Fransa, mevcut konjonktürün de etkisiyle, siyasi yelpazenin aşırı solunun ve aşırı sağının yükselip ana akım partilerin eskisine oranla çok daha zorlandığı bir ortamda sandık başına gidiyor. Yeni cumhurbaşkanını belirlemek için yarın yapılacak seçimlerin ilk turunda hiç olmadığı kadar bölünmüş ve belirsizliğin son ana kadar süreceği bir tablo söz konusu. Son anketlerin, özellikle piyasalar ve Avrupa Birliği açısından, “kara senaryo” olarak değerlendirilen radikal sağcı Marine Le Pen ile radikal solcu Jean-Luc Melenchon’un ilk turu aşmasının “imkansız olmadığını” göstermesi endişeyi artırıyor.
Le Pen ve Melenchon’un birlikte, 7 Mayıs’ta yapılacak ikinci tura geçmesi teoride ihtimal dışı olmasa da Cumhurbaşkanı François Hollande’ın yönetiminde bakan olarak görev yapıp istifa eden Emmanuel Macron ile Le Pen’in bir sonraki turda karşı karşıya gelmesi en olası senaryo olarak görülüyor.
Gerek AB gerekse piyasalar açısından en ideal sonuç, Macron ile Cumhuriyetçilerin adayı eski Başbakan François Fillon’un ipi göğüslemesi olsa da bu denklemin gerçekleşme ihtimali oldukça güçleşmiş durumda. Hakkındaki yolsuzluk iddiaları ve yargının devreye girmesiyle zayıflamasına rağmen yarıştan çekilmeyen ve ilk turu Macron ile geçeceğini düşünen Fillon’un öne çıkan özelliği, diğer adaylara oranla çok daha fazla “devlet tecrübesi” bulunması.
İngiltere’nin ayrılma kararının (Brexit) şokunu henüz atlatamayan AB, olası bir “Frexit”i tetikleyecek bir sonuç çıkması ihtimali nedeniyle diken üstünde. Le Pen başından bu yana AB karşıtı ve göreve gelmesi halinde AB üyeliğini referanduma götürme taahhüdü altına girdi. Jean-Luc Melenchon da “Avrupa’yı ya değiştiririz ya da terk ederiz” söylemini benimsemiş durumda.
İlk turun favori adayları olarak görülen Le Pen ve Macron’un tam zıtlık içinde olduğu konuların başını AB çekiyor. Le Pen, ulusal sınırların güçlendirilmesini isterken Macron, AB’nin dış sınırlarının güçlendirilmesiyle terörizmle daha iyi mücadele edileceği görüşünde. Marine Le Pen, Euro’dan vazgeçilmesinden yanayken Emmanuel Macron, Avrupa Birliği ortak pazarının Fransa’nın refahı için ana unsur olduğu görüşünde.
Fransız IPSOS/Sopra Steria tarafından 19-20 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen ankete göre son tablo:
Jean-Luc Melenchon: %19
François Fillon: %19
Marine Le Pen: %22
Emmanuel Macron: %24
Seçim kampanyasının en belirgin özelliklerinden biri, 2007 ve 2012 seçimlerinin aksine, Türkiye konusunun ikinci planda kalması oldu. Anketlerde ilk dört sırada gösterilen adayların Türkiye’ye bakışını şu şekilde özetlemek ise mümkün:
Emmanuel Macron: Genel olarak belirgin bir Türkiye karşıtlığı yok. AB ile Türkiye arasında 18 Mart’ta imzalanan mülteci odaklı mutabakata karşı.
Marine Le Pen: Hem Türkiye’nin AB’ye katılımına hem de 18 Mart mutabakatına kesinlikle karşı.
François Fillon: 2004’te Türkiye’nin AB üyeliğinden yanaydı. Sonrasında pozisyonunu değiştirdi, söylemini sürekli sertleştirdi.
Jean-Luc Melenchon: Türkiye konusunda sert bir söyleme sahip. Zaman zaman PKK’ya net destek olarak yorumlanabilecek açıklamalar yapıyor. Türkiye’nin üyeliği konusunda çekinceleri var.
Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...