Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, 17 Eylül 2015'te, Rize'den memleketi Malatya'ya giderken, PKK'lılar tarafından kaçırılan Astsubay Semih Özbey'in ailesine yazdığı mektubu okurlarıyla paylaştı.
Saygı Öztürk, "4 yıl önce kaçırılan askerden mektup var" başlıklı yazısında "Semih Özbey, Ferdi Polat, Müslim Altıntaş, Adil Kavak, Sedat Yabalak, Sedat Vardar, Vedat Kaya, Sedat Sungur'un yıllardır bölücü terör örgütü PKK'nın elinde olduğunu belki bilenimiz azdır. Onların dışında isimlerini öğrenemediğim 4 askerimizin daha teröristler tarafından tutulduğunu öğrendim" ifadelerini kullandı.
Terör örgütünün kaçırdığı güvenlik görevlilerimizle bağlantı kuran bir dernek yöneticileri tarafından teslim alınan mektupta Semih Özbey, "CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi olmak üzere, İnsan Hakları Derneği yöneticilerine de bizim için bir şeyler yapmalarını beklediğimizi önemle iletmek isterim" çağrısında bulundu.
İşte Saygı Öztürk'ün yazısındaki ilgili kısım;
Terör örgütünün kaçırdığı güvenlik görevlilerimizle bağlantı kuran bir dernek yöneticileri geçen nisan ayında mektupları ailelerine verdi. Onların, terör örgütünün elinde yıllardır tutulduğu gerçeğini de dikkate alıp Astsubay Semih Özbey'in mektubundan bölümler okuyalım:
"Aileme; bu mektubun size ulaştırılıp, ulaştırılmayacağını bilmeden size yazıyorum. Bütün aile üyelerim umarım hepiniz iyisinizdir. Beni soracak olursanız, iyi olmaya çalışıp kavuşacağımız gün için sabrediyorum. 'Ben buradayım, sağım, ölmedim, yaşıyorum' demek için yazıyorum. Sesimizi artık birileri duysun diye yazıyorum. Burada bize mektup yazma imkanı yıllar sonra çok geç olsa da verildi. 'Mektup yazabilirsiniz biz ileteceğiz' denildi. Ben de bu imkanı değerlendiriyorum ve size yazıyorum.
Sakın üzülmeyin, umudunuzu kaybetmeyin, hep taze tutup, koruyun. Dışarıda hayat normal seyrinde devam ediyor, bunun farkında ve bilincindeyim. Ben buradayım diye kendinizi hayattan ve olaylardan soyutlamayın, uzak tutmayın, hayatın normal akışına ve seyrine uyun istiyorum. Anne ve babamın ellerinden, kardeşlerimin yanaklarından öperim. Büyük küçük herkese selam söylüyorum. Allah'a emanet olun."
Semih Özbey'in 15 Nisan 2019'da yazdığı mektupta, kendi durumlarıyla ilgili düşüncelerini de şöyle aktarıyor:
"Bizim için yoğun bir şekilde uğraştığınızı ve çaba sarf ettiğinizi duydum ve gördüm. Daha sonra 22 Haziran 2017'de yine Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Şubesi'nde sizler konuşurken, görüntülerinizi canlı olarak izledik. Tabii burada sürekli TV izlediğimiz anlaşılmasın, biz üç buçuk yıl içerisinde bir buçuk ay TV ya izledik ya da izlemedik. Bu görüntüler bize özel olarak izletildi. Videolardaki konuşmalarına baktığımda genelde devletin bizim için bir şeyler yapmadığından yakınıp bahsederken 'sabredin' diyerek sizi hep oyalamasından yakınmaktasınız. Bizim için yapılması gerekenler veya oluşması gereken ortam için kurumların, STK'ların devletin çağrı yaparak kamuoyu oluşturması gerekiyor. Ama anlaşılan buna pek fırsat tanındığı söylenemez. Fakat onca çabaya rağmen, tam anlamıyla yeterli kamuoyu oluşmuyor.
ÖRGÜT VE DEVLET ARASINDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, hükümetten bizim için bir şeyler yapmasını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir vatandaşı olarak istemekte, talep etmekte ve beklemekteyim. Bunun dışında tüm siyasi partiler, başta; CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi olmak üzere, İnsan Hakları Derneği yöneticilerine de bizim için bir şeyler yapmalarını beklediğimizi önemle iletmek isterim. Şimdi biz örgüt ve devlet arasında sıkışıp kalmış durumdayız. Örgüt 'Devlet istemezse bırakmayız, yoğun bir kamuoyu oluşmazsa bırakmayız' diyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...