Geçen haftaki yazımın başlığı; Biz Yıkarız Konakları, Onlar Yapar Konakları idi.
Konak yapımı, konak yıkımı konusuna bugün de devam edeceğim..
Şurası muhakkak ki, bu AKP iktidarı, siyasi tarihte, en çok tabiat ve kültür katliamı yapan iktidarların başında anılacaktır.. Neyin uğruna, yeni yeni Saraylarda oturma şaşaası ve yandaşlara daha çok paralar kazandırma uğruna..
Bu satırları yazma fikrini bana yine edebiyat tarihimizin büyük şair-yazarı Yahya Kemal Beyatlı(*) çağrıştırdı. Osmanlı’nın son döneminde Üsküp’te doğan, ilk eğitimini Balkanlarda yapan, gençlik günlerinde Paris gibi özgür ortamlarda yetişen bir büyük düşünürümüzdü.
Eserlerini karıştırırken, onun Kör Kazma makalesini bir daha okudum..
Makale şu satırlarla başlıyor:
“Dün Küçüksu'da Selîm-i Sâlis (III. Selim) hatıralarından olan karakolu, enkazından kimbilir ne deposu yapmak için yıkıyorlardı. Kör kazma Türk İstanbul'un bir uzvunu daha kırıyor, pencereleri çaprast (çapraz) demir kafesli, sarı badanalı Nizâm-ı Cedîd neferlerinin ilk karargâhı olan bu binalardan köşede bucakta birkaç tane daha var. Bu binalar ki, Üsküdar'da Selimiye Kışlası'nın yavrularıdır; bize bir asır evvel yeni bir hayata girdiğimizi hatırlatır…
Dört sene evvel bir ecnebi mimarla Haydarpaşa vapurunda idim, vapur denize açıldıktan sonra Anadolu sahili görünür görünmez bu ecnebi mimar «ne güzel mimari!» dedi.
Ben, Haydarpaşa Garı'ndan bahsediyor sandım.
«Son senelerde yeni yapıldı» dedim.
Yüzüme hayretle baktı «Hayır o müstekreh (tinkindirici) ambarı kasdetmiyorum, şu dört köşe kuleli bina güzel» dedi ve Selimiye Kışlasını gösterdi..
Bütün Türkler bu şehirde herhangi bir binayı kışladan fazla beğenir, çünkü beyinleri «yeni» dedikleri mikropla aşılanmış bir neslin çocuklarıdır onlar.
Bu illet, bu «yeni» sar'asıyle son asır Türkleri, kör kazmayı kaptılar, yıkılmadık ne resmî daire kaldı ne konak; dağılmadık ne eşya kaldı ne de döşeme; bereket versin frenklerden her şeyi bir şebek zekâsıyle kaptığımız gibi son zamanlarda da eski şark eşyasının, silahlarının, halılarının zevkini kaptık, belki bu münasebetle bir gün kendi eşyamızı sevmeğe alışırız!.
Onları yıkan kör kazma, kaza ve kaderin değil, bizim elimizdedir..”
Ve makale devam ediyor..
İşte Yahya Kemal’in içini yakmış olan o kör kazma günümüzde de yıkıp doğramaya devam ediyor. Bugün de milli servet olan ağaçlar, ormanlar katlediliyor, yerine yollar yapılıyor, Saraylar dikiliyor..
Bu manzara yalnız İstanbul’da değil, bütün Türkiye’de aynı.. Ormanı, tabiatı, tarihi yok et, yerine Saraylar yap.. Büyüklerimiz oralarda sefa sürsünler..
Saray denilince akla, tabii önce Osmanlı Padişahlarının yapıları gelir..
Sarayların ünlüsü Topkapı Sarayı idi.. Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı ve pek çok Padişahın içinde doğup büyüdüğü yapıt..
Dolmabahçe Sarayını ise Padişahlar hasbahçe olarak, içinde dinlenip eğlenecekleri Saray olarak yaptırmışlardı. Bu eğlence Sarayının o zamanki maliyeti 5 milyon altındı. Büyük Atatürk’ümüz, 10 Kasım 1938’de orada hayata gözlerini yumdu.
Nedense Tayyip Bey, bu Dolmabahçe Sarayını hiç sevmedi.. Sarayları için daha çok Anadolu yakasını tercih etti..
Osmanlı döneminde Padişahlar, Anadolu yakasında Devletin milyonlarca altınını savurarak, Beylerbeyi ve Vahdettin Saraylarını yaptırmışlardı. Ama aslında Beylerbeyi Sarayı Bizans’tan kalma bir Saraydı, adı da İstavroz Sarayı idi. II. Abdülhamit burada tutuklu kalmış ve ölmüştü.
Vahdettin Köşkü’nü ise Çengelköy Sırtlarında Padişah Vahdettin yaptırmıştı.
Tayyip Bey daha Başbakanken, Beylerbeyi Sarayı ve Vahdettin köşkünde resterasyonlar başlattı. Bunun için binaların bahçelerindeki ağaçları kestirildi, hatta bazı çevre binalar da istimlak edildi. Bu çalışmaları Tayyip Bey’in kendisi gidip bizzat kontrol etmişti.
Buraları yazlık çalışma ofisi haline getirip, Kısıklı’dan bu Saraylara gidip gelmesi rahat olsun diye, trafik düzenlemesini de değiştirtmişti.
Hatta o zaman MHP’li bir milletvekili, Vahdettin Köşkü için 172 milyon lira harcanmasını ayrıntılı bilgilerle dile getirmiş, bu paranın emeklilerin sağlık harcamalarına ayrılmış fon olduğundan falan söz etmişti.
Neyse..
Bunları yazarken yine içim daraldı.. Zaten az sonra Beşiktaş-Göztepe maçı başlayacak. Televizyonda seyredeceğim. Ankara’daki Saray savurganlıklarından, Atatürk Ormanı katliamlarından.. Tayyip Bey’in Aksaray’ından falan da söz etmeğe zamanım kalmadı.
Pek çok kitabımda bu konular vardır. Merak edenler artık onları, mesela şu kitabımda okusunlar(**)
(*) Yahya Kemal Beyatlı/Toker Edebiyat Kom. sa: 154.. Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected]
(**) Okuduğum Kitaplardan Tayyip Beye Satırlar/Yalçın Toker. sa: 59-82.. Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected]