Bu gelişmelerin eşliğinde gözler bir kez daha İdlib'e çevrildi. Peki, İdlib'de kim ne istiyor, bundan sonra ne olacak?
2011 yılında başlayan Suriye'deki iç savaşın son perdesi durumunda olan ve son dönemde Türkiye, Rusya ve İran arasındaki en önemli görüşme başlığı haline gelen İdlib, bölgedeki güç mücadelesinin sonucunu belirleyecek.
Öncelikle son bir hafta içerisinde İdlib üzerinden yaşanan önemli olayları ve açıklamaları kısa kısa hatırlamak gerekiyor;
Suriye'de Şam yönetimine bağlı askeri güçler 3 Şubat günü İdlib'de 7'si asker 1'i sivil 8 kişinin şehit olduğu Türk askeri konvoyunu vurmuştu. Saldırı sonrası ilk açıklama Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan gelmişti; Askerlerimizin kanı yerde kalmayacak, failler hesap verecek.
OPERASYON DEVAM EDİYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna ziyareti öncesi İdlib'deki saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, "Şu anda zaten harekat devam ediyor. Tespit edilen 40'a yakın nokta şu anda sürekli operasyonun hedefleri arasında ve ilk belirlemelere göre de 30 ila 35 civarında karşı taraftan Suriyeli etkisiz hale getirilmiş vaziyette. Fakat noktayı koymak yok, aynı şekilde operasyon devam ediyor" ifadelerini kullanmıştı.
Saldırı sonrası Rusya, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye hükümet güçlerinin atışlarının hedefi olduğu sırada İdlib’deki eylemleri konusunda kendilerine bilgi vermediğini açıklamıştı. Rusya'nın yaptığı açıklamaya cevap veren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Rusya'ya bilgi verilmediği şeklindeki açıklama doğru değil. Türkiye, Rusya'ya düzenli ve anlık bilgi vermektedir" demişti.
Öte yandan Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Feysal Mikdad, Türkiye’nin İdlib’deki eylemlerinin Nur-Sultan ve Soçi anlaşmalarının kaba ihlali olduğunu savunurken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, "Rusya ve Türkiye orduları, İdlib'deki durum konusunda sürekli iletişim halinde" demişti.
Ukrayna ziyareti dönüşü İdlib üzerinden Rusya hakkında daha ılımlı bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da bir ciddi çelişki içerisine girmemize gerek yok. Bunu niye söylüyorum? Biliyorsunuz bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var (S-400, Türk Akım, Nükleer Santral vb)" demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. İki liderin görüşmesinde İdlib konusunun gündeme gelmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İdlib’de çatışmaların önlenmesi maksadıyla bölgeye sevk edilen Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına Esed rejimi tarafından düzenlenen saldırının, Suriye’de barış için yürütülen ortak çabalara darbe vurduğunu ifade etmiş, Türkiye’nin benzer saldırılara karşı meşru müdafaa hakkını en sert şekilde kullanmaya devam edeceğini belirtmiştir.
ABD'DEN DESTEK İRAN'DAN ARABULUCULUK ÇAĞRISI
Saldırı sonrası açıklama yapan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye ve Türkiye’ye İdlib’deki çatışmalara son verme çağrısında bulunurken, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, "Bu tehlikeli çatışmaya bir an önce son verilmelidir. Rusya politikalarını değiştirmeli" demişti.
ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft, "ABD, Türk askerlerinin ölümüne neden olan Esad rejiminin Türk gözlem noktalarına haksız saldırılarıları karşısında NATO müttefiki Türkiye'ye meşru müdafaasında tam destek veriyor" açıklamasında bulunurken, İran'ın BM Daimi Temsilcisi Takht Ravanchi, Tahran'ın Türkiye ile Rusya arasındaki İdlib'le ilgili ihtilafların ortadan kaldırılması için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu söylemişti.
SURİYE ORDUSU GÖZLEM NOKTALARINDAN ÇEKİLSİN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup konuşmasında, "Suriye'de anlaşmalara uyulmuyor. İdlib'deki saldırı Türkiye açısından Suriye'de yeni bir dönemin miladıdır" dedi. "Suriye ordusunun bu ay gözlem noktalarından çekilmesini isteyen Erdoğan, "Derin ilişkilere sahip olduğumuz Rusya'dan tek beklentimiz hassasiyetleri anlamasıdır" ifadelerini kullandı.
