İstanbul hep tek merkez etrafında dönmüş. Bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Kartal alt bölgeye dikkati çekmek istiyorum. Maslak'la yarışacak hale gelecek. Şu anda orada arazi almanız imkânsız çünkü değerlenecek.
Pazartesi Sohbeti'nin bugünkü konuğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş. Başkan Topbaş, minik Dilara'nın ölümünden satılan İETT arazisine ve İstanbul'daki güvenlik sorununa kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu.
* Son günlerin en çok konuşulan konusu kuşkusuz İETT arazisinin satışı. -Bu göreve geldiğimden beri aynı şeyi söylüyorum. İstanbul'u dünyayı etkileyen bir merkez yapacağız. Bu tek taraflı değil sadece benim başarım diye bir şey yok. Ortada istikrarlı bir hükümet var. Ekonomideki gelişmeleri dünyayı etkiliyor.
* Dubai sermayesinin önemi nedir sizce? Kanımca paranın milliyeti yoktur. Dünya "Körfez sermayesi" diye bir şeye bakmıyor. Sadece paraya bakıyor. Yatırım güvene dayalı yapılır ve para bu bağlamda çok ürkektir. İstanbul'da gayrimenkul değerlerinin çok ciddi olarak artması, yatırımcıların burayı tercih etmesi bir şeylerin göstergesi olsa gerek. Üstelik körfez sermayesi özellikle ikiz kuleler saldırısından sonra yatırımlarını daha rahat yapacak yerler arıyor. Türkiye de bunlardan birisi.
* İETT arazisi için verilecek para iyi mi? -İyi bir rakamdır. Alan her zaman kârlıdır. En azından belediye olarak bir katrilyon daha bütçemize girdi.
* Nereye harcanacak bu para? -Kuruşuna kadar ulaşıma harcanacak.
İHALE BAZILARINI SUSTURDU
* İki yıl önce yine İETT arazisi gündemdeydi. O dönemde basın ayağa kalktı, "İhalesiz verilmesin arazi" diye... Bugün "İyi ki medya var" diyor musunuz? -Şimdi siz olaya işadamı gözüyle bakmıyorsunuz. Günün şartlarına göre olayı değerlendirirseniz bunun böyle düşünülmesi mümkün değil. Bizim o zamanki düşüncemizde, ki Barselona örneğine göre davranıyorduk, ciddi bir yatırımı ülkeye çekebilmek vardı. Yani 5 milyar dolarlık bir yatırımı ülkeye çekebilmek için bir araziyi gayrimenkul yatırım ortaklığına koymanız normaldi.
* Pek de adil değildi ama... Kat karşılığı bu işi yapacak onca Türk firması da vardı. -Şimdi o proje kat karşılığı gibi algılandı ama değil. Nakit para, sıcak paranın girişini sağlayacak bir projeydi. O dönem bugünkü gibi değildi. Bugün kapımızda yatırım yapmak isteyenler kuyruk oluyor.
* İki yıl öncesinden bahsediyoruz, 20 yıl değil ki.... -Olsun. O zaman yatırım yapmak isteyen yoktu ve önümüze böyle bir fırsat çıkmıştı. O zamanki şartlarla o yatırım doğruydu.
* Bugünkü duruma bakarsanız iyi ki de yapmamışsınız. -Bilemeyiz. O proje öyle gerçekleşseydi,ardından çok daha farklı projeler gelecekti. İyi ki yapmamışız diyemem. Dün ile bugünü birbirine karıştırmayın. Bu arazi Başbakan döneminde 80 milyon dolara bile satılamamış. Bugünkü rakama bakanlar şöyle yanılıyor. Bu tip projelerin rakam büyüklükleri önemli değil, getirisi önemlidir. Ayrıca bir eleştiriyi daha yanıtlayayım. Orası park etme alanı diyorlar. Yok öyle bir şey. 1996 yılına göre "3 emsal ticaret" olarak geçiyor. Zemin altını emsal dışı tuttuk. Bilmeden eleştiriyorlar. "Yeşil alan kalsaydı" diyorlar. Bu kadar kıymetli bir yer sadece yeşil alan olarak değerlendirilir mi? İstanbul'un sıcak paraya ihtiyacı var. Para hesabı konusunda eleştirenlere söylüyorum, "Madem bu kadar akıllısın, gelip sen alsaydın o zaman."
* Peki, yine gazeteci olarak soruyorum, işadamı gözüyle bakmam mümkün değil. Bu arazinin ihaleye açılmış olması en azından vicdanen sizi rahatlatmadı mı? -Bir takım çenelerin kapanması için ihale olması iyi oldu. Yine konuşacaklar ama en azından ihale olunca daha az konuşabilirler.
* Şeyh el Maktum cephesi memnun mu durumdan? -Sonrasında görüşmedim ama çok memnun olduklarını biliyorum. Onlar için bu ihaleye almak çok önemliydi. Yatırımcı taraf kendi ismini gazetece manşetlerinde görmeyi çok sevmedi tabii. Onlar İstanbul'a 10 milyar Türkiye'ye 30 milyar dolarlık bir yatırım öngörmüşlerdi. Araya soğukluk girmişti. Şimdi yavaş yavaş toparlanıyor.
* Bir mimar olarak İETT arazisinin oraya örneğin, iki dev gökdelenin yapılacak olması sizi rahatsız ediyor mu? -Beni rahatsız eden tarafı yok. O bölge o şekilde gelişti. İstanbul'a uzak bir bölüm. Sadece bir siluet. Zamanında 8-9 emsale varan yapılara izin verilmiş. Şimdi eleştirenler olayı yeni mi fark ettiler yani? Amaç biraz bağcı dövmek.
* Mimarlar Odası sizi dava etmiş. -Sormak lazım şimdi, acaba hiç dava etmedikleri proje var mıymış? Bütün konuları dava ediyorlar. Öyle bir hale girmişler. Her konuyu diyorum, abartısız. UNESCO yetkilileri bu yükselen yapıları bana sorduklarında ben de onlara kendi merkezlerinin bulunduğu şehri, Paris'i örnek gösterdim. Ortada bir "Defense" gerçeği var. Yani yüksek binaların yapılacağı bölge İstanbul'un modern yüzü.
* Peki mimar olarak sizi şehirde rahatsız eden, gözünüzü bozan binalar hangileri? -Önce Gökkafes. Tepebaşı'ndaki Marmara Oteli, Odakule... Bunlar Galata Kulesi ile yarışan yapılar. Olacak şey değil. Taksim'deki Marmara Oteli de öyle. Çok çirkin, genel silüeti bozan yapılar. Gökkafes konusunda Mustafa Süzer'e söyledim. Mimarlar Odası bunlarla uğraşmıyor ama.
Sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...