Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'ndaki 60. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamındaki törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, eski TBMM Başkanları Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, bazı bakanlar, yüksek yargı mensupları ve 26 ülkeden çok sayıda yerli ve yabancı davetli katıldı.
Törenin açılış konuşmasını yapan Arslan, anayasa mahkemelerinin, anayasal adaleti sağlamak ve temel hak ve özgürlükleri korumak için var olduğunu söyledi.
Bir yerde anayasa mahkemesinin bulunmasının, temel hak ve özgürlüklerin otomatik olarak güvenceye alındığı anlamına gelmediğini belirten Arslan, "Türk Anayasa Mahkemesi, anayasa yargısının varlık nedeninin bilincinde, anayasa ve adaleti sağlamaya ve bu yolla temel hak ve özgürlükleri sağlamaya çalışıyor. Bunun için büyük bir gayret gösteriyor." diye konuştu.
Anayasa Mahkemesini, ilk 50 yıl ve son 10 yıl olarak ikiye ayıran Arslan, bu ayrımın, 2010 Anayasa değişikliği sonrası getirilen bireysel başvuru hakkı ile ortaya çıktığını aktardı.
Anayasa Komisyonu raporunda da bireysel başvurunun, dönüm noktasını teşkil ettiğinin belirtildiğini anlatan Arslan, aynı raporda, "Şu ana kadar devleti ve sistemi koruyan Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyla birlikte artık özgürlükleri koruyan, özgürlükçü bir mahkeme haline gelecek." tespitinin yapıldığını kaydetti.
Anayasa Mahkemesinin hak eksenli paradigmayı benimsemesinin, 2010 Anayasa değişikliğinin getirdiği bir zorunluluk olduğuna işaret eden Arslan, "Türk Anayasa Mahkemesi, son 10 yılda belirgin bir şekilde hak eksenli bir yaklaşımla kararlarını vermektedir." ifadesini kullandı.
Arslan, mahkemenin hak eksenli paradigmasının, bireysel başvurunun yanında norm denetimini de kapsayacak şekilde, önemli ölçüde gerçekleştiğini bildirerek, "Mahkemenin benimsediği hak eksenli paradigma, anayasanın temel hak ve özgürlükler lehine yorumlanması sonucunu doğurmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa Mahkemesinin temel hak ve özgürlükleri korumaya çalışırken kamu güvenliğini bir kenara bırakmadığını, bazen bu yönde eleştirilerin yapıldığını anımsatan Arslan, mahkemenin bu eleştirileri hak etmediğini dile getirdi. Başkan Zühtü Arslan, şöyle devam etti:
"Çünkü Anayasa Mahkemesi, özellikle kamu güvenliği ile temel haklar arasında çok hassas bir dengenin olduğunu vurguluyor ve bu dengeyi sağlamaya çalışıyor. Bu dengeyi sağlamaya çalışırken de Anayasa Mahkemesinin pusulası Mevlana'nın adalet pusulası. Mevlana'nın asırlar önce söylediği gibi, 'Adalet, her şeyi yerli yerine koymaktır'. Anayasa Mahkemesi de bu dengelemeyi yaparken her şeyi yerli yerine koymaya çalışarak, adaleti tecelli etme gayreti içerisinde oluyor."
"PARADİGMA DEĞİŞİMİ, LAİKLİK İLKESİNİN ÖZGÜRLÜKÇÜ YORUMUYLA BAŞLADI"
"Türk anayasa yargısındaki paradigma değişiminin, laiklik ilkesinin özgürlükçü yorumuyla başladığını söylersem yanlış bir şey söylemiş olmayız" diyen Arslan, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru başlamadan 3 gün önce, çok önemli bir norm denetimi kararı verdiğini, bu kararda, "eski katı, pozitivist laiklik anlayışı, yasakçı laiklik anlayışı yerine, daha esnek, özgürlükçü bir anlayışı benimsediğini" ifade ettiğini aktardı.
Mahkemenin bu kararında, "laikliğin dini, bireyin iç dünyasına hapsetmediğini, din ve inancın toplumsal görünürlüğüne imkan tanıdığını ve bunu güvence altına aldığını" belirttiğini kaydeden Arslan, "Mahkemeye göre, laik bir siyasal sistemde, dini konulardaki bireysel tercihler ve bunların şekillendirdiği yaşam tarzı, devletin müdahalesi dışında ancak koruması altındadır. İşte bu anlayışla Anayasa Mahkemesinin laiklik yorumu değişmiş ve bu birçok karara yansımıştır. Bunun en bariz şekilde yansıdığı kararlar, başörtüsü yasağına ilişkin bireysel başvuru kararlarıdır." diye konuştu.
Zühtü Arslan, Mahkemenin hak eksenli laiklik yorumuyla, başörtüsü nedeniyle duruşma salonundan çıkarılan avukat ile aynı nedenle üniversiteden ilişiği kesilen fakat bursu kendisinden talep edilen kişilerin başvurularında ihlal kararları verdiğini anımsattı.
Yüksek Mahkemenin, özgürlükçü yorumla anayasayı yorumlarken, mahkemenin varlığını sorgulatacak tarzda yargısal aktivizmden ve jüristoktarik bir tavırdan da özenle kaçındığını vurgulayan Arslan, "Çünkü bunun ne kadar sıkıntılı sonuçlar doğurduğunu biz bu ülkede hep birlikte yaşayarak gördük." sözlerini sarf etti.
Anayasa Mahkemesinin, son 10 yıldaki hak eksenli paradigmayla önemli kararlara imza attığını belirten Arslan, "Bu 10 yıllık dönemde Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlarla, dokunmadığı, ulaşmadığı, toplumun herhangi bir kesimi kalmamıştır. Toplumun tüm kesimlerinin bireysel başvuruları, Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmıştır." dedi.
Başkan Zühtü Arslan, mahkemenin iş yükünün düşürülmesi gerektiğini belirterek, özellikle iş yüküyle mücadelede iş birliğine ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. "Anayasa Mahkemesi, 60 yıllık tarihinin en ağır, en yoğun iş yüküyle karşı karşıya" ifadesini kullanan Arslan, bireysel başvuruda çok hızlı bir artışın söz konusu olduğunu bildirdi.
Arslan, Mahkemede şu an 95 binden fazla başvuru bulunduğunu, 47 ülkeden başvuru alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bile 72 bin derdest başvuru olduğuna dikkati çekti.
Başkan Arslan, "Bu başvuru, yönetilebilir olmanın çok ötesine geçti artık, buna acilen müdahale edilmesi gerekiyor." görüşünü paylaştı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a seslenmek istediğini belirten Arslan, "Yasama organı olarak bu konudaki kanuni düzenlemeleri gecikmeksizin yapmak zorundayız. Şayet bireysel başvurunun etkili ve verimli bir hak arama yolu olarak yoluna devam etmesini istiyorsak." diye konuştu.
Yapılan yasal değişikliklerin, belirli bir rahatlatma getireceğini ama tam anlamıyla sorunun çözümü olmadığını kaydeden Arslan, ihlallerin kaynağının kurutulması gerektiğine işaret etti.
Başkan Arslan, mahkeme bir ihlal kararı verdiğinde ihlale sebep olan kanunun ya da idare kararlarının veya yargı kararlarının ortadan kaldırılması gerektiğini, ancak bunun yapılması halinde yeni ihlal başvurularının önüne geçilebileceğini vurguladı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...