SURİYE ORDUSU SERAKİB'İ ELE GEÇİRDİ
İdlib'in doğusunda bulunan ve yakınında TSK gözlem noktalarının yer aldığı Serakib kasabasını ele geçiren Şam yönetimine bağlı askeri güçler, İdlib ile Halep kırsalında 600 kilometrekare genişliğindeki bir alanda kontrolu sağladığı bilgisi paylaşıldı.
Saldırı sonrası, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İdlib'deki gözlem noktalarını güçlendirme amacıyla bölgeye yoğun bir şekilde askeri sevkiyat gerçekleştirirken, Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarına yönelik İdlib'de yapılacak her türlü saldırıya misliyle karşılık verileceği ve gözlem noktalarının görevlerine devam edeceği açıklamasında bulundu.
TÜRKİYE VE RUSYA'DAN ÖNEMLİ TOPLANTI
8 Şubat günü önemli bir gelişme yaşandı; Rusya heyeti, İdlib başta olmak üzere Suriye gündemiyle Dışişleri Bakanlığı'nda Türkiye heyetiyle görüştü.
Görüşmeye ilişkin Türkiye Dışişleri Bajanlığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Heyetler arası görüşmelerde İdlib’teki durum ele alındı, sahada bir an önce sükünet sağlanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi için atılabilecek adımlar üzerinde duruldu. Görüşmelere önümüzdeki hafta devam edilmesi kararlaştırıldı."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ise, 7 Şubat'ta yaptığı açıklamada, "Belki mart ayı içerisinde bir Astana süreci toplantısı yapılabilir. Bunun çalışması sürüyor" ifadelerini kullanmıştı.
İDLİB'İ KİM KONTROL EDİYOR?
2015 başlarında Nusra ve Ahrar’uş Şam’ın başını çektiği cihatçı gruplar ‘Fetih Ordusu’nu kurmuş ve bu gruplar Mart 2015’te başlattıkları büyük çaplı bir saldırı sonrasında İdlib’i ele geçirmişlerdi.
Bugün İdlib'de on binlerce savaşçı olduğu tahmin ediliyor. Bunlar içinde Ahrar El Şam ve Nur El Din El Zenki'nin olduğu Cabat Tahrir Örgütü, Hayat Tahrir El Şam (HTŞ) ve Cabat El Vatan lil Tahrir gibi çok sayıda fraksiyon ve farklı gruplar iç içe geçmiş bulunuyor.
TÜRKİYE İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
İdlib, Astana ve Soçi Mutabakatı çerçevesinde Suriye'de oluşturulan dört Gerilimi Azaltma bölgesinden biri olarak belirlenmişti. Mutabakat kapsamında Türkiye İdlib içine 12 gözlem kontrol noktası kurmuştu. Vilayet, bölge aktörlerinin her biri için kendi çıkarları doğrultusunda stratejik öneme sahip.
Türkiye İdlib'in düşmesi durumunda Suriye coğrafyasında kontrol ettiği bölgelerinde tartışmaya açılacağı endişesiyle İdlib'in Astana ve Soçi Mutabakatı çerçevesinde belirlenen sınırla geri dönülmesini istiyor.
İdlib'e müdahalenin gündeme gelmesi nedeniyle sınır hattında güvenlik önlemlerini arttıran Türk Silahlı Kuvvetleri, İdlib'i çevreleyen 12 gözlem noktası da beton bariyerler ve ateş destek vasıtalarıyla güçlendirilmiş durumda. Türkiye'nin kurduğu 12 gözlem noktasından 3'ü Şam yönetimine bağlı askeri güçlerin kontrol ettiği bölge içerisinde kaldı.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Şam yönetimine bağlı askeri güçler İdlib'de ilerleyişini sürdürse; İlk önce bölgede yaşayan sivil halk için yeni bir insani kriz anlamına geliyor. İdlib vilayetini kontrol eden savaşçılar için ise, ya Türkiye sınırına doğru çekilecekler veya Esad'a bağlı askeri güçlere karşı direnmeye çalışacaklar. Rusya'nın desteklediği Esad'a bağlı askeri güçlere karşı direnmeleri şimdilik olası gözükmüyor. Savaşçılar ya teslim olacaklar veya acı sonu karşılayacaklar.
Rusya ve İran'ın desteğini alan Şam yönetimi Suriye içerisindeki silahlı çatışmalara son vermek için İdlib'de kontrolü mutlaka sağlamak ve Suriye topraklarında kontrolü dışında bulunan alanlar için harekete geçmek istiyor. Türkiye ise Rusya üzerinden Astana ve Soçi Mutabakatı benzeri yeni anlaşmanın alt yapısını oluşturmaya çalışacaktır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...