Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, “Atatürk, yaşasa Türkiye’nin hangi sorununa öncelik verirdi?” başlıklı yazısında, “Eğer bugün, Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı yapacağı ilk iş hemen, eğitim/ öğretim müfredatı ve ders kitaplarında akıl ve bilimin dışında yer alan hususları tespit ettirip, bunların ayıklanmasını sağlamak olurdu” ifadelerini kullandı.
“Mustafa Kemal için eğitimin dayanacağı temel nitelik ise eğitimin ilime, fen bilimlerine ve akla dayandırılmasıdır” diyen İlker Başbuğ şöyle devam etti:
“Türkiye’de yıllardır tartışma konusu yapılan husus ise; eğitimin akla ve bilime dayandırılmasının İslam dini ile ne kadar uyumlu olduğudur. İslam dünyası Abbasiler döneminde ilimde zirveye yükselirken, Batı dünyası bilgisizlik ve karanlık içindeydi. İlmin öğretildiği medreseler, Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet döneminde tepede iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminin sonlarında gerilemeye başlamıştır. Peki, medrese eğitimindeki bu gerilemenin nedeni nedir?
17. yüzyılda yaşayan Kâtip Çelebi, medreselerdeki gerilemenin nedenini şöyle tespit etmiştir:
‘Medreselerdeki gerilemenin nedeni eğitimden akli ve müspet ilimlerin kaldırılmasıdır.’
Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, “Atatürk, yaşasa Türkiye’nin hangi sorununa öncelik verirdi?” başlıklı yazısında, “Eğer bugün, Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı yapacağı ilk iş hemen, eğitim/ öğretim müfredatı ve ders kitaplarında akıl ve bilimin dışında yer alan hususları tespit ettirip, bunların ayıklanmasını sağlamak olurdu” ifadelerini kullandı.
“Mustafa Kemal için eğitimin dayanacağı temel nitelik ise eğitimin ilime, fen bilimlerine ve akla dayandırılmasıdır” diyen İlker Başbuğ şöyle devam etti:
Türkiye’de yıllardır tartışma konusu yapılan husus ise; eğitimin akla ve bilime dayandırılmasının İslam dini ile ne kadar uyumlu olduğudur. İslam dünyası Abbasiler döneminde ilimde zirveye yükselirken, Batı dünyası bilgisizlik ve karanlık içindeydi. İlmin öğretildiği medreseler, Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet döneminde tepede iken, Kanuni Sultan Süleyman döneminin sonlarında gerilemeye başlamıştır. Peki, medrese eğitimindeki bu gerilemenin nedeni nedir?
yüzyılda yaşayan Kâtip Çelebi, medreselerdeki gerilemenin nedenini şöyle tespit etmiştir:
‘Medreselerdeki gerilemenin nedeni eğitimden akli ve müspet ilimlerin kaldırılmasıdır.’
Ahmet Cevdet Paşa 19. yüzyılda yaşayan büyük bir düşünürdür. A.Cevdet Paşa, medreselere giriş imtihanlarında adaletin yok olmasını, imtiyazlılara öncelik verilmesini, liyakatin dikkate alınmamasını medreselerdeki çöküşün ana nedeni olarak görmüştür.Osmanlı’da; dini konular, yargı ve eğitim sisteminin yürütülmesinde sorumluluk taşıyan ‘ilmiye’ sınıfı böylece bozulmuştur.
Bunun neticesi olarak da; örneğin müzisyenden kazasker yapılmıştır.”
“İMAM HATİP LİSELERİNİN SAYISININ ARTIRILMASININ NEDENLERİ NEDİR?”
İlker Başbuğ “2012 yılından itibaren, Türkiye’deki eğitim ve öğretimin ciddi gerilemekte olduğunu OECD raporları göstermektedir. Türkiye matematikte 72 ülke arasında 49., fen bilimlerinde 52., okuma ve anlamada ise 50.’dir” bilgisini paylaştı.
Yazısında “Son yıllarda İmam Hatip Liselerinin sayısında ciddi bir artış görülmektedir. 2006’da 455 olan sayı bu yıl 1452’ye çıkmıştır” değerlendirmesinde bulunan İlker Başbuğ şunları kaleme aldı:
“2019 yılı bütçesinde Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 8 milyar 679 milyon liranın Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne ayrılmış olması, İmam Hatip Liselerinin sayısının artabileceğini düşündürmektedir. Buna karşılık devam eden 10 Fen Lisesi’nden başka Fen Lisesinin kurulacağı da görülmemektedir.
Her şeyden önce şu hususun hatırlanmasında yarar vardır. Elbette İmam Hatip Liseleri’ne ihtiyaç vardır.
Aksi takdirde Mustafa Kemal döneminde 1924’te İmam Hatip Mekteplerinin neden açıldığını izah etmekte zorlanılır.
Ancak burada sorulması gereken sorular şudur:
İmam Hatip Liselerinin sayısının artırılmasının nedenleri nedir? Bu artışa olan ihtiyaç nedir?
Eğer İmam Hatip Liselerinin sayısının gittikçe artırılması hedeflenmiş ise; II. Mahmud döneminde yaşanan iki farklı kültürü, iki farklı eğitimi temsil eden insanların ortaya çıkabileceği ve bunun yaratacağı sorunların ülkeye verebileceği zarar düşünülmemekte midir?
yüzyıldaki Türkiye’nin, 17. yüzyılda Kâtip Çelebi’nin, 19. yüzyılda II. Mahmud’un ve Ahmet Cevdet Paşa’nın ve 20. yüzyılın başında Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği ve çözmeye çalıştığı eğitimdeki sorunları tekrar yaşaması gerçekten ülke için büyük kayıp olur.
Çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkılması ancak, eğitim ve öğretimde aklın ve bilimin rehber alınması ile gerçekleştirilebilir.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...