Bahçeli Sivas Kongresi'nin 100. yıldönümü dolayısıyla sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Tertemiz şehit kanlarıyla yoğrulmuş kutlu vatan topraklarında varlık haklarımızın, varoluş hakikatimizin mücadelesini korkusuzca vere vere bugünlere geldik" değerlendirmesini yapan Bahçeli, tarih boyunca zulme rıza gösterilmediğini, zalimlere göz açtırılmadığını, zora düşülse de zaafa düşülmediğini vurguladı.
Devlet Bahçeli, Sivas Kongresi'nde yükselen irade sayesinde, istikbalin önüne çekilen sömürge perdesinin indirildiğini, kırılan umutların tazelendiğini, azalan heyecanların tahkim edildiğini, azgınlaşan hezimetlerin tasfiyesine baş koyulduğunu belirtti.
Sivas'tan istiklalin çıktığını, Cumhuriyet'in sütunlarının çakıldığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Milli Mücadele'nin ruh kökünü arayanlar, kurtuluş fikrimizin kuvveden fiile, duygudan şuura nasıl ulaştığını görmek isteyenler, Sivas Kongresi'nin muhterem ve muteber sonuçlarına dikkatle kafa yormalı, sahnelenen diplomatik ve siyasi ustalıkları özenle, önemle yorumlamalıdır. Sivas Kongresi denildiği zaman akıllara en fazla gelen hususlardan birisi hiç kuşku yok ki, manda ve himayenin reddidir. Ancak bunun ne kadar muhataralı, münakaşalı ve maliyetli bir tartışma konusu olduğu Kongre ortamın vaziyetiyle, tarihi vesikaların verileriyle malumdur. 8 Eylül 1919'da, Kongre'ye iştirak eden 38 delegenin 25'inin imzasıyla Amerikan mandasını esas alan bir önerge verilmiştir. Bu 25 kişinin arasında kimler yoktu ki. Mücadeleye dudak büken, kurtuluştan umut kesen nice tanınmış şahsiyet ABD'nin himayesine el uzatmıştı. Gazi Mustafa Kemal, manda ve himaye özlemi çekenleri şu sözlerle reddetmişti, 'Oh ne ala. Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız. Bu ne gaflet, bu ne körlük, bu ne budalalık.' Rauf Orbay da aynen demişti ki, 'Hayret, en güvendiğimiz arkadaşlar bile yanılıyor.'"
"Neredeyse çıkarmadığı kalmadı"
Bahçeli, İmamoğlu'nun Diyarbakır ziyaretine tepki göstererek, "CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinden beri skandalların göbeğindedir. İstanbul sele maruz kalmışken o Bodrum’da denizdeydi. Hiç kimseyi işten çıkarmayacaktı, neredeyse çıkarmadığı kalmadı, nitekim acımadan ekmekle oynamayı tercih etti" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinden beri skandalların göbeğindedir. İstanbul sele maruz kalmışken o Bodrum’da denizdeydi. Hiç kimseyi işten çıkarmayacaktı, neredeyse çıkarmadığı kalmadı, nitekim acımadan ekmekle oynamayı tercih etti. Dahası zam üstüne zamla İstanbullu kardeşlerimizin hayatlarını kararttı. CHP demenin yalan demek olduğunu bariz şekilde ispatladı. Elbette yanlışa imza attı, milli iradeye çamur sıçrattı. Ama HDP'li üç büyükşehir belediye başkanı görevden uzaklaştırılınca birden ayağa kalktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın 31 Ağustos'ta Diyarbakır'da kayyum kararını gaflet ve dalaletle tanımlaması Sivas Kongresi'nin ruhunu yok saymak, mirasını çiğnemektir. Büyük zaferimizin hemen ertesinde, sanki rövanş alır gibi, PKK'lılara destek turuna çıkması zillettir.
Madem Diyarbakır'a gitti gitmesine, evlatları dağa kaçırılan gözü yaşlı anaları da ziyaret etseydi, terörü lanetleseydi. Pençe Harekatı ve Kıran Operasyonu'ndan dolayı kahraman Mehmetçik'e başarılar dileyip dua etseydi. Halay çekip horon tepmesini biliyor da, bunları mı bilmiyor? CHP'li Belediye Başkanı'nın HDP'lileri görünce 'Aynı yerdeyiz, aynı noktadayız' itirafı bölücü bir dil, terörü aklamaya çalışan lekeli bir duruş, hıyanete selam duran köhne bir üsluptur. İstanbul'da işler bitti de sıra Diyarbakır'a mı kaldı? CHP, HDP'nin kuluçka yerine yatmıştır." (cumhuriyet)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...