Bu Irkçılık Değil de Ne? 

SOSYALLEŞMEYİ SEVMEM, İNSAN YORGUNUYUM BEN
Tekirdağ Rakısı Trakya Serisi, Hayal Kahvesi Bistro'ya özel rakılı, mezeli lezzet geceleri düzenliyor. 'Trakya Serisi ile Eşsiz Lezzet Geceleri'nde bugüne kadar iki kez sahneye çıkan Şevval Sam, rakıyla arasındaki bağı açıklarken, niye oyunculuktan şarkıcılığa kaydığını da anlattı...

RAKI RACONUNU SEVERİM
* Rakıyla nasıl bu kadar özdeşleştiniz?
Bizim aramızda hep bir bağ vardı. Rakıyı severim, rakı raconunu, rakı muhabbetini de severim. Çilingir sofraları, insanların kalplerini açtıkları sofralardır çünkü... Bu geceleri iki kere yaptık ve devam da edeceğiz çünkü çok dolu geçiyor. Böyle bir projenin talep görmesi, beğeniliyor olması güzel. Sokaktan insan toplamıyoruz yani, bu sevindirici.

* Bu gecelerin konsepti ne?
Alaturka ve rakı aslında kardeş gibi, birbirini tamamlayan keyif kombinasyonu. Sadece alaturka söylüyorum burada. Konseptimiz öyle. Ama alaturka formunda Selanik ve Rumeli türküleri de seslendiriyorum.

* Etnik dillerden şarkı söylemeyi çok seviyorsunuz galiba?
O, bambaşka bir tat. Mesela geçenlerde Belçika Gent'te bir konser verdik, çok da kalabalıktı ve inanılmaz güzel dinleyici vardı.

AÇILIM LAFI SAÇMA
* Orada, "Türkçe söyleyin lütfen" diye sizi ikaz edenler olduğu haberini okumuştum. Yaşadınız mı böyle bir şey?
Evet, "Biz buraya Ermenice dinlemeye değil Türkçe dinlemeye geldik" dediler. Ben de, "O zaman gidebilirsiniz çünkü ben söyleyeceğim. Hatta Rumca, Çerkezce, Kürtçe de söyleyeceğim, sizin işiniz zor!" dedim. Bu kültür Türkiye'nin bir gerçeği ve bu gerçeği kabul edip bunun tadını çıkarmanın, kavgadan ziyade barışı sağlamanın yolunu bulmak lazım.

* Siz de 'açılım'ı sahneden yapanlardansınız yani...
'Açılım' lafını da saçma buluyorum. Bu sadece Kürtler'i ilgilendiren bir şey değil. Aynı şekilde Ermeniler'i de Süryaniler'i de Lazlar'ı da Abhazlar'ı da, hepsini kapsayan bir durum. Anadolu'da 40'tan fazla etnik kimlik var bu bilinen bir gerçek. Kültürlerin tadının çıkarılması gereken, sınırların olmaması gereken bir dönemde yaşıyoruz ama o kadar büyük rantlar, öyle büyük bir savaş ekonomisi var ki, bizim üzerimizden çok büyük çıkar sağlanıyor. Halkların arasında bir sorun yok aslında. Onlar yıllardır birlikte yaşıyor, ekmeğini de paylaşıyor zaten.

'ÇORBALI' YIM DİYORUM
* Nerelisiniz?
Bana böyle keyfim yerimdeyken, "Nerelisin?" dediklerinde "Çorbalıyım" diyorum, çünkü çorba gibiyim. Hepimiz birbirimizin içine geçmişiz. Toprağı kazsan, yerin yedi kat altından altından yedi farklı medeniyet çıkıyor. Kimin ki bu toprak; kimsenin olamayacak kadar zengin aslında. Onu da kessen kırmızı akıyor, seni de kessen kırmızı akıyor. Bu ırkçılık değil de ne! Bölücülük bu ayrımcılıkla oluyor işte.

* Sahne programınız da öyle 'çorbalı'. Ama en çok Karadeniz söylüyorsunuz galiba değil mi?
Konserlere deyişlerle başlıyoruz, Rumeli türküleri, Ege türküleri, Orta Anadolu türküleri söylüyoruz. Bazen birkaç tane Doğu Anadolu, alaturka ve en son Karadeniz'le bitiyoruz. Karadeniz türkülerini sona bırakıyorum onun için akıllarda hep Karadeniz türküleri söylüyormuşum gibi kalıyor.

