Yeni Akit Gazetesi’nin köşe yazarı İlhan Oral “Şiddete karşı koymaya kalkışmayın!” başlıklı yazıda kadınlara kendilerine karşı uygulanan şiddete karşı koymamaları gerektiğini çünkü bunun Allah tarafından erkeklere tanınan bir hak olduğunu ima etti.
“Şiddete karşı koymakla, Şiddete başvurup diretmekle şiddeti önleyemezsiniz. Fizik kuralıdır. Bir nesneyi ne kadar iterseniz o oranda tepkisi ile karşılaşırsınız. Kadına yapılan şiddeti üretenler vardır. Kadına uygulanan şiddeti üretip artıran lobiler belirlenmeli ve bunlar kaynaklarıyla kurutulmalıdır ve aile, kurtarılıp emin ellere teslim edilmelidir.” diyen yazar bu sözleriyle erkeği kadına yönelik şiddete yönelten nedenler olduğunu, bunlar oldukça şiddetin meşru olduğunu ve temel sorunun kadını şiddet görmeyi hakedecek davranışlara iten nedenlerden kurtulunması olduğunu belirtmiş oldu.
“İslam tarihinde böylesi bir aile faciası görülmedi. Ailenin kaynağı olan kadının analık sistemlerini arızalandırdılar. Kadını cahilleştirdiler. Onu iffetinden kopardılar. Merhametini, şefkatini, sadakatini harap ettiler. Onun aşk ateşini söndürdüler. Kocasını, adamı olarak görme iştahını buharlaştırdılar. “Elimi sallasam ellisini bulurum” dedirtecek kadar çıldırttılar. Kadında üstün değerler taşıyan mekanizmaları kilitlediler, kilitlerini paslandırmaya bıraktılar.
Sen güzelsin, sen güçlüsün, sen erkeğin cariyesi değilsin, özgür olmak senin hakkındır, sen erkeğin eline bakmaya zorlanamazsın, senin de ekonomik özgürlüğün ve etkinliğin olsun...” diye yazan Oral kadının kendine biçilen erkeğe bağımlı, köle hayatını sürdürmemesinin tüm sorunların temeli olduğu ifade ediyor ve devam ediyor:
“İki çocuklu kadın bir gün sekiz senelik kocasını terk ediyor. Valizlerini ve iki çocuğunu da alıyor, kocasını ve ailesini hiçe sayarak evinden kimliği bilinmeyen bir erkekle kaçıp gidiyor ve bu kadın “özgürce seçimini yapmış oluyor.” Tabii bir tarafta kadını yüksek dozda dolduruşa getirirken diğer tarafta kocası ile arasını açmak için her türlü melaneti yaptılar. Oldu olacak bir de evden kaçan kadınlara sığınma evi icat ettiler. Evet, kadını erkekleştirirken, diğer tarafta erkeğin de bütün yetkilerini elinden aldılar. Altı ay evinden sürgün ediyorlar, bu altı ay süreyle evine beş yüz metre yaklaşmasını yasak ediyorlar. Evet, böyle hüküm veriyorlar. Güya şiddeti önleyeceklermiş ve güya kocayı şiddetten caydıracak ve kadını onun şiddetinden kurtaracaklarmış! Zaten kadının rahatça gidip kalacağı sığınma evi var veya daha da canı sıkılırsa “elini sallıyor” erkek buluyor, gidiyor. Şu hale bakar mısınız?”
Oral yazısının son paragrafında ise akıl yürütmesini dini olarak temellendirmekten de geri durmuyor. Ve şöyle diyor:
“Allah’ın kadın ve erkeği birbirlerine üstün kılması ve erkeklerin kadınlara mallarından infak etmeleri sebebi ile erkekler, kadınlar üzerine kıvamında eşlerdir. Saliha kadınlar, itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu için kocalarının gıyabında ırz ve mallarını korurlar. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce nasihat edin. Sonra uslanmazlarsa, yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, dövün! Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah Yücedir, Büyüktür. (Nisa: 4/34) Allah Teâlâ, hakkı, hikmet niteliğinde bildirir, beyan eder ve uyulmasını ister.
İbret alan huzur bulur. İbret almayan ya inadına cahil ya da zekâ özürlüsüdür. Onun için şiddete karşı koymaya kalkışmayın! Esselamu aleykum.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...