Hayat, Erkan Mumcu’ya “kritik bir görev” yüklüyor. Mumcu, her önemli siyasetçinin belki ömründe bir kere karşı karşıya kalabileceği türden “anahtar bir misyon”un aktörü konumuna geldi.
Her ne kadar, “hukukidir, değildir” veya “Anayasa’nın gereğidir, hayır bu zorlamadır” gibi tartışmalar yapılsa da ve her ne kadar AK Parti kurmayları tarafından “asla ciddiye almıyoruz” denilse de Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 tartışması son derece hayati bir noktaya tırmandı.
Mumcu, böylesi durumlar için “siyaset bazen askerlik yapmanızı ister” derdi. Kendisi, kuruluş aşamasında AK Parti saflarına katılmasını o günlerde bizlere böyle açıklamıştı. Aynı Mumcu, “askerlik bir kere yapılır” demişti, “fedakârlık her zaman aynı kişiden beklenemez” anlayışıyla...
AKP saflarına katılması, “memleket için ne gibi bir fayda getirdi” bilemem ama Mumcu asıl şimdi “askerlik olarak tarif ettiğine benzer bir görev”in üstesinden gelmek durumunda.
AK Parti’ye katıldığı dönemde, “bu siyasi oluşum merkezde konumlanacak algısı” yaratılmasına katkı veren Mumcu, sonradan ayrılırken ağır eleştirilerde bulunduğu iktidar partisi karşısında yine tarihi bir role bürünmüş durumda. Neresinden baksanız ilginç bir gelişme...
Mumcu ve partisindeki 18 milletvekili arkadaşının oylamaya katılması, ret oyu vermesi halinde bile “Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yolu” tamamen açılabilir.
Oylamaya katılmazlarsa AK Parti’nin bu rakama ulaşması mümkün gözükmüyor. O zaman da “anti-demokratik bir zorlamanın aktörü” konumuna düşebilir. Gerçekten çok zor bir karar...
Ama siyaset böylesi dönemlerde dahiyane çözümler bulabilmeyi gerektirir. Politika sahnesinde güçlü bir figür olarak daima var olabilmek veya tarihe geçebilmek bugünlerin kararlarından geçiyor.
Peki Mumcu ne yapacak? Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oylamaya katılacaklar mı, ya da bugünden bizim görmediğimiz “son dakika mucizesi” yaratarak “bir ara formül mü üretecek?”
Mumcu: “Tartışma saçma, 367 filan gerekmez”
Serdar Akinan’ın önceki akşam SKYTURK’te yayınlanan Hafta Başı programında Mumcu’ya Nuray Mert ve Murat İde ile birlikte bu soruları yönelttik, iki saatlik yayının 50 dakikasını bununla geçirdik. Mumcu, “oylamaya katılıp katılmayacağımıza dair kararımızı henüz vermedik” dedi. Yani sürecin ilerlemesini bekleyecek, zaman kazanacak. Erdoğan’ın “adaylık için son ana kadar bekleme taktiğine” benziyor.
Peki hukuki açıdan 367 tartışması nasıl yorumlanmalı?
“Bir hukukçu olarak bu tartışmayı saçma buluyorum. 367 filan gerekmez” diyen Erkan Mumcu, ancak konunun “siyasi zeminde” değerlendirileceğini belirterek, açık açık “siyasi karar vereceğiz” görüşünü dile getiriyor. ANAVATAN lideri, ısrarlı sorularımıza “kararımı vermedim ama versem de burada şimdiden açıklamazdım” çizgisini sürdürünce benim şu sorum ister istemez havada kaldı: “Bir lider, ‘hukuken saçma buluyorum’ dediği bir konunun yanında siyasi karar alabilir mi?”
İşte Mumcu’nun sözleri: “Demokrasi dışında, iç tüzük oyunlarıyla çözüm aramak yerine demokrasinin bize sunduğu imkanlarla çözüm bulabiliriz. Anayasa değişikliği yapalım, Cumhurbaşkanını halka seçtirelim. Hâlâ vakit var. CHP bizimle işbirliği yapsın hemen başvuruyu yapalım. İktidarın tavrını da görelim. İktidar o zaman da kaçarsa biz tavrımızı belirleriz. Ama bu yollar denenmeden ben başka bir senaryoya angaje olmayı, birilerinin fantazisine destek vermeyi doğru bulmuyorum.”
Mumcu’nun stratejisi...
Benim anladığım kadarıyla Erkan Mumcu’nun stratejisi şöyle:
Erkan Bey bu kaotik ortamda öyle bir karar vermek istiyor ki, hem ülke kazansın, hem partisi. Hangi yönde karar verirse versin bu ‘anlatılabilir’ olsun. Yaşı da daha genç olduğu için uzun yıllar siyaset yapacağını biliyor ve yarın bir gün karşısına bu kararın çıkartılmasını istemiyor. Bir oyun planı var ve adım adım onu uygulayacak.
Yayın sırasında Erdoğan’la ilgili konuşurken dili sürçen Mumcu, “Sayın Cumhurbaşkanı” ifadesini kullandı, sonra düzeltti. AK Parti’ye yönelik eleştirilerini “içerik olarak değil” ama “üslup olarak” yumuşatmıştı. Zaten, kendisi “AKP’den ayrıldığım dönemdeki çok sert ve haşin eleştirilerimi yanlış buluyorum” diye özeleştiri yapıyor.
Mumcu, son zamanlarda ağırlıklı olarak yeşil tonlu kravatları tercih ediyor. Partisinin renkleriyle uyumlu hale getirmek için yeşil rengi çok sık kullanıyor. Eskiden de Mumcu’nun yeşil tutkusu eşi Işın Hanım’ı rahatsız edermiş. Bu konuda anlaşamazlarmış. “Her yurtdışına gidişimde yeşil kravatlar alırdım. Işın kızardı. Ama şimdi partinin rengi de yeşil oldu. Hani, keçinin sevmediği ot yanında bitermiş” diyerek gülüyor. Yemekte Trilye’deydik. Mumcu “Türkiye’nin en iyi balıkçısı” dedi. “Galata’da balık ekmek yerdik, ne kadar lezzetliydi” diye de gençlik özlemini dile getirdi.
İsmail Küçükkaya-AKŞAM
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...