KOMEDİ İSTERİM
* Sizden 'Zuhal Olcay gibi kadın' diye bahsediliyor. Oyunculuğunuz, şarkıcılığınız ve şarkı sözleriniz var. Siz, kendinizi hangisine yakın görüyorsunuz?
Şu anda sahne. Mesela en son 'Dersim'in Kayıp Kızları' belgesel filminde 'Yol Türküsü' adlı bir türkümü koydum. Sözü ve müziği bana ait. Annemin albümünde 'Gül Güzeli' vardı. Zaten konserlerim çok yoğun geçiyor. İyi ki şarkı söylüyormuşum yoksa TV sektöründe çok yıpranabilirdim. En son 2008 senesinde 'Derman' adlı dizide oynamıştım ama insani koşullar dışındaki çalışma şartları yüzünden artık dizilere pek sıcak bakmıyorum. Belki iyi bir komedi ya da sit-com'da oynayabilirim çünkü komedi seviyorum.

* Şarkı sözü yazmayı bıraktınız mı artık?
Uzun zamandır yazmıyorum. Çok çalıştım son dönemde, çok koşturdum. Biraz yalnız kalıp şarj etmeye ihtiyacım var. Ancak o zaman yazabilirim. Çok sosyalleşmeyi seven bir karakter değilimdir, insan yorgunu olurum hemen. Bir tek sahnede çok rahatım. Beş bin kişi olsun karşımda, beş binini de ayrı ayrı tanırım; ilgilenirim. İsimlerini bile hatırlarım ama gündelik hafızam sıfırdır.

* Sahnenin farkı ne acaba?
Sahne benim için başka bir dünya, çok seviyorum ama artık kendim bir yere 'eğlenmeye' gidemiyorum. İşi 'eğlendirmek' olan insanların eğlenmeye gitmesi bitiyor bir süre sonra. Çekirdek kadro bir arkadaş grubum var. Zaman zaman buluşup, kendi aramızda bıdı bıdı konuşup, dertleşiyoruz. Bizim eğlencemiz bu...

SON 40 YILIN ARABESK TARİHİNE BAKIYORUM
* Türkü, caz, alaturka filan derken, sizin bir arabesk albüm yaptığınızı duydum, doğru mu?
Evet, riskli gibi duran enteresan bir proje. Repertuvar ve onun araştırma aşaması biraz zaman alıyor. Son 40 yılın arabesk tarihine, sınıf farklılığına dair bir araştırma olacak. Arabesk 'taban' diye tabir edilen çoğunluğun müziği olarak biliniyor ve bu nedir, ne değildir sosyolojik olarak da çok merak ediyorum. Popülist bir projeden ziyade daha bir araştırma tezi gibi olacak. Ben tarzları stilize etmeyi sevmiyorum. Alaturka alaturka gibi, arabesk arabesk gibi olmalı.

* Aslında alaturka bir albüm bekleniyordu sizden...
Ben hiçbir zaman benden bekleneni yapmadım. Benim müziği algılayışım farklı; daha çok kendim için yapıyorum ve benimle paylaşmak isteyenlerle paylaşıyorum. Mesela, sevmediğim şarkıyı beni kesseniz söyleyemem. Sevmediğim şarkıyı kafam reddediyor, zaten ezberleyemiyorum.

CAZ'I KEŞFEDİYORUM
* 'Siyah-Beyaz' adlı sinema filminizin vizyon tarihi netleşmemişti, belli oldu mu?
Geçen yıl Tuncel Kurtiz, Taner Birsel, Nejat İşler ve Erkan Can ile çektik. Nisan ayında gösterime girecek. Orada da belki bir caz şarkısı söyleyeceğim. Son dönemde yoğun derecede caz dinliyorum. Yeni yeni keşfediyor ve keyfini çıkarıyorum. Sarp Maden'in 'Ardından' adlı albümünde de vokal yaptım hatta.

TÜRKİYE'Yİ BAŞTAN BAŞA DOLAŞIYOR
Şevval Sam ve kalabalık orkestrası Türkiye'yi karış karış geziyor. Sam, Hayal Kahvesi Bistro'da düzenlenen 'Eşsiz Lezzet Geceleri'nin ikincisini yaptığnı ama devamının geleceğini söyledi.