Sağ/sol reflekslere özen göstermesi ile siyasetin yıldız adaylarından birisi oldu...
Muhalefetin lider sıkıntısı çektiği bir dönemin boşluğundan da istifade ederek...
İsmi liderlik, hatta Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçiyor(du)
Doğrusu halen de geçiyor ama...
İmamoğlu, kendisine tanınan büyük krediyi iktisatlı kullanmayı öğrenmeli!
Karar verme, hızlı düşünme konusunda biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu, İstanbul’un sel felaketinde anladık!
Çalışma ekibinin de henüz oturmadığını öğrenmiş olduk.
İmamoğlu, hükümetin icraatlarına duyulan alerji ve iktidarın kendisine yönelik stratejik yanlışlıklarının etkisi ile başkan oldu.
Henüz ortaya bir eser koymuş değil.
Zamanla büyük eserler koyabilir mi?
Olabilir.
Ama...
Sürekli, iktidar karşıtlığını domino edecek siyaset üretmek, bir süre sonra işlemez hale gelecektir!
Seçmen, “Tamam arkadaş, iktidarın yetersiz olduğunu bildiğimiz için seni seçtik zaten. Sen ne yapıyorsun?” dediği zaman...
Kronometresi hızla geriye sarabilir...
Elbette halen güçlü mazeretleri var.
Meclis çoğunluğu yok, belediye iktidar kadrolarıyla çakılı ama...
Mazeret siyaseti aşınmaya mahkumdur.
Daha da ötesini yazalım..
Kısa süre önce siyaseten ağır bir hata yaptı.
Şu sözler İmamoğlu’na ait;
“Erdoğan ne kadar sembolikse, ben de o kadar sembolüm!”
Hay Allah...
Şu sözlerin neresini düzelteceksiniz...
Bu sözler kibir olarak algılanmaya müsait...
Bu sözler belki liderin söyleyebileceği kelimeler olduğu için Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı da hürmetsizlik olarak algılanabilir.
Bu sözler milletin “Cin olmadan, kimi çarpıyorsun?” itirazına neden olabilir..
Yani neresinden baksan kötü...
Anlamsız...
Ve irite edici.
Bırak, başkası övsün seni!
Sayın İmamoğlu;
Sizin hiç danışmanınız yok mu?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...