Tahran zirvesinde Türkiye'nin tezlerinin kabul edilmediğini, Türkiye'nin İran ve Rusya'nın stratejisine tabi olduğunu söyleyen Altay, İdlib krizinde göç dalgasının başladığını, bedelini en ağır ödeyecek ülkenin önce Türkiye, sonra AB ülkeleri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, cihatçıları, 'iyi cihatçılar', 'kötü cihatçılar' diye ayırmaktan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Altay, Türkiye'nin, bütün paydaş ülkelerle sıcak diplomasi götürmesi, AB'ye tehlikenin büyüklüğünü anlatması, Suriye sınırları içinde insani koridorun açılarak İdlib'deki sivillerin Suriye içerisindeki güvenli bölgelere yerleştirilmesi için çalışması gerektiğini söyledi.
'İDLİB ARTIK ULUSAL GÜVENLİK SORUNUDUR'
Altay, İdlib'de Türkiye'nin 12 gözetleme noktası bulunduğunu anımsatarak, "Gözetleme noktasına gönderdiğimiz askerlerimiz güvenliğin sağlanması için atılan adım var mı? Hava desteği planlandı mı?" sorularını yöneltti. Altay, hükümet ve TSK'yı bu konuda tedbir almaya çağırarak, şunları kaydetti:
"Hükümetin alacağı her türlü doğru tavır ve tutumda desteğimiz olacaktır. Ama muhalefet olarak hükümeti uyarmayı da görev sayıyoruz. BM derhal devreye girmeli, Türkiye, İdlib'te bütün muhalif grupların silah bırakması için yoğun temas içinde olmalıdır. İdlib artık ulusal güvenlik sorunudur. Türkiye'nin İdlib konusunda diplomasiyi elden bırakmadan Suriye merkezi yönetimini de yok saymadan, diplomatik süreci yürütmesi lazım. Gelecek her yüz bin göçmenin on bini terörist olacaktır, cihatçı unsurlar da sivillerin içine karışarak Türkiye'ye gelecektir. "
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...