Gazete Habertürk yazarı Prof. Dr. Temel Yılmaz, ozon tedavisiyle ilgili bilinmeyenleri yazdı.
Ozon tedavisi, son yıllarda yaşlanmayı önlemeden (anti aging) diyabet tedavisine kadar her derde deva tedavi yöntemi olarak kullanılmaya başlandı. Bu tedavinin gerçekten etkinlik alanı var mı, varsa kimler yararlanır, riskleri, yan etkileri nedir, bu hafta bu konuyu mercek altına aldık.
OZON NEDİR?
Ozon, renksiz kendine özgü kokusu olan bir gaz. Aslında oksijen bileşiklerinden biri. Havada soluduğumuz oksijen, iki oksijen (O2) atomundan oluşuyor. Ozon ise üç oksijen atom (O3) bileşiğinden oluşuyor.
Yapısı stabil değil. Üçüncü atomu kolayca serbestleşebilir veya başka bir hücreye aktarılabilir. Bu özelliği nedeniyle oksijenlenmesi yetersiz dokulara oksijen taşınması hedefleniyor.
Ozon aslında zehirli bir gaz. Bu özelliği nedeniyle etkili bir dezenfektan ve mikrop öldürücü. İçme sularının arıtma tesislerinin temizlenmesinde kullanılıyor. Belirli dozda vücudun zararlı organizmalarının temizlenmesi ve bu şekilde hem sterilizasyon hem de oksijen desteğiyle kronik yaraların iyileştirilmesi yönünde uygulamalar var.
UYGULAMA ŞEKLİ
Ozon uygulaması, saf ozon ve oksijenin karışımıyla yapılıyor. Ozon konsantrasyonu değişik oranlarda ayarlanabiliyor. Merkezlere göre farklı ozon uygulama yöntemleri var. En çok kullanılan yöntem, uygulama yapılan kişinin damarından alınan 50-100 ml kan ozonlanıp tekrar damardan verilmesi şeklinde.
Bazı merkezlerde damardan alınan çok daha az (3-5 ml) kan ozonla temas ettikten sonra kasa enjeksiyonla veriliyor. Bazı merkezlerde ise özel bot ve elbiseler giydirilip vücuda ıslatarak gaz şeklinde uygulanıyor.
Ozon uygulaması, etkinliğine bakılmaksızın akla gelen her yöntemde kullanılıyor. Bağırsak hastalıklarına iyi geliyor diye ozonlu suyu lavmanla rektal yöntemle, kadın hastalıklarını tedavi ediyor diye vajinal yoldan, romatizmal hastalıkları iyileştiriyor diye eklem için veren de var.
Ozon yöntemi ilk başlarda öncelikli iki hedefle uygulamaya başlandı: Kandaki oksijen düzeyini artırmak ve antiseptik özelliğinden yararlanmak.Özellikle yaşlılarda ve kronik hastalıklara bağlı damar yapısı bozulmuş kişilerde dokuları yeteri kadar oksijenlenemeyen ve beslenemeyen kişilerde ozon uygulamasının etkili olduğuna dair yayınlar var. Bunun dışında, ozonun dezenfektan özelliği nedeniyle bakteri, virüsleri yok ettiği, bu yolla yara tedavisinde iyileştirici etkisi olduğu yazılıyor ama bu konudaki çalışmalar yeterli değil.
Bugün interneti biraz karıştırdığınız zaman onlarca ozon uygulama merkezi, tıbbın hemen tüm alanlarında ozon tedavisinin yararlarıyla ilgili yüzlerce yazı görebilirsiniz.
Bu yazılarda ozonun Alzheimer’dan yaşlanmaya, kanserden diyabete, baş ağrısından eklem romatizma hastalıklarına, dolaşım hastalıklarından, ürolojik, kronik hastalıklara kadar her derde deva olduğu yazıyor.
Artık bu iş biraz çığırından çıkmış durumda ve bu konuda hastalar ciddi suiistimale uğruyor.
DİYABETİ İYİLEŞTİRİR Mİ?
