Darbenin ardından yöneticileri cezaevine konulan, mensupları hakkında hükümler çıkarılan, gözaltılar ve mallarına el konularak adeta "kuşatma" altına alınan İhvan’a yönelik operasyonlar aralıksız devam ediyor.
İhvan mensupları, kendilerine yönelik soruşturmalar ve operasyonların "siyasi düşmanlıktan" kaynaklandığını savunurken, İçişleri Bakanlığı kararların siyasi bir yanı olmadığını Başsavcılığın talebi doğrultusunda alındığını savunuyor.
41 bin İhvan mensubu tutuklu
Darbenin yaşandığı günden bu yana "şiddete teşvik ve şiddet olaylarına karıştığı" gerekçesiyle binlerce İhvan mensubunun tutuklandığı ifade ediliyor.
Ülkedeki resmi kurumlardan Mısır İnsan Hakları Konseyi üyesi George İshak, tutuklu İhvan mensubu sayısının yaklaşık 8 bin olduğunu açıklarken, Litvanya merkezli İnsan Hakları İzleme Enstitüsü ise haziran ayında yayımladığı raporda, bu sayının 41 bin civarında olduğunu duyurdu.
Mal varlıklarına el konuldu
Darbe yönetimi tarafından "eli kanlı" örgüt olarak nitelenen İhvan hakkında Acil İşler Mahkemesi de Eylül 2013’te faaliyetlerini durdurma kararı vermişti.
Söz konusu karar uyarınca İhvan’ın ve uzantısı olan tüm derneklerin taşınır- taşınmaz tüm mal varlıklarına el konularak faaliyetlerine yasak getirilmişti. Bu kararla İhvan'ın üst düzey bazı yetkililerinin mal varlıklarının dondurulması, maddi bakımdan "kuşatıldığı" şeklinde yorumlanıyor.
İhvan’ın geleceği gizemini koruyor
İhvan’ın geleceğini belirleyecek kişilerin hapiste olması sebebiyle teşkilatın geleceğinin de belirsizliklerle dolu olduğu öne sürülürken, İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii hakkında verilen idam kararının yakın gelecekte siyasi iyileşmenin olmayacağının belirtisi olarak değerlendiriliyor.
İhvan’ın, darbe yönetimini "meşru cumhurbaşkanını talep eden halkı öldürmekle", darbe yönetiminin ise İhvan'ı "eli kanlı" terör örgütü olarak suçlamasının tarafların uzlaşmasını imkansız hale getirdiği savunuluyor.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi'nin (HAP) akıbeti ise 4 Ağustos'ta mahkemenin partinin feshine ilişkin vereceği karara bağlı olarak görülüyor.
Mursi'nin meşruiyeti konusu
Öte yandan, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin meşruiyeti konusunun da Hüsnü Mübarek dönemi Başbakanı Ahmed Şefik'in girişimleriyle tehlikeye girdiği öne sürülüyor.
Mursi'nin, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakibi Şefik "hile ve kanuna aykırılık" taşıdığı gerekçesiyle 2012 seçimlerine itiraz etmişti.
AA muhabirine konuşan Kahire Üniversitesi Anayasa Hukuku Öğretim Görevlisi Muhammed es-Sakka "Yüksek Seçim Kurulu 2012 seçimlerinde kanuna aykırılık olduğunu tespit ederse, Mursi’nin meşruiyetten söz etmesi imkansız olacak" iddiasında bulundu.
aa
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...