ekmek peynirle mi yediniz siz bu neyin kafası delirdiniz mi? Bir tatil hali değil bu yasak tamamen salgının pik olduğu zirveden aşağı inmesi için alınmış tedbir. Orada da burada da olduğu gibi sokağa çıkamayacaksınız meyhaneye gidemeyeceksiniz, denize giremeyeceksiniz, aklınızın neresi Almadı da bunu tıpkı SERENGETİ deki Antilop sürüleri gibi yollara düştünüz. Şimdi geçen yıl iftira attığınız umreden dönen vatandaşlara bir özür borcunuz yok mu? Umarım bakanlık sizleri de dönüşünüzde şehirlerinize girmeden önce karantinaya alır almalı da. Zira bunu hak ettiniz. Sonra hiçbir şey olmamış gibi dönerek kimsenin yaşamına virüs bulaştırma hakkınız yok. Dilerim insanlık bu musibetten en az zararla kurtulur ve bir sonraki musibetlere karşı daha akıllı ve bilinçli mücadele verir.

Buda bir temenni ve umut işte...