'Vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok' 

İşinizi iyi yönetmeniz gerek

Ekonomik gelişmeler konusunda neler söylemek istersiniz?

Eskiden sanayi ağırlıklı bir ekonomi vardı, son 20 yılda .com'ların gelişiyle iş dünyasında da büyük bir değişim söz konusu. Bundan 10 yıl sonra, bugün geçerli olan pek çok işin geçerli olmadığını göreceğimiz bir dünyaya doğru gidiyoruz.
Ürettiğiniz projelere maddi destek bulmakta zorlanıyor musunuz?
İyi bir proje hazırladığınızda artık para bulunuyor. Proje prematüre halde değil de uçma noktasındayken kaynak bulmak işi daha değerli hale getiriyor. Ancak hangi aşamada olursanız olun işinizi iyi yönetmeniz gerek.

Türkiye'deki tekstil sektörü konusunda neler söylemek istersiniz?

Üretim gücüne sahip bir tekstil ülkesiyiz. Üretim açısından çok iyi bir noktaya gelinmiş ama üretici kesimin kendine güveni yok. Ben modayı ne yapacağımı değil ne yapmayacağımı belirlemek için takip ediyorum. Herkes Mersin'e giderken siz tersine giderseniz markalaşabiliyorsunuz. Bazen ayrışmak zorundasınız. İşte Türkiye'de bunun eksikliğini görüyorum.

Tasarımcılar tarafında bir sorun görüyor musunuz?

Tasarımcıların da ‘business' tarafı eksik. Bir ürün tasarlıyorlar ama o ürünü kime nasıl satarlar onu bilemiyorlar. Bu tüm dünyada da olan bir sorun. Tasarım ruhuyla iş maalesef bir arada yürümüyor. Hem tasarlayacaksınız, hem gerekli yatırımı yapıp pazarlayacaksınız. Bu çok zor… Bu nedenle iyi tasarımcılar bir süre sonra yatırım fonlarıyla görüşmeye başlıyorlar.

Piyasayı sürekli koklamak zorundasınız

Hız çağında yaşıyoruz. Peki siz zamanın ruhunu yakalamak için neler yapıyorsunuz?

Zamanın ruhunu yakalamak için çok çalışmak, aktif olmak gerekiyor. Eskiden bana “Gardırobunuzda vazgeçemeyeceğiniz bir şey var mı?” dediklerinde ciddi cevaplar verirdim. Şimdi ise “Hayır, vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok” diyorum. Dünya artık böyle olduğundan işinizi sorgulamalısınız. Biz de modada bunu sürekli yapıyoruz. Piyasayı sürekli koklamak zorundasınız.

Türkiye'yi markalaştırmak konusundaki görüşleriniz neler?

Türkiye'yi markalaştıracaksak 10 marka belirlenmeli ve onlar için en iyi hedeflenmeli. Bir tencere markası olsun; adı Ayşe. Fiyatı 5 bin dolar olsun. Varsın hiç satmasın ama tüm dünya “En iyi tencereyi Türkler yapıyor” desin. Oysa Türkiye'de hep sıradanlığı hedefliyoruz. Bu da beni hayal kırıklığına uğratıyor. En iyi olmayı hedefleyen çok az Türk var.

Günümüzde her konuda etkisi büyük olan sosyal medya tekstil sektörünü nasıl etkiliyor?

Sosyal medya bizlere çok önemli bir kaldıraç oldu. Bu kaldıraç yayılmamızı sağladı. Biz bundan önce bir mesaj vermiyorduk, sadece bilen geliyordu. Şimdi sosyal medyayla takdir eden kişilerin ürünümüzü aldığını görüyorum.

Sözcü