Kan bağışı öncesinde doldurulması gereken ve zaman zaman eleştirilen "kan bağışçısı formu"ndaki soruların samimiyetle cevaplandırılması gerektiği bildirildi. Türk Kızılayı İç Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürü Adem Tatar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan bağışından önce diğer ülkelerde olduğu gibi bağışçılardan soruların yer aldığı bir formu doldurmalarını istediklerini söyledi.
Günümüzde yüzde 100 kesin tanı koyan bir tarama testi olmadığına dikkati çeken Tatar, bulaşıcı hastalıkların tespit edilmesinde kan bağışı öncesi doldurulan formun büyük önem taşıdığını vurguladı. Bulaşıcı hastalıklarda 'pencere dönemi' denilen bir süre olduğunu anlatan Tatar, "AIDS ve hepatit gibi hem kan hem de cinsel yolla bulaşan hastalıklar için bulaşmanın gerçekleştiği andan testlerde pozitif hale gelinceye kadar geçen ve tanı konulamayan ölü bir süre söz konusu.
Pencere dönemindeki kişinin test sonuçları temiz gözükmekle birlikte diğer insanlara bulaştırma riski var. Bu nedenle kan bağışı için başvuru yaptığınızda doldurduğunuz formdaki sorulara vereceğiniz dürüst ve samimi cevaplar tüm tarama testlerinden daha önemli" diye konuştu. Tatar, soruların çok ya da özel hayatla ilgili olmasından dolayı zaman zaman bağışçılarla sorun yaşadıklarını, ancak söz konusu formun uluslararası standartlarda olduğunu dile getirdi. Yalan beyana 3 yıla kadar hapis Formun öneminin kampanyadaki görevlilerce gönüllülere anlatıldığını aktaran Tatar, şöyle devam etti: "Formdaki sorularla bağışçının kan bağışına engel bir durumu olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz. Bulaşıcı hastalık yönünden risk taşıyacak herhangi bir davranışın içinde mi bunu sorguluyoruz. Form yüzünden bizimle tartışanlar, doldurmayıp yırtıp atanlar oluyor. Soruları okumak zor geliyor. Eğer vücuttaki tüm hastalıkları tespit eden bir teknoloji çıkarsa o zaman bu formlar kalkar. Her bağışçıya verecekleri kanın bir bebeğe, doğum yapacak bir anneye ulaşabileceğini hatırlatıyoruz.
Faydalı olacağım derken birden çok kişiye zarar verme ihtimali bulunduğunu anlatıyoruz." "Nasıl olsa test yapıyorlar" mantığıyla hareket edilmemesi, bağışçının doğru beyanda bulunması gerektiğini vurgulayan Tatar, Kan ve Kan Ürünleri Kanunu'na göre kişinin doğru beyanda bulunmakla sorumlu olduğunu, yalan beyan tespit edilirse kanunun 3 yıla kadar hapis cezası öngördüğüne dikkati çekti. Farklı nedenlerden bazen bağışçılardan kan alınamadığını ifade eden Tatar, "Örneğin bağışçının dudağında ufak bir uçuk çıkmış olabilir. Bu da bir enfeksiyondur. Tansiyonu düşük olabilir. Bu nedenle kan vermesi uygun olmaz. Buna rağmen bağışçılar bazen kan vermekte ısrar ediyor. Eğer bağışçı bir nedenden dolayı reddedilirse bu sisteme işleniyor. Uygun görülmeyen dönemde eğer başka bir yerde kan vermeye çalışırsa sistem reddediyor. Bu bağışçı Türkiye'nin hiçbir yerinde kan veremiyor" şeklinde konuştu.
GelecekTeknolojisi.Com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...