Sözcü yazarı Rahmi Turan'ın "Külliye'ye giden CHP'li Erdoğan'la görüştü" iddiası Türkiye gündemini sarsmıştı. İddiaların ardından sessizliği bozan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP'ye sert sözler söyleyerek tepki gösterdi.
Türkgün gazetesine konuşan MHP liderinin açıklamalarından satır başları şu şekilde;
CHP Genel Başkanı siyaseti körleştiren ve kötüleyen bir zihniyet ve dibe battı. Ülkemizin içeride istikrarsızlaştırılması, dışarıda da itibarsızlaştırılması için kaygı verici bir arayışın içine gömüldü. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de can ve mal güvenliğinin olmadığını söylüyor. Bu Kılıçdaroğlu kime hizmet ediyor? Kimlerin hesabına çalışıyor? Dünyanın hangi demokratik ve medeni ülkesinde devletini/ülkesini karalayan, kundaklayan ve hassasiyetlerini kurcalayan bir muhalefet anlayışı vardır? İşi gücü, yalan dolan.
"KILIÇDAROĞLU, GÜNDEN GÜNE ERİYOR"
Terör örgütleriyle al takke ver külah içinde. FETÖ'ye tamam demiş, bunu bizzat kendi partisinde üst mevkilerde bulunan siyasetçiler itiraf ediyor. Pensilvanya'yla uzaktan paslaşıp, yakından temas kuruyor. PKK ve YPG, Kılıçdaroğlu'nun aklını başından almış, oyuncağa çevirmişler! Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Türkiye'nin karşısındaki mihrak haline gelmiştir. Kaynağından ve kökünden tamamen kopmuştur. Atatürk'ün mirası yağmalanmıştır. Yabancı başkentlerin esaretine giren bir CHP söz konusudur. Bununla birlikte muhasım lobilerin tasallutu altındadır. Kılıçdaroğlu günden güne erirken, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dengelerini de bozmanın çabasındadır.
"ATATÜRK'ÜN AHI TUTMUŞTUR"
Kendi partisindeki alaborayı göremiyor, görmek istemiyor. Bay Kemal'in suyu ısınıyor, kendisine alternatif oluşturma süreci farklı metot ve kanallarla devam ediyor. Bizim dışarıdan gördüğümüz budur. Süreç nasıl ilerler bilemem, çok da dert etmem. Su akar mecrasını bulur. Fakat bir gerçeğin altını tekraren çizmek isterim: Kılıçdaroğlu milli güvenlik sorununa dönüşmüştür. CHP'nin gelenekleri ve gerçekleri bu şahsı artık taşıyamıyor.
Dilinin ayarı kaçtığından densizliği de tavan yapmış durumda. Terör örgütleriyle girdiği mesai onun çuvallatmış, Atatürk'ün ahı tutmuştur. CHP'de kaynayan kazanlar artık kapak tutmaz, sular durulmaz, kanamaya yol açan yüksek basınç dinmez.
Parti içindeki hesaplaşmaları kumpas örtüsüyle kapatamazlar. Çivi tutmayan çürük tahtaların üzerinde daha fazla duramazlar. CHP sallanıyor, sallandıkça da gövde yarılıyor.
"KENDİ ARKADAŞLARINA GÜVENMİYOR"
Beştepe'de Sayın Cumhurbaşkanı'yla gizemli bir CHP'linin görüştüğü yalanını ilk servis eden çürümüş ve iftiralarıyla sivrilmiş Rahmi Turan'dır.
Kaynağı da son derece şüphelidir. Sonunda yazan da, kaynak da, suçlanan da, suçlayanlar da konuşmuştur. Akıl tutulması had safhadadır. Ortalık karmakarışıktır. İşin tuhaf yanı, Kılıçdaroğlu'nun Rahmi Turan'ın iddiasına inanması, ama isim vermekten kaçınmasıdır.
Cumhurbaşkanı, 'Külliyen yalan' diyor, Muharrem İnce, 'Kendimi yakarım ve CHP'de çete var' diyor, kaynak 'Israrlıyım' mesajı veriyor, Rahmi Turan 'Hata yaptım' diye yazıyor, Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamalarda, 9 Kasım saat 01.15'de gizemli CHP'liyi taşıdığı iddia edilen araçların olmadığı, teşhir edilen plakaların kullanılmadığı dahi söyleniyor, o halde kumpas bunun neresinde? Kılıçdaroğlu'nun bildiği ve inandığı nedir?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...