ABD'de yaşayan Müslümanların dini inançlarını yaşama konusunda yerel düzeyde geçmişe göre daha fazla kısıtlama ve ayrımcılıkla karşılaştığı bildirildi.
New York Times gazetesinin haberinde, ABD'de Donald Trump'ın başkan seçilmesinden sonra ayrımcılık ve hoşgörüsüzlüğün arttığı, Müslüman ABD vatandaşlarının yaşadıkları ilçelerde ibadetlerini yerine getirme konusunda daha fazla sıkıntıyla karşılaştıkları belirtildi.
Bazı yerel yetkililerin, bulundukları bölgelerde Müslümanların cami ya da İslami eğitim veren okul inşa etme taleplerini, yerel imar kanunlarını bahane ederek engellediği kaydedildi.
Öte yandan federal hükümet, 2000 yılında Kongre tarafından kabul edilen ve yerel yönetimlerin imar kanunlarını kullanarak dini gruplara ayrımcılık yapmasını engelleyen kanunu temel alarak, ilçe yönetimlerine dava açmaya başladı.
"Dini Arsa Kullanımı" olarak adlandırılan kanunun tüm dinleri korumak amacıyla düzenlediği bilinse de Adalet Bakanlığı tarafından son dönemde açılan davaların çoğunlukla Müslümanlar ile bağlantısı olduğu görüldü. Son dönemde açılan 13 davanın 11'inin Müslümanların arsa talepleriyle ilgili olduğu bildirildi.
Adalet Bakanlığının temmuz ayında yayınladığı rapora göre, Müslümanlarla alakalı olmayan soruşturmaların yüzde 84'ü, dava açılmadan çözüme kavuşturuldu. Müslümanların, İslami kurum açma taleplerine yönelik soruşturmalar ise büyük ölçüde dava konusu oldu.
Donald Trump, Adalet Bakanlığının başına ,Müslüman ülkelerden sığınmacıların yasaklanması çağrısını destekleyen Senatör Jeff Sessions'ı getireceğini açıklamıştı. Trump'ın bu seçimi, inanç özgürlüğünü savunanları endişelendiriyor.
Sessions'ın, Adalet Bakanlığında Müslümanların arsa taleplerine ilişkin devam eden soruşturmaları devam ettirip ettirmeyeceği bilinmiyor.
ABD'de Müslümanların ibadethane inşası talebinin yerel yönetim engeline takıldığı birçok örnek bulunuyor.
ABD'nin New Jersey eyaletinin Bernards ilçesinin eski Belediye Başkanı Muhammed Ali Çaudry, Bernards'ta ikamet eden 70'e yakın Müslümanın yıllardır yaşadıkları ilçede bir cami inşa edilmesi için çaba sarf ettiğini dile getirdi. Çaudry, ilçeye en yakın caminin arabayla 25 dakika uzaklıkta olduğunu, sabit bir ibadet mekanlarının olmaması nedeniyle imamlarının bulunmadığını ve bu durumun ibadeti zorlaştırdığını söyledi.
Bernard ilçe yetkililerinin, 39 duruşmada detaylı bir şekilde ele alınan cami inşası projesini, yağmur suyu yönetiminin ve yaya güvenliğinin yetersiz olması gibi yerel imar kanunlarını bahane ederek reddettiği bildirildi.
ABD Adalet Bakanlığı ise Bernards yerel yönetimine karşı federal hukukun ihlali ve vatandaşların Müslüman olması nedeniyle ayrımcılık yapıldığı iddialarıyla dava açtı. İlçe yetkilileri, haklarındaki suçlamaları reddetti ve kararlarının tamamen meşru imar kanunları çerçevesinde verildiğini öne sürdü.
Adalet Bakanlığının açtığı dava, Çaudry'nin geçen ay açtığı davanın devamı niteliğini taşıyor. Çaudry, bölgedeki Müslüman toplumun İslam karşıtı broşürler, sosyal medya mesajları ve vandalizm unsurları içeren eylemlerle saldırıya uğraması nedeniyle dava açmıştı.
Çaudry, vakıf binalarının önündeki posta kutusuna terör örgütü DEAŞ'ın İngilizcedeki karşılığı olan "ISIS" yazıldığını, ciddi bir hoşgörüsüzlükle karşı karşıya olduklarını belirterek "Bu eşi görülmemiş bir eylemdir. Tarih boyunca, ilçede hiçbir ibadethane bizim gördüğümüz muameleye maruz kalmadı." ifadesini kullanmıştı.
Adalet Bakanlığı tarafından açılan diğer bir dava da ABD'nin Virginia eyaletindeki bir yerel yönetimin yetkililerinin yerel imar kanunlarını kullanarak cami inşasını engellemesiyle ilgili. Daha önce hiçbir inşaat projesi için kullanılmayan bir yerel imar kanununun cami inşasını engellemek için kullanıldığı öne sürülüyor.
ABD Adalet Bakanı Loretta E. Lynch, Virginia'da bir camide yaptığı konuşmada, son dönemde özellikle Müslüman vatandaşların cami ve vakıf gibi dini kurum inşa etme taleplerinin yerel makamlarca engellendiği yönündeki şikayetlerin artığını söyledi.
Lynch, yerel makamlara, dini özgürlüklere saygı göstermeleri ve hukuku ihlal etmemeleri gerektiğini hatırlatmak için mektup gönderdiğini açıkladı.
ABD'de seçim kampanyası boyunca Müslümanları hedef alan söylemleriyle dikkat çeken Cumhuriyetçi Donald Trump'ın seçimlerden galibiyetle ayrılmasının ABD'de yaşayan çok sayıda Müslümanı etkileyebileceği uyarısı yapılmıştı.
ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) 2015 yılına ait raporunda, ülkede Müslümanlara yönelik nefret olaylarının, bir önceki yıla göre yüzde 67 artış gösterdiği belirtilmişti.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...