Ve beklenen o tarih açıklandı. Her ne kadar henüz resmileşmese de sonuçta memleketteki tek irade olan Cumhurbaşkanı Erdoğan o tarihi açıkladıktan sonra geriye kalan işin resmileşmesi için prosedürlerin tamamlanmasıdır. Kurumların işlevi zaten bu!
Ama öyle herhangi bir tarih değil; 14 Mayıs. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mayıs’ı açıklarken neden o tarih olduğunu da anlattı.
Çünkü 14 Mayıs Demokrat Parti’nin, 27 yıllık tek parti iktidarına son verdiği tarihti. Sembolik anlamı büyüktü yani. Valilerin, bürokratların hatta askerlerin tek parti militanı olduğu, partili gibi çalıştığı, çoğulcu bir yönetimin değil demir yumruğun hüküm sürdüğü bu 27 yıllık dönem Menderes’in “Yeter, söz milletindir” sloganı ile girilen seçimde son bulmuş ve gerçekten de görece söz millete geçmişti.
Ki Erdoğan bu detayı da paylaştı. Yeter söz milletindir sloganına atıf yaparak mealen “Nasıl ki 1950’de milletimiz yeter dediyse 2023’te de aynısını diyecek” dedi.
KAFALAR NASIL DA GÜZEL! PEK BİR KARIŞIK!
Demesine dedi de… Madem o tablo üzerinden bir siyasi oyun kuruluyor; yukarıdaki tabloyu bugüne getirdiğimizde tek parti yönetimini kim temsil ediyor? 'Yeter söz milletindir' sözünün hedefi kim oluyor?
20 yılı aşkın süredir iktidarda olan her anlamda muktedir bir parti var. Valiler, bürokratlar, hukukçular hatta askerler bile o parti ile tek ses, tek vücut görüntüsü veriyor. En çok dile getirilen eleştiri “Tek adam” rejimi.
Şimdi… Hal böyleyken, muktedirin muhalif rolüne soyunup “yeter söz milletindir” çıkışı ile iktidarına devam etme hayali nasıl gerçeğe dönüşecek? İktidar; nereden baksanız nal gibi bir oksimoron tablosu olarak ortada olan bu durumu her dile getirdiğinde aslında kendi altını oyup muhalefete çalışmayacak mı?
Şaka gibi geliyor değil mi? Ama gerçek. Ancak öylesine absürt bir gerçek ki; inanılır gibi değil.
KENDİ ALTINI OYMA YARIŞINI KİM KAZANACAK?
Bu şaka gibi tabloya bakıp sanmayın ki AK Parti ya da Erdoğan kendi altını oymaya çalışmada rakipsiz. Değil…
Zaten bu seçim süreci; tarafların kendi altlarını oyma yarışı gibi çok ilginç bir ters gerçekliğin gerçeküstü sahnesi gibi.
İktidar da muhalefet de ne zamandır “kurmay zekâ, geçmişte kalan hoş bir sedaymış” şarkısını ses sese katarak söylüyor.
Ahmet Davutoğlu’nu zaten biliyorsunuz. Eğer yüzde 1’i varsa kat kat fazlasını her konuşmasıyla masadan kaçırıyor. Keza Ali Babacan. Masada olmasına rağmen HDP’yi solda bırakarak adeta milliyetçi oyları masadan nasıl kaçırırım motivasyonuyla bir anda ortaya çıktı. Şimdi de masanın en sağduyulu isimlerinden, duruşu ve formasyonuyla “Demokrat Parti’nin orada ne işi var?” soranların seslerini kesen ve Türk siyasetinin gelecekteki önemli aktörlerinden bir olduğunu gösteren Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal süreçteki görece hatasız duruşuna uymayan bir şekilde "Demokrat Parti olarak buradayız. Yeniden Yerli ve milli Şef’e karşı 'Yeter, söz milletindir' diyeceğiz" çıkışı yaptı.
Gerçekten de inanılır gibi değil.
Uysal’ın işaret ettiği milli şef Erdoğan olsa da o sözün İsmet İnönü’yü anımsatacağını hesaba katmadı. Masanın en güçlü ayağı olan CHP’nin kırmızı çizgilerinden biri olan İsmet İnönü.
Nasıl? Eğleniyor muyuz? Devam o zaman.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...