MÜSİLAJIN DERİNDEKİ VARLIĞI SÜRÜYOR
Marmara Denizi'nde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın gerçekleştirdiği seferberlik sonucunda müsilaj yüzeyden temizlendi. Ancak denizin 20-30 metre derinliklerinde müsilaj halen varlığını sürdürüyor.
Dalgıç ve su altı Serço Ekşiyan'ın su altı görüntülerinde 20-30 metre derinlikte müsilajın halen denizi tehdit ettiği ve yoğunluğunu sürdürdüğü görülüyor. Görüntülere, büyük parçalar halinde bulunan müsilajın görüş mesafesini de azalttığı yansıdı.
Akdeniz'in en önemli canlısı deniz çayırları. Oksijen kaynağı olan bu canlılar, sudaki katı maddeleri çekerek suyu berraklaştırıyor, kıyı erozyonunu engelliyor, yavru balıklar ve makro organizmalara da sığınak görevi görüyor.
Kuzey Ege'de çekilen görüntülerde müsilaj nedeniyle ölen deniz çayırları görülüyor. Denizin 5-10 metre arasındaki derinliklerinde ölü deniz çayırlarının üzerindeki müsilaj dikkat çekiyor. Deniz tabanında etkili olan müsilaj, çayırların üzerini kaplayarak fotosentez yapmasını engelliyor ve böylece ölümüne neden oluyor.
SONBAHARDA YENİ BİR PLANKTON ÇOĞALMASIYLA YENİ ŞEYLER YAŞAYABİLİRİZ, ÖNGÖREMİYORUZ
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Deniz Biyoloğu Cem Dalyan, "Yüzeyde köpük dediğimiz tabaka gitmiş durumda ve derinlere doğru gittikçe müsilajın gerilediğini görüyoruz.
Ancak son yaptığımız istişareler 20-30 metre arasında hala yapının kendini koruduğunu gösteriyor. Aslında müsilajın başından beri aynı şeyi söylüyoruz; inip 20-30 metredeki müsilajı oradan kaldırmak değil.
Önemli olan atığı engelleyip, atık yönetimini doğru yapıp zamanla sonlanmasını beklemek çünkü; nasıl ki yaptığımız faaliyetler sonucu, insanoğluna bağlı olarak bu müsilaj oluştuysa, müsilajı sonlandırmak için yapacağımız şeyler başka kötü olaylara da neden olabilir.
Yapacağımız en iyi şey negatif ya da pozitif her şartta denizlerin üzerindeki, ekosistemler üzerindeki etkimizi azaltmak zorundayız. Yapacağımız şey başarılı bir atık yönetimi gerçekleştirmek ve müsilajın sonlanmasını beklemek.
Şu an ne olacağını öngöremiyoruz ancak müsilajın belli bir tabakada sıkışması belki de sonlanma yolunda işaret olabilir. Ama sonbaharda yeni bir plankton çoğalmasıyla yeni şeyler yaşayabiliriz, bilmiyoruz, öngöremiyoruz, göreceğiz" dedi.
"DENİZ PATLICANINI AVLAMAMIZ GEREKİYOR"
Dalyan, Kuzey Marmara'da deniz patlıcanının miktarının son dönemde arttığını belirterek, "Bu müsilajın ona avantaj sağladığı anlamına gelebilir. Doğada böyle zincirleme reaksiyonlar söz konusudur.
Eğer siz deniz patlıcanının besini olan şeyi ortamda bulundurursanız, sayısı artacaktır. Bu süreçlere izin vermemiz ve mesela deniz patlıcanını avlamamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
"TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURABİLİR"
Cem Dalyan, Kuzey Ege'de bir tehlikenin söz konusu olduğuna dikkat çekerek, "Marmara'nın suları üst akıntıyla Kuzey Ege'ye, Gökçeada ve Saroz civarına gidiyor. Oralarında yapısını bir miktar etkilemiş durumda.
Daha aşağılara da etki edebilir bu müsilaj. Daha aşağılarda yasak olmasına rağmen deniz patlıcanı avcılığı yapılıyor. Kuvvetli denetim mekanizmasıyla buna engel olmamız gerekiyor.
Çünkü hakikaten patlıcan müsilaja karşı bir savunma mekanizmasıyla onun çoğalmasına izin vermemiz gerekiyor ve bu kaçak avcılık üzerindeki denetimi sıklaştırmamız gerekiyor. Yaptığım dalışlarda Kuzey Ege'de bazı yerlerde ufak öbekler halindeki deniz çayırlarının tamamıyla yok olduğunu gördüm.
Deniz çayırları Akdeniz'in en önemli canlısı olarak kabul edilir. Bunun yok olması son derece önemli, tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Kökler görüntüledik ve o köklerin üstü tamamıyla müsilaj kaplıydı. Belli ki yok olmuş ve bunun önemli sebebi müsilaj" ifadelerini kullandı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...