Birkaç ay önce bir diyabetli hastam geldi. Tip 1 diyabetli, insülin kullanıyor. Ozon uygulamasıyla diyabetin geçtiğini duymuş. Bu işlemi yapan bir doktora gitmiş. Doktor hastaya üzerinde kendi adı yazılı bitkisel karışımlar veriyor. Bunların diyabeti iyileştireceğini, insüline gerek olmadığını söylüyor. İnsülini durdurup ozon uygulamasına başlıyor. Hasta kilo kaybetmeye başlıyor, kan şekeri 400’lere çıkıyor. Hasta prekoma halinde geldi, insülin tedavisiyle tekrar toparlandı, tekrar sağlığına kavuştu.
İki gün önce aynı doktorun başka bir hastası geldi. Hastanın diyabeti yok, kilosunu fazla buluyor, psikolojik sorunları var, hazımsızlık, şişkinlik, gaz sorunları tanımlıyor, ama sonuç değişmiyor, yine aynı uygulamalar yapılıyor. Üzerinde kendi adı yazılı aynı ot karışımlarını veriyor, yine bu hastayı da sorunların geçecek diye ozon uygulamasına yolluyor. Uygulama ucuz değil, Hastadan istediği para 5 bin lira civarında.
Bilimde ozon uygulamasının diyabet tedavisinde bir yeri yok. Bilimsel kanıtı da yok. Bu tür uygulamalar rant amaçlı merdivenaltı hekimlik uygulamaları.
Sadece iyileşmeyen diyabetik ayak yaralarında, bozulmuş damar yapısı nedeniyle yeteri kadar oksijenlenemeyen dokularda, oksijenlenmeyi artırarak yarar sağladığına dair çalışmalar olsa da bu uygulamadaki etkinlik bilim çevrelerinde ve Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edilmiş değil.
Diyabetik ayakta hiperbarik oksijen tedavisine göre etkisi daha zayıf ve üstünlüğü yok. Kısaca, ozonun diyabetin hiçbir döneminde kullanılır alanı yok.
YAN ETKİLERİ
Ozon uygulamasıyla doku oksijenizasyonunun artırılması mümkün. Kısa süreli iyilik hissi, yorgunluğun gitmesi, daha dinç hissetme gibi geri bildirimler olduğu da doğru. Ancak bundan uzun süreli bir yarar beklemek doğru değil.
Amerika’da ilaç ve gıda ruhsatlarını veren kurum olan FDA, hazırladığı raporu 1 Nisan 2017’de revize ederek yeniden yayınladı.
Bu yazıda ozonun toksik bir gaz olduğu, vücutta mikrop öldürücü etkisinin olabilmesi için insanın tolere edebileceği güvenli dozdan çok daha yüksek konsantrasyonda verilmesi gerektiği, spesifik ya da tamamlayıcı tıpta yeri olmadığı yazılmış.
Yine FDA, toksik etkileri nedeniyle merkezi sinir sisteminde, akciğerde tahriş yapabileceği, akciğer ödemine neden olabileceğine dair uyarılar yapmış ve güvenli doz aralığını bildirmiş.
Bütün bunlara rağmen ozon tedavisini ciddi bir bilim alanı olarak alıp araştırma ve geliştirmek için çalışmalar yapan meslek örgütleri ve kuruluşlar var.
Bu alanda uluslararası kriterlere uygun, kanıta dayalı daha fazla bilimsel araştırmaya gereksinim olduğu düşüncesindeyiz.
NE YAPMALI?
-Ozon uygulaması önerildiğinde, uygulamanın artı ve eksilerini iyi araştırın, size ozon tedavisi önerilen sağlık sorununuzla ilgili bir uzmana hekime danışın.
-Ozon uygulamasını ciddi ve kurallarına uygun uygulayan merkezler kadar merdivenaltı, rant amaçlı çalışan merkezler de var. Dikkatli olun.
-Diyabet tedavisinde ozon uygulamasının bir yeri yok, kanser de çok tartışmalı. Ozon alıyorum diye kendi asıl tedavi programınızı aksatmayın.
-Ozon konusunda, uygulamanın tıp alanında bir tamamlayıcı tedavi olarak kabul edilmesi için çalışma sonuçlarını bekleyin, yaptırmak için acele etmeyin.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...