2015 Kimya Nobel Ödülü’nü alarak ülkemizi gururlandıran Aziz Sancar ve eşi Gwen Sancar geçtiğimiz hafta Türkiye’deydi. Yoğun iş programından ötürü tarihi yarımadayı göremediğini, İstiklal’de yürüyüp simit alamadığını söyleyen bilim adamıyla başarısı, değişen hayatı ve özlemlerini konuştuk
Geçtiğimiz hafta Sancar biyokimya profesörü olan eşi Gwen Sancar'la birlikte çok sevdiği vatanına bir haftalık bir gezi düzenledi.
Önce Ankara'ya giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı bir törenle 2015 Yılı Nobel Kimya Ödülü'nün madalya ve sertifikasını Anıtkabir Komutanlığı'na takdim etti.
Ardından İstanbul'a gelerek Çalık Holding tarafından Four Seasons'ta düzenlenen Aziz & Gwen Sancar Vakfı'nın North Caroline Üniversitesi kampüsünün içerisinde hayata geçmesi için çalışmalarını sürdürdüğü Sancar Vakfı Türk Kültür Merkezi projesinin tanıtım gecesine katıldı.
Geceye katılan davetliler Aziz Sancar belgeselini gözleri dolu izlediler. Sancar sahneye çıktığında ise yürekten alkışladılar.
Gecede "Çalıştım, çok çalıştım ve bir şeyler başardım. Başarılarım olmuştur, başarısızlıklarım da oldu. Belgeselim hazırlanırken 'Beni Evliya yapmayın kardeşim' dedim. Ben normal bir insanım" diyerek söze başladı Sancar.
Biz de iki gün sonra konakladığı Taksim'deki Divan Oteli'nin lobisinde bir araya gelme fırsatı bulduk.
Samimi, mütevazı ve esprili tavırlarıyla etrafındaki herkesi kendisine hayran bırakmayı başarıyordu Sancar. Oturduk ve sohbete başladık.
Her zaman olduğu gibi ilk sözü "Ben her şeye Türk perspektifinden bakarım. Sürekli söylediğim gibi vatan, millet, Sakarya" oldu
- Türkiye'ye sık gelemediğinizi biliyorum. İstanbul'u nasıl buldunuz?
- İki yılda bir geliyorum. Çalışmalardan fırsat olmuyor. Her zaman söylüyorum, İstanbul dünyanın en güzel şehri. Epey değişmiş buldum tabii.
Yeni inşaatlar var ama tarihi şehir olduğu gibi muhafaza edilmiş, buna çok sevindim. Eski binaları renovasyon yapıyorlar, buna çok sevindim. Pek fazla görme fırsatım olmadı. Çünkü sabah 08.00 akşam 21.00 sürekli bir yerden bir yere koşturuyoruz.
- Nobel'i aldıktan sonra hayatınızda epey değişim olmuştur. Yeni hayatınıza alışabildiniz mi?
- Olağanüstü derecede değişti. ABD'de üniversitem bir sürü şey yapmamı istiyor. Tabii onlara da borcum var. Tüm Türk dünyasından, Azerbeycan'dan, Kazakistan'dan, Balkanlar'dan istekler oluyor. Türkiye'ye geldiğimden beri inanılmaz ilgi var. Çocuklar gelip selfie çekiyorlar. ABD'de haber vermeden ofisime geliyorlar. Kardeşim işimiz, gücümüz var, bırakın yapalım ama çocukları geri çeviremiyoruz, ne yapalım.
- Var mı bu seyahatte içinizde ukte kalan bir şey?
- İstiklal Caddesi'nde yürüyüp bir simit almak istiyorum. Vallahi yapamadım. Her gün çeşitli yerlerde üç-dört konuşma yapıyorum. Bir türlü fırsatım olmadı.
- Oteliniz Taksim'de ona rağmen fırsat bulamadınız mı?
- Bu sabah erken uyandım, vaktim vardı. Korumalara da baktım. Etrafta yoktu. Tam kaçacaktım, bir tane koruma göndermişler. Yine kaçamadım. Bir dahaki sefere sakal bırakıp geleceğim ve İstiklal'de yürüyüp simidimi alacağım.
TRT TÜRK İZLİYORUM
- Var mı başka özlediğiniz de yapamadığınız şeyler?
- İstanbul'un tarihi yarım- adasını gezmek isterdim onu da yapamadım. Ben vejetaryenim. Zeytinyağlıları çok özlüyorum. Ama ABD'de çok iyi Türk restoranlarımız var, orada yiyoruz. Eşim Gwen de yapıyor ama tam Türk usulü olmuyor.
- Türkiye'ye dönmeyi düşünmüyor musunuz?
- İmkânı yok. 70 yaşıma yaklaşıyorum. Gelip burada laboratuvar kurmak 10 yıl alır, 80 olurum.
- Türkiye özleminizi nasıl gideriyorsunuz?
- TRT Türk izleyerek.
-Türkiye'deki genetik araştırmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Çok güzel imkânlar var. İyi adamlar getirtilmiş. Gelecekte nasıl olacak bilemem ama çok başarılı.
- En büyük hobiniz nedir?
- Üniversitenin kadın futbol takımı var onları izlemeyi çok seviyorum. Türkiye'den bir-iki kadın futbolcu götürmek istedik, başaramadık. Bir de bizim üniversitenin voleybol takımında bir Türk kız vardı. Onu duyunca voleybol maçlarına gitmeye başladık. Türk bayrağını götürüp deli gibi sallıyorduk. Şimdi voleybol koçuyla arkadaş olduk. Artık voleybol maçlarını da izliyorum.
BU DA BENİM PİRİ REİS HARİTAM
- Gençler, çocuklar sizi örnek alıyor. Siz de "Bunu bir Türk başardıysa ben de başarabilirim diye düşünün" diyorsunuz.
Sizin örnek aldığınız biri var mıydı?
- 40 yıllık araştırmam için, "Süleymaniye'yi inşaa ediyorum" derdim. En güzel makaleme "Yunus Emre Divanı" derim. Ve DNA tamir haritasını çizdiğimde ben buna "Bu da benim Piri Reis haritam" diyorum. Piri Reis 1513'te dünyanın en detaylı haritasını çizmiştir. Dünya bilimine o şekilde katkı yapmıştır. O benim için rol modeldir. Ben her şeye Türk perspektifinden bakarım. Laboratuvarımda çalışan herkes Piri Reis'in, Mimar Sinan'ın kim olduğunu bilir.
SANCAR TÜRK KÜLTÜR MERKEZİ PROJESİ
Kuzey Carolina'da faaliyet gösteren Aziz Sancar Vakfı, Türk ve Amerikan toplumları arasında karşılıklı anlayış ve kardeşliği geliştirmek, Türkiye'den gelen öğrenci ve araştırmacılara Amerika'ya uyum sağlamaları konusunda destek olmak, Türkiye'ye ve Türk kültürü hakkında bilgi sağlamak ve eğitim konularında danışmanlık sunmak için çalışıyor. www. sancar.org adresinden dileyenler 5 TL'den başlayan bağışlarını buraya yapabiliyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...